Bildiğim tek şey, ben bir Marksist değilim. -Karl Marx |
|
||||||||||
|
artik üsümek yok... Artık gözyasi dökmüyorum.Her seyim elimden kayiyor onlari seyrediyorum.Baska bir bedendeymisim gibi...Yarali bir ruhum var bana kalan.Baska da bir seyim yok...Mutlu olun,öldüm sayilir...Biri fisi ceksin,enerjim kalmadi.Kendimi yakiyorum bu gece,artik üsümek yok...! ------------- dumanlar her tarafta soluduğum.. tamam tertemiz olmamalı hava, saf olan her şey yakar kül eder ama bu kadarı da fazla. boğazımdaki eli hissetmiyorum artık. duyarsızlaşmak... psikoloji... aslında koca bir yalan. hepimiz bu dünyada kendini tatmin eden ruh hastalarıyız. birbirimizin kanıyla besleniyoruz. vampir lestat veya kont dracula. onlar o kadar masum ki yanımızda. elimin ateşler içinde yandığını görüyorum ve onun külleriyle yazıyorum bu yazıyı.semboller... tek gerçekler. ay ışığı... güç veren tek şey. oldum olası geceden aldım gücümü. hep gecenin o havasıyla beslendim. mum ışığı da güç verirdi eskiden yazılarıma. tabii ben güçlüyken... artık ne gece ne de mumlar güç verebiliyor bana. herkesin hikayesinin bir sonu vardır, benimki bitti. boşuna, gereksiz yere uzatıyorum son cümleleri. (2006) ----------- küçük bir kız öldürdün sen. minicik elleri yemyeşil gözleriyle elinde elma şekeri senin her kalbini kırdığında aldığın o elma şekeriyle küçücük bir kız... o dikmişken gözlerini sana sevgiyle uzatmışken elini beni affet diye sen yere ittin onu üstünden geçtin söktün kalbini attın uzaklara hiç mi yanmadı için hiç mi bakmadın arkana küçücük bir kız diyorum! o tüm saflığıyla dilinden hiç düşürmediği adınla hiç gerçekleşmeyecek rüyalarıyla küçük bir kız öldürdün sen elindeki elma şekeriyle uzağa atılmış kalbiyle bu parkta... (2007) --------- seni elime, avcumun içine koyduklarında bir elmas tanesi sanıp sımsıkı tuttum hiç bırakmadan. elimin yanmasına aldırmadan. oysa farkında bile değildim kayıp düşmesinden korkarken, her düşecek sandığımda korkudan gözlerimi kapatıp ağlarken, farkında değildim o avucumun içindekinin sadece bir kömür parçası olduğunun... farketmedim kömürün karasının ruhumu siyaha boyadığının. oysa ne ümiterim vardı senden yana. o kadar parlayacaktık ki kıskanacaktı herkes bizi. aşkımızın yaydığı ışıkla aydınlacaktı dünya, güneş bile utanıp kaçacaktı... oysa sen bir kömür parçasından fazlası değilmişsin. ve şunu unutma ki o saklandığın toprağın altından çıktığın andaki ilk kaderin bir ateşte yanmak kavrulmak yok olmak olacak, tıpkı diğer kömürler gibi...!! kasım 2007 ----------
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ece Ruşen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |