İnsanların arasında yaşadığımız sürece, onları sevelim. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
Issız bir sahil kasabası... Soğuk bir rüzgar, sürükleyebildiği herşeyi havalandırmakta, havada esrarengiz şekiller oluşturmaktadır çeşit çeşit nesnelerle. Soğuk çok soğuk, soluğunuz donuyor... Upuzun bir yol, iki yanı ağaçlıklı. Ağaçların yaprakları yer yer sararmış ve rüzgarla havalanıp, yer çekimine inat bir süre dolandıktan sonra yerlere serilmekte...Yolun hüzün dolu bir sessizliği ve korku salan bir karanlığı var...Soğuk, karanlık ve sessizlik, sinsi bir merak duygusuyla yolun sonuna çekiliyorsunuz usulca....Bu merak duygusunda yolun sonunda denize ulaşmak ümidi taşıyorsunuz bir yandan.... Yolun sonunda sizi neyin / kimin beklediğine dair önü alınamaz bir merak sürüklüyor da sürüklüyor sizi biteviye... Kah koşuyor, kah yürüyor, kah duraksıyorsunuz yolda. Bir an denize / aydınlığa ulaşmak ümidi adımlarınızı sıklaştırıyor, bir an yolun sonunun ürkünç bir sürprizi barındırabileceği endişesi sizi olduğunuz yere mıhlıyor... Ama insanın o hep iyi şeyler ümit eden yönü kaldırıyor sizi olduğunuz yerden ve yola devam diyor... Giderek ısınıyorsunuz ümit ışığının henüz görmediğiniz ama hissettiğiniz sıcaklığı ile... Yine sıklaşıyor adımlarınız... Derken karanlığın kesif baskısı sizi yine ümitsizliğe hüzne ve kaygıya boğuyor. Geriye dönüp bakıyorsunuz, ama aldığınız yolun önünüzdeki yoldan ne kadar uzun ya da kısa olup olabileceğini kestiremiyor ve geri de dönemiyorsunuz, yine bir ümitle, belki diye.... Uzun saatlere bedel dakikalar sonunda devasa bir yapı ile karşılaşıyorsunuz, unutulmuş belki de ihmal edilmiş bir ev gibi...Bacasından tüten duman birden ısıtıveriyor üşüyen ruhunuzu ve ümidi ateşliyor bir parça daha, adımlarınız sıklaşıyor.... Kapısına vardığınızda yapının artık soluk soluğasınız.... Tereddütlerle dolu bir süre duraklıyor ve sonra elinizi kapının koluna atıyorsunuz ki, tutulacak bir yeri yok bu kapının...Bitkinlikle dizlerinizin üzerine çöküyorsunuz kapının hemen eşiğinde.... Sonra belki buralarda bir yerdedir diye gözleriniz çevreyi araştırmaya başlıyor, bir gayret kalkıp yapının etrafında dolaşmaya karar veriyorsunuz... Ama yok, tüm aramalarınıza rağmen kapı kolu gibi birşey bulamıyorsunuz... İçeriyi dinliyorsunuz, sonra dayanamayıp bağırıyorsunuz kimse var mı diye, beni duyan var mı diye.... Yok yok yok, yok işte kimse yok, sesinize ses veren tek bir canlılık işareti gelmiyor.... Anlıyorsunuz ki yapayalnızsınız... İçinizde ansızın beliren aydınlık yine karanlığa doğru perde perde soluyor... Ama o bacadan tüten duman, o neydi peki? Demek ki var birileri, olmalı; var evet var... Yine ümit ışığının o pırıltısı karanlığa doğru bir şimşek çakıyor, kısa bir an için bile olsa dağıtıyor karanlığı... Ama artık biliyorsunuz ve eminsiniz yalnız değilsiniz. Bu duygunun sizi ne kadar rahatlattığına siz de şaşıyorsunuz. Kapının eşiğine sığınıyor ve bekliyorsunuz, mutlaka birileri sizi fark edecektir. Azıcık ısınıyor içiniz, çok az da olsa iyi geliyor bu size, daha bir güvende hissediyorsunuz kendinizi, kendinizle başbaşa iken sanki ilk kez…... Kendinizle başbaşa iken hiç bu kadar huzurlu hissetmemiştiniz, güvende değilmişsiniz gibi gelirdi hep kendinizle iken... Üzerdiniz, kızar, incitirdiniz, acımazsızca eleştirirdiniz kendinizi... Hep canınız yanardı değil mi kendinizle başbaşa kaldığınızda. Ondandı değil mi, hep yanınızda birilerini isteyişiniz, sonu gelmez arayışınız, edilgen hikayelerin baş kahramanı haline gelişiniz. Sahi kaç hikaye geçmişti yaşamınızdan. Kaç kere kalbiniz kırılmış, kaç kalp kırmıştınız? Daha çok kalbinizi kıranları mı anımsatıyor size belleğiniz… Düşününce kırdıklarınız da çıkıveriyor su yüzüne değil mi? Haydi, devam edin, korkmayın yüzleşin acılarınızla; hem aldığınız hem de verdiklerinizle… İçinizde bir yerde duruyor tümü, biliyorsunuz…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Anabelle Lee, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |