Mutlu insanlar tatlı şeylerden söz ederler. -Goethe |
|
||||||||||
|
Hikayemizin başına gelelim.Rawalpindide eski bir handayız.Bir yandan çay içerken bir yandan sohbet ediyoruz.Hanın üst katlarında bir kadın sürekli dışarı çıkıp bize bakıyor sonra tekrar içeri giriyordu.Sebebini anlamdığımız bir rahatsızlık mı vermiştik yoksa? Arkadaşlara daha düşük sesle konuşmamızı önerdim.Belki de birilerine rahatsızlık veriyorduk? Arkadaşlarımda bana hak vererek daha düşük bir tonda konuşmaya devam ettik.Çok geçmeden yanımıza beş ya da altı yaşlarında başında fes ve başörtüsü karışımı uzun entarili bir kız geldi.Kızın kıyafeti Pakistanın yerel halkının kıyafetlerine benzemiyordu.Bize şöyle seslendi: “Anam dediki :Aş istersin?” Türkçe duymaya hasret kulaklarımız çocuğun ne dediğini anlayamamıştı.Çocuk defalarca tekrarlamasına rağmen biz anlamıyorduk.Annesi dayanamıyarak üst kattan seslendi.”Men Türkistanlıyem hoş gelmişiğiz kardeşler”. “Aş istersiniz?” O an ki şaşkınlığımı anlatamam. Kendi mi Refik Halit Karay'ın “Eskici” hikayesindeymiş gibi hissettim.Hikayenin kahramanı çocuk arap diyarında eskiciye gayri ihtiyari şöyle seslenmişti:”Çiviler ağzına batmaz mı?” Eskici cevap vermişti “Batmaz”.Memleketinden binlerce kilometre uzakta gayri ihtiyarı sorulan soruya karşılık bulmak ne kadar değerli bir şeydir size anlatamam.Kadının ikide bir alelacele dışarı çıkışları koşuşturmaları zihnimde daha anlamlı bir hale geliyordu.Bizim Türkçe konuştuğumuzu anlayan bu Türkistan hanımefendisi üşenmemiş çarşıdan alış veriş yapmış bize mükellef bir sofra hazırlamıştı.İlk davet minikten .Anlaşamayacağımızı düşünen anne yanımıza sini ile geliyor.Aç olmamamıza rağmen bunca uğraş ve nezakete karşılık vermemek büyük bir kabalık olacağından yemeğimizi afiyetle yiyoruz.Türkistandaki ahvalden konuştuyoruz .Durum bugünden farklı değildi.Dinsiz çin rejiminin hiçbir şeye saygısı yoktu.Sürgünler baskılar ve baskınlar ailenin hayatını çekilmez hale getirmiş.Binlerce dolar rüşvet verip Rawalpindiye sığınmışlardı.Eşinin Suudi Arabistanda olduğunu birkaç ay sonra döneceğinden bahseddiyordu.Gurbet ellerde kahır çekiyordu.Ve bunun gibi binlerce insan .Binlerce hikaye… Bugünlerde aklımdan bu hikaye hiç çıkmıyor.Bazan gözümün önüne o ufak kız geliyor.Sevimli seslenişi kulağımda çınlıyor.Sonra ortalıktan kayboluveriyor.Geçmişin puslu anılarında öyle canlı ve diriler ki .Virane bir handa bize sonsuz bir hoşgörü gösterip sofrasını açan kız kardeşim kim bilir ne haldedir?Umarım iyidir.Peki diğer bacılarımız kardeşlerimiz onlar ne haldedirler?Yüreğim kanıyor ve boğazım düğümleniyor.Zalimliklerinden vazgeçmeyen çin rejimine lanet okuyorum.Yumruklarımı sıkıp dişlerimi gıcırdatıyorum.Çin mallarına ambargo uygulayalım diyenlere acı acı gülümsüyorum.Çaresizce dua etmeyi teklif ediyorum.Başka önerim yok! Vesselam…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © halil ibrahim şan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |