Bir kimse, neden oltasını, içinde tek bir balık olmadığını bildiği bir göle sarkıtır? -Adalet Ağaoğlu |
|
||||||||||
|
Gözlerini hayal ediyorum..Aşkın resmini çizdiğin.ßir tek bana sığ bakan sahip olduğun en güzel o yeri… ßu sefer bazı şeylerin sırasını karıştırmıs gibi yapıyorum..ßirlikte son izlediğimiz filmin etkileri belki de hala üzerimde..Film demişken ben seninle gençleşmeyi degil şimdi olduğu gibi yaşlanmayı yeğlerdim..(ufak bi dipnot ).. Kaldığım denizden yüzmeye devam ediyorum..ßiraz kuma serilip dinlendiğim zamanlarda hiç duymadığın şeylerle devam edicem.. Önceleri kelimelerimin kostümlerini hazırlar,onlara 3-5 yaş evreleri belirler,adım adım büyütüp,heyecanları,sevinçleri,aşkları,acıları yasatıp en gizemli yeri yani BAŞLIGINI iliştirirdim… “Sen” diye başlayan bi sahhe de en çok sevdiğim şey “Gülüşün” mutlaka en üstte başlık olmalıydı..Selamlıyorum iki parmagımı alnıma koyup boşluga hızla düşürerek..Denizci Selamı..Yüzdüğüm sularında bana hissettirdiğin,öğrettigin her şey gibi.. Aslında fırtınanın tam ortasındayım ve sen bunu bilmiyorsun..Endişelenme..! Korkacak bir durum yok..Her yüreğin sol tarafta yaşama tarzı başkadır işde.. Zamanında Kıpkırmızı bi kalp üzeri siyah acılarla kaplanmıs bi kalpti bendeki..ßu şekilde kelimeler daha iyi süsleniyor ifadeler güçleniyor insanın kendini tanıması güçleşiyor..Artık öyle diil..Üzerine oturan bi adam var artık..Sevgisini anlatırken sağır ve dilsiz oluveriyor insan..Tuhaflıklarımın başlangıç noktası şimdilerde bu..Tanımlamak da zorlandığım sadece yaşadığım.. Zihnimde sana akan sözcükleri bir türlü yakalayamıyorum..Tutmak İçin elimi her attıgımda ellerinin sıcaklıgını boşlukda hissediyor ve Elimi geriye çekiyorum..Yaşamak başka sıcaklığını..Telafuzu bile hoşş..”Seni Yaşamak”.. Zaman mı beni çağırdı ben mi ona koştum bilinmes..14 Şubat Sevgililer Gününe bağlayan gecedeyim..Gece karanlık,hafiften keman sesi John Williams benim için çalıyor..Sahneye hazırlanıyorum..Az sonrasına..Dudaklarımda kekremsi bi viski tadı,yüreğim çırpınışlarda,beynim senin oldugun her anda ve gün 14 şUBATı göstermekte.. Ding Dong Ding Dong..! ßüyüleniyorum…ßütün aşk sözcükleri kendini bırakıyor kucağıma..Onlar sabırsız sana gelmek İçin çıktı yola..Tutkularımı,arzularımı katıp yanlarına yolluyorum sonsuzluğa.. ßen artık ßen değilim..Sen Artık Sen değilsin..ßaşka anlamlar yüklüyorum ikimizede..Hiç Tarif edilmemişcesine ,inci tanesi edasıyla köhne biryerde keşfedilmeyi beklemişcesine.. “Hayallerime Saha Genişliği Katan Adam Seni ÖZLEDİM…” Sen artık sen gibi anılmayacaksın..Sen sen gibi yaşanmayacaksın..Yaşanmaya hazır küçük hikaylerimsin..Yarattığım Masal Kahramanlarımsın.. Kulağımda ki melodi hislerimi kamçılarken..İçimde ki aşkta büyüyor her saniye her dakika..Öpmek İstiyorum Usulca..Dudaklarım bu sefer seninkiler de değil belki ama onunda kolayını buldum..! “iki gözümü kapatmama bakıyor”Çağırıyor ruhum,tutkumla iş birligine girip.. “Kapattım gözlerimi/gel bul beni/ey aşk..!” Suçluyuz..Birbirmizin katili hatta görgü tanığı hatta ve hatta katili..Suçluyuz..Çünkü İkimizde AŞIĞIZ…Vur ellerime Kelepçeyi..Mahkum et kendine beni..Ödet göze aldığım bütün bedelleri.. “Korkularıma Sana Darlığı Katan Adam..Kapa Gözlerini HİSSET BENİ…” Gülüşlerinle alkışla beni.Gözyaşların düşmeden,dudakların titremeden..ßütün Yüz Hatlarında kader yolumuz belirginleşsin..Aynaya bak sonra.. Ve alkışla beni.. Ellerin birbirine değmeden,yüreğinin sesiyle… Yüzüme dokunuyorum..Avuç içlerimle..Seninkiler gibi sıcak diller belki ama onunda kolayını buldum…Hep aynı oyunu oynuyorum..Her Seferinde.. “iki gözümü kapatmama bakıyor…” Artık sahnedeyim..Perde Açılıyor..John Williams Piyanosunun başında..Kırmızı askılı bir elbise ile bütün ihtişamımla artık sahnedeyim..Ortalarda bi yerlerde oturuyorsun..Tek izleyicim “Sen”…Gözlerimi kapatıyor ve parmak uçlarımda dans etmeye başlıyorum..Gökten Üzerime düşen Su Damlaları İle bütünleşiyorum..Sırılsıklam Oluyorum…Su damlalarını savuruyorum..Sahnenin her köşesine..Saatlerce süzülüyorum…Gözlerin gözlerimde.. Sonlandırıyorum…Artık Yanında olmalıyım..Selamlıyorum ayaklarımı caprazlastırıp egiliyorum önünde..ßu seferde bana hissettirdiğin,yaşattığın HAYAT sahnesinde bir Dansçı edasıyla.. Ayaklanıyorsun..Doğrulup Gözlerine bakıyorum..”Ömrüme Saha Genişliği Katan Adam…” ALKIŞLA BENİ GÜLÜŞLERİNLE…Kavuşsun Ellerin ßu Sefer ßirbirine..Yankılansın Sahne Şak Şak Sesleriyle.. Sağır Edercesine , Aşktan Öldürürcesine..14 Şubatı Simgelercesine..Seni Sevdiğimi ßilircesine…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Cansu Özer, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |