Benim yaradılışımda fevkalade olan birşey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. - Atatürk |
|
||||||||||
|
görebilir pekala insan, deniz mavisi düşler; ve bazen de bulanık mavisine düşer denizin içinde yaşattığı umut rengi düşler... Öldürmeyen intiharları denemekle bizi yüreğinde öldürenleri yaşatıyoruz hep, ki bir gün ortak intiharlarda buluşmak için yaşamak adına ölmek diyoruz. Bilirim, hiç tanımadığım insanların hayat gemileri için bir el sallayıştan ötesi değil yüreğimdeki enkazdan kaçırılan harflerin sayfalardaki renksizliği. Terk edilmiş o kadar çok insan var ki, terk edenini öldürememiş içindeki intiharlarda, terk edenlerse terk ettikleri kendilerinden haberdar bile değil henüz... Yüreğin susması şairliğin ilk hecesiydi de ben mi görmemiştim mutlu şiirler yazarken mutsuz bir kalemle! Ne çok isterdim kanadı kırık bir martı olmayı, ya da önce bir kanadım olsun isterdim can kırıklarımı taşıyacak... Gitsem ölüm, kalsam ölüm; soluğu kesilmiş bir ayrılıktan payıma düşen. Hayatı sözlük anlamıyla yaşayamayacak kadar yenik, gerçek anlamıyla yaşadığım kadar yorgunum, neden hep benim yüreğime saplanır parçaları bilmem; kalemi kırılan sevdaların... Başkalarınca okunup altı çizilmiş sözcükleri gibiyim yasak bir kitabın, söyleyeceklerim varsa da içimde görünenler dışında; bana çizilen sınırdan sonrası çift yönlü bir uçurum sadece biliyorum. Mavinin renk cümbüşünde gülemeyen umuda biraz gri sürülse hüzün pek mi renksiz kalır diyorum bazen kendime. Belki de, belli bir süre sonra karanlığa alışması gibi gözlerin, yürek de yalnızlığa alışır, kim bilir... Peki ama yüreğin gündüzüne inen gece umudu gölgeleyebilir mi hiç, ve sürülmüş olarak hayatın mutluluk makamından neden hep makamsız susar yürek, ki farksızsa eğer bir etten neden kucaklar acıyı bir çığ gibi yürekten!... İki yakasını bir araya getiremeyen kent, büyük İstanbul; söylesene ben nasıl uyurum şimdi senin kışında, sana ölü kentliğini unutturmuş sevdamı yatırmışken sen ölüm uykusuna!... Ağır bir yenilginin cüzzam madalyonu bu yatalak gülüşlerim, yüzümdeki hüzne taktığın... Biliyor musun yuttuğun hayatlardan arda kalan cılız bir kılçığım ben, ve hala boğazına takılıyorum her nefes alışımla. Koynunda taşıdığın sevdaların hangi biri gülebildi ki küllerini savurmadan rüzgarına!... Bana herhangi bir insandan daha yabancı olmayı seçen sevgili, sense al götür şimdi öfkemi benden uzaklara kulaklarına varmadan öldür çığlıklarımı, suda beklet yaşanmış ne varsa; yaklaştırır belki seni bir aşkın ilk kavuşma anına... Bırak uğruna ölümler kuşanan kanatlı şiirlerime bulaştırdığın griye emanet kalsın insanüstü hüznüm, korkma griliğime ortak etmem kimseleri yar; bilmem kaçıncı bakışın bu yırtık bir sayfadaki kendine, aynaları kırılmadı mı hala kuru ezberinin!... İntihar sınırına taşınmış hayatımı hayatından kaçırmaya devam et sen, yağmur sonrası toprak kokuları dolduğunda içine anla ki, birileri hala senin yüreğine baharlar ekme telaşı içinde; ya da bir insan öldürmeyen bir intiharla gerçekten ölmüş demektir... Unutma, hayat yabancısı olduğun insanlarla gelir sana sevgili, ve sen yabancılığınla gidersin hayattan!... - orhan karın -
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © orhan karın, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |