Bir ülke bağımsız olmadan, bağımsızlık da erdem olmadan ayakta duramaz. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Gün şımarık… Gün vurdumduymaz, sabırsız, sevdalı bugün Sanki yıllar geçti konuşmayalı. Sanki ömürler tükettim şu yazmadığım üç beş ay. Kime küstüm? Niye bıraktım? Hani beyninden, geçmişinden, ömründen çaldıklarındı senin yazdıkların? En güzel hırsızlığındı övündüğün. O zaman bırak kendini günün doyumsuz deli sevdasına. Yaz alabildiğine… Gün şımarık ; en sevdiğim ayın tam ortasındayız. Memur babacığımın en mutlu günü. Bilinir ki bugün avucumuza tutuşturulacak birkaç kuruş, babam elleri dolu gelecek eve. Sesi şımarık sesi umutlu olacak. “Şükür be hatunum” “en azından ayın 15i dedimi gelen bir güvencemiz var” sözleriyle huzur bulduğumuz sıcak akşamsefalarımız… Barbekünün yanında uzanmış kokuyu pişmeden alan “paşa” kedimiz; nasıl da bakıyor gözümün içine. Sevin sevin bugün kanatlı börülce(!) var. Önce gözümü doyuracak bir salata yapılacak, muhtemelen bitmeyecek o ve ben anamdan yarım saat boyunca idareli gitmem gerektiğini dinleyeceğim. Güzelim salatanın çöpe gidişini, neredeyse bir cenazenin evden çıkışını seyreder gibi izleyeceğim. Salata bu en zor yemek… Hafife alınmaz. Yazık. Gün hala çok şımarık; şu mangalda tavuktan sonra demli bir çay nasıl da iyi geliyor bu tatlı cana. Gün de kavuşmuştur bizim terasta. Tek eşli çayımıza tuzlu çiğdem eşlik ediyor. Şükür diyoruz içimizden, İzmir’den görünen gökyüzüne doğru. Gün vurdumduymaz bugün… Günün en güzel saatlerine koyuyorlar ana haber bültenlerini. İnsanlar nihayet gelmişlerken eve, tek buluşma yeri olan yemek sofrasında, çorbanın ardından gelen bir Ergenekon yemeği. Neden yapıldığını anlayamıyor insan. “Patlıcan mı koymuş hanım bunun içine? Enginar da var sanki, iyi de ne iş var çiğ salatanın bunun içinde? Yağı da fazla gelmiş, aman yaa şu bamyanın bıyıkları da olmasa. Ben anlamadım, sevmedim bu yemeği midem “dalga dalga” yanma yaptı sanki” yanında işsizlik, eğitimsizlik, kaza, tecavüzden oluşan bir ara sıcak, en son tatlı niyetine; birkaç ünlü ismin basılması, ayrılıkları, frikikleri ( serbest vuruşun bu anlama geldiğini ben magazinden öğrendim. Bağlantıyı kurdum ama yeri değil!!) Günün vurdumduymazlığı başlıyor buradan bir hamleyle kapatıyoruz televizyonu. Çorbanın nane tadı damağındayken mutfaktan gelen, asıl yemeğin kokusu sarıyor bile etrafı. Bırak her şey senden uzakta yaşansın. Her gün yenisi eklenen hastalıklardan umurun olmasın. Sen mutlusun. Yarın öğrenirsin istemeden de olsa zaten ama şimdi, şu en özel aile sıcaklığını meze etme günlük haber bültenlerine. Aylardan yedi, cebinde sıcak emaneti, karnı tok, ailesi yanında, sağlığı da kaynayan kanında… Daha ne ister Zade, bu canım temmuz ayının ortasında? Şımarık 15, deli 15 sevdalı 15 Sevdası ? 7ye bıraktı… Günü gelsin, dile gelsin 7lerde sevdası…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © GÜLZADE, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |