Hep ihmal ettiğimiz bir konu çevre. Sanki hiç bozulmayacakmışçasına hor kullandığımız atalarımızdan bize miras kalan doğal çevremiz. Hor kullanma son zamanlarda hangi aşmaya geldi hepimiz biliyoruz. Bilinçsiz tarım ilacı kullanımı, ağaç katliamı, sera gazlarının olumsuz etkileri, kuraklık, kentsel çöp alanlarının yetersizliği, şehirlerin kanalizasyon sorunları daha neler neler çevreyi olumsuz etkiliyor bir bilseniz. Duymuşsunuzdur Konya gibi büyük bir kentin kanalizasyon’ u Türkiye’nin tuz üretiminin büyük bir kısımını karşılayan Tuz gölüne akıyormuş. Hem de hiçbir arıtıma tabi tutulmadan. Biz de o gölden elde edilen tuzları afiyetle kullanıyoruz. Başka ülkelerin bizi kırmasına neden yok; tuz gölünün tuzu bizi kanserojen maddeleri ile çoktan kırmaya başlamıştır bile.

Geçen yılların kurak geçmesi, yaşam alanlarının azalması kuruması bir yana kuşlar küresel ısınmanın en büyük mağdurları durumundalar. Bu yıl bir sevindirici haber bizleri mutlu etmeye yetti;” Doğa Derneği koordinasyonunda 120’den fazla kuş gözlemcisinin katılımıyla 54 sulak alanda yapılan sayım sonucunda, 92 türden yaklaşık 1 milyon su kuşunun Türkiye’de kışladığı belirlendi. Kuşların en sevdiği alanlar Kızılırmak Deltası (124 bin), Eğirdir Gölü (122 bin) ve Gediz Deltası (108 bin) oldu.” Tüm olumsuzluklara karşın doğanın en güzel varlıkları olan kuşların yurdumuza ilgisinin sürmesi sizi de mutlu etmiştir eminim.

Şimdi, önce kirletelim sonra temizleriz, önce tüketelim sonra üretiriz gibi sıralayacağımız hatalar dizisine son verecek zihniyet değişimlerinin hayata geçmesini sağlamak olmalı.