"Anka kuşu gibi yalnızlığı adet edin! Öyle hareket et ki, adın daima dillerde dolaşsın ama seni görmek olanaksız olsun." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
uyuşturmadan beni çırpınırken masada o sakin imanlı oydu dişimi... nefes almaya çalıştığımda arada soğuk havasını sıktı üzerine... beynim bulandı... uyarıldı... çırpındım, çırpındım... ama ağlamadım hiç gözyaşı dökmedim hiç güçlüydüm çok güçlü göründüm... matkabı tekrar yap tam temizle çürüğü dediğimde tekrar vın vınladı dişimin üstünde... dayanamadım çektim kendimi kaldı leke yine tam temizlenmeden… yumuşak değil dedi kalan uyuşturucu olmadan bu kadar katlanabilen bir sensin bildiğim diyen... yine havasını sıkıp aynada bana gösteren dişçi... ellerimin yumruk yapılmış haline baktı... güldü aferin dedi yine... ben derin bir nefes alırken işkence çektiğim dişim. matkaba baktım o koyarken masasına ve ucu takıldı plastik eldivenine diğer eliyle çıkardı makineden ayrılan matkabın ucunu eldiveninden... yüreğim doldu gözyaşlarıyla... haykırmak istiyordum bağırmak... sar beni sarmala demek koru beni ılıt demek... ama çekildi içim... dudaklarım büzük... üstüne konan kalsiyumun soğukluğuyla tekrar sarsılırken ben... soğuk, soğuk titrerken nasıl bir şey bu ağrı annemin çektikleri... anam... anamın ağrılarını da duydum mu yüreğimde yeterince ona da yardımcı olamıyorken ben... uyuşturulamayan ağrılarını duydum mu? yüreğimde... onun ağrıları gibi dağlandı mı yüreğim... ah anam ah... sen nefesi bile zor alırken artık gücüm yok kızım derken... evini görsem ne işe yarar eşyaları görsem neyime derken gücüm yok elim yoruldu konuşamıyorum derken matkabın verdiği acı nedir ki... ah anam ah uyuşturmadan kendimi dişimi yaptırtıp seni anlamak varken ve sana hiç yardım edemiyorken sadece ve sadece Allah’ım onun günahlarını affet onu cennete nasip eyle demekten başka ne yapabilirim annem... seni ne kadar sevdiğimi biliyor musun annem sana hiç bunu gösteremedim annem doya, doya gösteremedim annem. öfkemi gördün hep isyanımı... bağırmamı gördün hep intiharlarımı annem hatalarım çok dedirttim sana ben annem oysaki yok hiç bir hatan yok annem yok sen her şeyinle güzelsin... artık unutuyorsun bile dünü... bunu okurken bile bu anı... annem niye daha erken sarılamadım sana doya, doya annem... niye ... niye daha çok seni seviyorum diyemedim.. niye daha çok senin hiç suçun yok sen benim her şeyimsin diyemedim annem... niye yaşlanmanı bekledim annem seni niye hep genç kalacaksın sandım... o yaşama sevincin o yaşama hırsın nerde annem... beyaz saçların mavi gözlerin güzel, güzel bakarken bana artık sesim bile sana uğultu gelirken ilaçlardan.. sana niye daha çok sarılamadım seni niye daha çok seviyorum demedim annem... dişime dayattırdığım matkap nedir ki... sen daha fazlasını yaşarken annem... yüreğimin meleği... tüyünü bile okşadığım annem... kırışık ellerini ellerime alıp yanında uyurken... hep elini tutma isteğim bırakmak istemediğim annem... soğuk havayı sıkan sonra üstüne de içi yapışkanlı soğuk köprüyü yapıştıran doktor... bastır dedi pamuğu dişlerimin arasına koyup bastır biraz daha acıyacak için.. biraz daha... buz gibi... sızım, sızım sızladı beynim... karıncalandı... dayandım bayılmamak için dayandım... senin istediğin evlat olmak için güçlü durdum.. hissettirmedim dağlanan yüreğimi hissettirmedim... çıktım oradan... koşar adımlarla... minibüse bindim... sarılacak bir dal aradım ılık bir yürek.. doya, doya ağlayacağım bir omuz... ama bulamadım... annem canım annem... senin omzun gibi bir omuz bulamadım... bir o yana, bir bu yana koştum çırpındım... delirdim... bağırdım... ve tek yine minibüse bindim indiğim yerden... ve bıraktım kendimi kendi içime ağladım, ağladım, ağladım... hiç durmadı dinmedi gözyaşlarım... matkabın ağrısına dayanmanın ağrısına şimdiydi isyanım... ağla anne… ağla... ve rahatla... ve ne olur sonra gül sevgiyle yüreğinin en derin ılık şefkatiyle gülümse bana... gözlerinle ılık, ılık mavi, mavi bak yine... tut ellerimi bırakma... seni seviyorum anne… her gün söyleseydim keşke bunu sana ve seni ne kadar çok sevdiğimi bilseydin söylüyorum geç kalsam da yarın hatırlamayacak olsan da sen bilirsin yine çok içten hissiyatınla benim seni sevdiğimi anne... her gelişimde bir parça eşyanı daha bana uzatırken sen... senin her şeyinin benim yanımda olacağını haykırman... her uzatışında... sana ait tüm güzellikleri avucuma aldığımda ve tek evime getirdiğimde... matkabın vın, vını dişlerimin üstünde... canım annem... her eşyanı korumak... onları saklamak... hep seni yaşatmak yüreğim... merak etme annem... ben seni seviyorum... eşyaların olmadan da severim yüreğimde... o sevgi dolu bakışın annem en güzel eşyan o değil mi? yüreğimi doldurup taşıran o ılık şefkatin annem... annem ellerin ellerimde hep... o emek veren ellerin... saçımı, kafamı okşayıp hep ne güzel beynin var, kafan var diyen annem... yumuşak, yumuşak severken... ellerinle içimi rahatlatan annem... cennet hep ayaklarının altında olsun... cennetin içinde beni bekle annem... tekrar orda el ele tutuşacağız annem ve sen yine kafamı seveceksin annem başımı o ılık göğsüne yaslayacağım annem sana sarılıp kokunu içime çekeceğim annem... seni çok ama çok seviyorum annem... sana bunu demediğim günler için beni affet... yüreğini ferah tut... kızın senin gibi güçlü olacak annem... dik akıllı sağlam dayanıklı hayatı senin kadar seven... senin kadar sevecen... ılık... olacak annem… annem sabaha yine beraber uyanacağız... el ele... hep el ele tutunacağız hayata annem seni seviyorum annem sen dünyanın en güzel annesisin annem annem sen benim nefesimsin... kalbimin atmasını sağlayan güneşimsin... ellerim yumruyken haykırışımsın hayata... ve sen benim dostum yol arkadaşımsın... omzumu dayadığım ağladığım... güldüğüm... ve sen annem hep benim içimsin... sevgimsin... dağıttığım fenerimsin... ve annem sen canım ciğerimsin seni seviyorum... seni seviyorum çok seviyorum annem... 7 aralık 2008 Gülten Ağrıtmış
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Gülten Ağrıtmış, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |