..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Gençliğinde müzik öğrenen, felsefeyi daha iyi anlar. -Platon
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Anı > orhan




13 Mayıs 2009
İhtiram Turaif  
orhan
körfez ülkelernde yüzbinler gidip gelmekte çalışmakta fakat ciddi bir paylaşım yok. her gidenin ilgi çekecek anıları var bize daha yakın.


:AFJG:
Cidden yaklaşık 1000 Km uçarak Suudi-Ürdün hududundaki uzak bedevi beldesi Turaif ‘in küçük havaalanına ulaştık. Adana hava alanından edindiğim tecrübe ile burada da şehre ulaşmanın karşılayanın yoksa bir eziyet daha doğrusu taxi mafyası üzeri olabileceğini tahmin edip yakınımdaki Suudili ile anlaştım.
- yarı yarıya öderiz dedim.
Dışarı da bulunan iki araçtan biri ısrar ettiyse de 50 riyala razı oldu ve yarı yarıya ödedik.
20 km ilerdeki şehir, şehirler arası bir yol ve bir ana caddeden oluşan küçük fakat çok geniş bir bölgenin tek kasabasıydı.
Arıtma tesisi yapılacak olan yerde gerekli sınır işaretleri ve büro düzenlenmesi için şirket tarafından bir haftalığına gönderilmiştim. Arab ülkelerinin hepsinde olduğu gibi orada da muhakkak hemşerilerimiz vardı ve onlarda biri olan Fikret ti ve restoranının adresini almıştım.
-Al Raıd restoran dedim.
Fikret orda olmasa da kardeşi ordaydı.Gerekli yerden selamı iletsem de İskenderun dan ortak tanıdıklarımız dostluğumuzun daha kuvvetli referansı olacağından direk İskenderun ve tanıdıklar sohbetine girdik.
Çok kısa sürdü onun akrabası.! benim bir yakın dostumun ismi teferruata gerek bırakmadı.İsterse o benim yanımda İstanbul da , istersem ben onun yanında Turaif de ortamın şartlarıyla istediğimiz kadar verilebilecek imkanlar dahilinde kalabilirdik.
Eh işte yurt dışında İskenderunlu olmanın işte böyle güzel ayrıcalıkları vardı.Çünkü orada her karşılaştığımızda tanıdıklarımız üzerinden konuşulacak tükenmeyecek konularımız ve olabilecek her işte karşılıklı paylaşabileceğimiz, detaylarının konuşulmasına gerek olmayan bir anlaşma kendiliğinden oluşmuştu.
-Burada sayılı İskenderunluyuz dedi.
Hemşeriler kendi işlerini yapıyordu.Zaten düşük maaşlarla maaşlı olarak çalışmanın bir gereği yoktu.Oto elektrikçiler,lokantalar,marangoz,demir-doğrama,berber,birkaç serbest çalışan usta ve hatta bir yorgancı vardı.Herkesin evinde,uygun olanda dükkanında, uydu anten üzerinden Türkiye kanalları izliyordu.
Dostluklarının monotonluğundan sıkılanlar bir sebeple kırgınlık buluyor olmaları ve bir süre uzak kalıp sonrada tekrar bir çeşit sebeple ahbaplıklarını yenileyip daha dikkatli bir mesafeden dostluklarına devam ettikleri belliydi.Nede olsa bu bir Antakya sistemiydi.
Otel yerine onlardan birilerinin evi uygunsa orda kalmaya karar verdim.Aslında hepsinin de durumu uygun olsa da yinede yıldızlara bakmak gerekti !.Orası öyle yerlerden biriydi.Büyük şehirler gibi değildi.Çok kısa süre bile olsa böyle inziva yerlerde tanışanlar zaman geçirecek başka canlı ortamlar olmadığından herkes kendinden ,geçmişinden,gelecekle ilgili bir şeyler anlatacağından uyuşan yıldızlar ve oluşacak dostluklar artık hep baki kalacaktı.
Berberle oto elektrikçinin kaldığı yerde kalmayı çeşitli tercihler sunulsa da zorla kabul ettirdim.Bir iki gün şahsiyetim tanındıktan sonra bütün yerler kalabileceğim yerler olduysa da burayı bırakmadım.
Her ezan okunduğunda dükkanlarını bırakıp eve geliyordu bu ikili .Bu monoton yaşamın içinde her namaz vakti oto elektrikçi aracına biniyor üç yüz metre ilerden berberi alıp üç yüz metre ilerdeki evlerine gelip tv izleyip tekrar aynı düzende geri dönüyorlardı.
Sabah namazında uyuyor olduklarından dört vakit bu düzende yani beş vakit beraberdiler. Adanalı bir diğer oto elektrikçide onlarla beraber kalıyordu ama o sadece öğle namazlarında geliyordu.
Hatırı sayılır sadece üç restoran vardı, onlarda Hataylılarındı. Fikretin restoranı Al-Raıd tandırlı Suudi sistemiydi, kardeşinin de öndeki ufak ilavede kebab tezgahı vardı.Diğeri sanayiye yakın olan Hatay da yaşayan bir Urfa asıllının kebab restoranı.Üçüncüsü de Ürdün transit yolu üzerinden geçen Türk Tırcıların uğrak yeri olarak düşünülmüş genellikle o yakın civarda yaşayan Hataylıların çoğunluğunun her gece geç vakitler bir kulüp gibi uğrak yeriydi
.Her gece değişik guruplardan oluşan masalarda oturulur sessizlik içinde her birinin daldığı düşünceleri “Hatay da ki kendi çevrelerine gidip gelerek” yemekler yenilir. Arada bir etraflarına bakınıp hemşerilerini şöyle bir süzüp boşlukta olmadığına ikna olmuş gibi yanındakine bir şeyler fısıldıyarak yeni konular açar diğerlerinin de katılımıyla geceler ve de günler böyle geçip gider.
Bu sessiz ve anlamlı ortam içinde bende onları bir süzdüm.Nede olsa öncede konu ettiğim gibi Antakya düzeni olsa da yinede en azından böyle de olsa bir yerde bir arada olabilmek çok zor durumlarda aranabilecek gizli bir desteğin varolabileceğini hissetmekti. Bu bilinmeden uygulanan Hatay Arab sistemi idi.Hiç kimseye eyvallah etmem ama yinede alışkanlıktan buradayım havasında,birlikteliğin gizemli ve hoş havasını solumak.
--Onları içim sızlıyarak bir daha süzdüm.!
Arkalarında onlara destek olacak haklarını koruyacak hiçbir şey yoktu.Onların başına bir şey geldiğinde sadece yerel bir çevreden yani tanıdık Suudililerden birileri bir şeyler yapabilirdi.Zaten herkesinde yıldızının uyuştuğu en az bir Suudilisi vardı.Onların işleri karsılıksız veya sembolik bir karşılıkla yapılırdı.Tüm kazancını devamlı yolladığı, tüm vergilerini ödediği devleti, kendi memleketinde bile yanında değildi ki..! burada olacağı akılalardan bile geçmezdi.
Aslında onlar bu bölgenin işlerini yürüten sanat sahibi olan insanlardan bir bölümüydüler.
Fikret tandırlı restorantında Kepse pilavı ile beraber verdigi tandır eti ve grill tavuk etini Bengaldeşli yardımcılarıyla lezzetle hazırlar tüm gün ve gece müşterilerine sunar.
Her sabah yardımcıları aynı duzende kahvaltı sofrasını hazırlar ve Fikreti beklerler.Kendine bir amblem yapmıştır imalathaneyi koyu turuncu renge ayni posetleri gibi boyayıp oraya göre bir marka olmustur.
Berberde o çevrenın tek Hataylı berberidir yani oranın lüx berberidir Hintliler 5 riyala traş edrken o 10 riyala traş eder.
Marangoz Mehmet’in dükkanı devamlı açıktır.O çevrede başka marangozların el atamayacagı işleri o yapar.Arsuzlu yorgancı oranın tek yorgancısıdır.
Ali usta sebest çalısır sıhhi tesisat dahil her işi yapar.Oto elektrikçiler ve kaynakçılar küçük sanayide durgun bir düzen içinde devam ederler.
Lokantalar hep yorgun görünümlü olsalar da lezzetli yemekleri vardır hatta o çevrenin tek baklavacısı Hataylı olup ayrı bir havası vardır.
Kasapların bazılarıda Hataylıdır genç kusak butun bu kuruluşlarda yer almaktadır yanı bır nesil gıdiyorsa bile daha şimdiden yeni bir kuşak yerini almaktadır.Hepsi Arabcayı en ıyı yeterlikte konuşmaktadır.Buna rağmen kimse çocuklarına Arabca eğitim aldırma niyetinde değildir..! Yani daha ötedeki belirsizliği bilinçaltından hissetmiş gibi niyetlerinden bile geçirmemektedirler.
Her birinin kendine göre bir iş veya müşteri çevresi vardır. Orada güvenceni garantilemen için devlet vede güçlü kabile eşrafından da işini hatır için yapacağın insanlardan çevren olması gerekir..
Dahada oteye gidersem bu sadece bizler için değil.Oradaki diğer yabancılar ,Yemenliler hatta Suudililer için bile böyleydir.
Orada gece yıldızlar daha parlaktır .Sehri cevreleyen çöl’ün kilometrelerce derinliklerinden gelen cılız ışıklarda yıldızlar gibi gizemlidir.
Bilinirki o derinliklerde her şey yaşanmaktadır.Turaıf de bu uzak ıssızlıkta geleceğini beklemektedir.
Kalmam gereken son birkaç günde artık çevredekıleri ve çevreyi tanımanın verdıgı rahatlıkla kuçuk sehrin ıçınde bazen bir aşşagı bir yukarı gidip geliyordum.
Onlardan biri olduğumu herkes biliyordu.Bana davranılış tarzından arkadaşlarımın aralarında olmasa da çevreden ihtiram gördüğü belliydi.Tekrar Cıdde ye gidiyordum, ama sanki orada hep vardım gibi hissettim kendimi.Ben onları hiç unutmayacaktım beki de onlarda beni
--Uçağa binerken kendi kendime söylendim..!
Biz Hataylılara kendi memleketimizde bulamadığımız ayrıcalığı ve kendimizi ispatlama şansını verdiğin için Şükranlar SUUDI. Yıldızın hiç sönmesin



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


orhan kimdir?

araştıran ve gözlemliyen farklı bakış açılarından görmeye çalışan olmak istiyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
orhan kemal .refik halit


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © orhan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.