Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke |
|
||||||||||
|
ve şu şeytansı bakışlarınla tanıdım Hala aynısın. biraz daha ruhunda şehveti biriktirmişsin, gölgesinde kendini besleyerek ve aşksız.. Ama bir et parçası var sol kaburganın altında, hani göğüs kafesi deniliyor ya! sol omzundan biraz aşağıda o aptal kanı vücuduna pompalayan, sıradan et parçasına değer ekleyen bir ruh var sende. Herkesi bilmem ama benim için sıradan değilsin, tıpkı benim de sana olmadığım gibi. . Arada bir birbirimizin frankeştaynı oluyoryoruz. Sana kendi yarattığım canavarım gibi bakıyorum. en sevdiğim yerin göz rengin ve o özel ışığı. gözlerime en dik baktığın an, hani biraz yukardan nefesin dudaklarımı ürpertirken kulağımızda unforgiven nağmeleri ve yaktığımız tüm mumların gölgesinin bizi birbirimize göstermeye çalışırkenki anı , bedenlerimiz ters, kollarımız kenetsiz, omuzlarımız birbirinden uzak, kalplerimiz ters yönde kan pompalarken, bir bedende iki kalp iki ruh, bacaklarımız ; benimkiler en rahat anında birbirinden olabildiğince uzak, seninkiler ise hiç olmadığı kadar yere sert basıyor. Vücudunu gerip kırbaç gibi kullanman için konmuşlar sanki, o iri kocaman gözlerinin beyazının, benim çığlıklarım senin ise şiddetinden çoğu sönen mumlardan bedenlerimize değme çabasında olup da kalan tek mum ışığında şekilli şekilsiz kılcal damarların nasıl kanla dolup kırmızı renge dönüştüğü anı izlemek muhteşem,,,, Tüm sevişmelerimiz vahşi bir hayvansılıkta, şiddetli ve uzun çok uzun,tuhaf kokulu ıslak, her sevişme sonu yaralarımız iç açıcı gelirdi. onlara dokunurduk en çok tırnaklarım sırtına gömüldüğünde hoşuma giderdi. tokat atıp beni ya da duvara çarpmazsa bedenimi ve durdurmazsa, parmaklarıma kadar sokasım geliyordu. öç almak gibiydi sevişmek şiddetinde sıra ona geldiğinde sert tenimi dişlerinin arasında hissederdim örtü gibi üzerimdeyken saçlarımdan çektikçe, omuzlarım ve boynum gerilirdi. Kıracak sanırdım ses çıkardığımda ya da itirazda, daha fazla çekerdi. Beni çektikçe göğüslerinin ucunu sırtımda hissederdim. benimle oynardı çok istiyorsan çabala ve al oyunu. öylece sırtımda dururdu soluğu ensemle saçlarım arasında gezerdi. Sıkışırdım duvara, dünyamı daraltırdı kaçacak yer yok, oyun oynamaya başlamıştı bir kere. Saçlarımı hiç bağlı sevmezdi, elleriyle tokamı saçlarımdan çekince belimden aşağı dökülen sarı gün ışığı saçlarımı sicim gibi avucuna alır koluna dolardı. duvarın soğukluğuna dua ederdim sırtım cehennem yüzümde buzullar eserdi sanki saçımdan çekip boynumu ısırırdı. Vampirdi sanırım bir önceki yaşantısında, bacaklarım yorgunluktan titrerdi ve o daha bana hiçbir şey yapmamıştı. Isırıklar beni kendimden geçiriyor. Dişlerinin etlerime kadar vücuduma girmesi beni tetikliyordu, daha da acımasının bana zevk verdiğini bilirdi. kan görmek istiyorum yabani bir hayvan kadar huysuzduk aşkta. aşağılara doğru geldiğinde ben tükenmeye yüz tutmuş olurdum, birbirine birleştirdiğim bacaklarımı açardı hiç bir şey görmezdim o ise her şeyi bilirdi, kalçamın üzerinde içime girmek için bekleyen yaratık ama sahibi onu da kontrol ederdi benden uzundu boyu ve sırtımda çok rahattı. bana, onu istiyorsam almamı, kulaklarıma fısıldardı, evet çok istiyordum ama asılı gibiydim saçlarım kolunda sarılı beni yukarı çekerdi. Nedeni belli parmaklarımın ucunda yükselirdim dizlerimden süzülen teri hissediyordum, kendimi iyice duvara yaslayıp bacaklarımı az daha açıp kalçamı ona doğru yaklaşırdım evet pek savaşmazdık o konuda. Bana dokunduğunda onunda bir o kadar dolu sert ve ıslak olduğunu hissederdim; oradaydı işte, sıcaklığımı nemimi hissettiğinde, etkisi, gücü bir tılsımla kayboluyordu, dişlerinin yerinde hayvansı soluması her nefeste beni içine çekiyordu ve gevşeyen parmakları arasından dökülen saçlarım. Geri çekilme sırası ondaydı bir iki adım geri giderdi ürperirdi ateşimden, ellerimi tutup birlikte aynı noktaya çivilerdi, boynumdan tutup kollarımın arasına eğerdi başımı tut ve içine çek nefesinle, belimden ve omzumdan tutardı dokunurdu arada ne çok ıslandığımı söylerdi ve parmaklarını yalardı bana da tattırırdı afyondu geceye bedenlerimizden hediye, o tat bir zehirdi ama etkisi tuhaflaştırırdı uçururdu bizi, o daha içmek isterdi. dudaklarından önce nefesini bacaklarımda hissederdim ve istediğini alırdı, bana gelmeye başladığında hissederdim ne kadar gergin olduğunu.selsuyum cehenneme davetliydi bedenim olan bitenin farkında değildi geldikçe büyüsüne kapılıyordu geri dönüş yoktu ona o kadar yakındı ki………….. ve……….. küçük bir kızın bacak arasında aşk kirletiliyordu çoğu zaman düşte. cehenneme hoş geldiniz....
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Genuflect, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |