Yanlış sayısız şekillere girebilir, doğru ise yalnız bir türlü olabilir. -Rouesseau |
|
||||||||||
|
Tutsam şimdi hayatı boşaltsam kalpten kalbe nakliyat var mıdır tüm kırılmışlıklarımı taşıyacak... kaptan en yakın yalnızlığa çek ! yaşamın bodrum katına kapattım kendimi burada ışık yok../..ışığa kara düşürenler de demir parmaklıklı camın ardında gelen geçen renkli pabuçları izliyorum hangisinin yere vuran gölgesi birleştirebilir parçalanmış duygularımı afedersiniz sizi bir yerden tanımıyor olabilir miyim ? kim dokunduysa bir yara izi öğrenmiştim oysa sakla(n)mamayı üzerini örtmeyince daha çabuk kapanıyordu yaralarım../..kabuk bağladıkça kanattılar peki sen anne nasıl mutlu olabildin dünyaya gelişime ah! mutlu sonlar değil mi içimdeki Pollyanna can çekişiyor hiç bir son mutlu değildi kandırdım seni üzülme diye hiç söyleyemedim üzüldüm anne, üzdüler buranın iyi bir yer olmadığına artık eminim bir kondon artığında çürümeyi yeğlerdim hiç başlamadan bitseydi yaşam şimdi alsan beni tekrar içine, saklasan yıldızların gizlenecek yeri var mıdır ? iki elini ensesinde birleştirmiş yalnızlık uzanıyor karşımda bir yandan keyf-i alem ıslıklar çalarken fırlattığı haylaz gülümsemeler yapışıyor yaşama silik ruhuma örümceğin ördüğü ağdan sızan yalnızlığa ince telli vuruşlar çınlıyor odada nasıl da ustaca çiziyor yolunu Tanrı'm kader dediğimi baştan yazabilir miyim ? ölümün bemolü yaşamın diyezine çalıyor yıldızlar tutanak tutarken toprağa tüm repliklerim düşüyor../..kim kaldırır yaşarken öleceğimi fısıldarken ölürken yaşayacağımı kim soyleyebilir sığınabilecegim bir tek hikaye kalmamış boş yeri olan bir masal var mı bildiğiniz ? suskunluğum büyüdükçe kalp atışlarımın aksak titrek sesi çoğalıyor şarkıdan kaçan kupa kızı kendini asarken sinek vızıltısı bile yok ortada../..değil sinek valesi beni içine çektikçe zevkten dört köşe olan paytak bacaklı bir fahişe şimdi sessizlik içimden şiirler geçiyor../..tutamıyorum bir şairin kemikleri sızlarken suskunluğuma gömün beni tek başıma ölmemeyi becerebilir miyim ? çatlamış dudaklarım arasından süzülüp düşen gözyaşlarımı ay ışığında kurutuyorum kemirgen bir uğultu yükselirken karanlığın yitik kasvetinde küfürbaz, sarhoş, salyalı zamanın ağzını kırıyorum saatler yok artık../..akrep - yelkovan serbestsiniz boş saksılara umutlar dikerken ürperiyor yalnızlığın pervasız dili yalnızlık çek ellerini üzerimden ! ilk kez kalem tutuyor gibi ellerim üzerime devrilen kimsesizlik enkazında buruşuk bir peçeteye yazıp versem yeniden söyler mi hayat şarkımı iliklerime kadar soyundum sana hayat bekaretini aldığın duygularımın günahı boynuna kaptan yalnızlığın uğramadığı ilk durakta indir beni ! rotasız bir gecede Tanrı'nın etekleri altına sığınıyorum... Dilek Akın Müsveddeler
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Dilek Akın, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |