Bir yolculuk başlar geceden. Karlı bir hava.. Kış değil, sonbahar.. İnce ince yağan, sessizliği bozan kar.. Gün ışımaz oldu. Sanki hiç bitmeyen bir çizgi gibi uzadı gece.. Geçmek bilmez vakit. Saat gecenin bir yarısı. Bir ışık bile yanmaz caddede. Kimsesiz çocuklar gibi, kimsesiz bir kasabaya benzer. İnsanları buradan uzaklaştıran neydi? Onlara itici gelen neydi bu kasabada? Kimse bilmez. Keşfedilmemiş bir kasaba... O güzellikleri görmeyen milyonlarca insan..Ne kadar da şansızlar... Sonbaharda kar... Kaç insan bu güzelliği yaşamıştır? Çok az.. Yok diyebilecek kadar az... O anı yaşıyorum şimdi. Yalnızım, ama o anı yaşadığım için çok şanslıyım. belki sen de olabirdin, sen gelmedin. Seçmedin o anı yaşamayı. Sıradışı olmayı seçmedin. Sıradan bir hayat sürmeyi tercih ettin. Ben sıradışıyım, sen olmasanda ben sıradışıyım... Sonbaharda kar.. o anı yaşıyorum şimdi. Kimsenin o mutluluğu tatmadığı bir an.. Yapraklar sararmış, dökülüyor. Bir canlı doğar büyür ve ölür.. Onlarda bir canlı, yaşamlarını kaybediyorlar... O mutlulukta ölüyorlar. yalşnız değilmişim, bunu farkettim. Hangi güzellik var ki bu güzelliğin yerini alsın? Hangi sevgi var ki bu sevgiyi kalbinde taşısın? Ve hangi gün var ki bu günü görsün? Bugün işte, o güzellik bugün! Karıncaların, ağustos böceklerinin yuvasına çekildiği an... Kar yağar geceden. Sabah olur birazdan. Gitmeliyim.. Bu güzelliğide beraberimde götürmeliyim.. Dur, ya da ölümsüzleştirmeliyim bu anı? Yok yok, burada kalmalıyım.. Bir dahaki sefere bu kadar şanslı olamayabilirim.. Issız kasaba, benim şansım.. mutluluğum.. Sıradışı omamı kanıtlayan tek belge.. Kaybedemem... Sonbaharda kar..