Bir ülke bağımsız olmadan, bağımsızlık da erdem olmadan ayakta duramaz. -Rousseau |
|
||||||||||
|
et, kemik, sinir, damar, deri, vesairden oluşan bir robot mu? Nedir yöneten beni? ukalalık ediyorum, tüm cüretimle benim diyorum, diyorum da inanmıyorum ki! Zamanın hiç bir diliminde , aynı tutarlılığı gösteriyor muyum? Hayır. Bir yıl önceki ben, bir ay önceki hatta bir saat önceki aynı kişi değil. Dostluğa, arkadaşlığa, ticarete, siyasete bakış açım an be an değişiyor bu denli şizofren benliğim. Özgürlükten bahsediyorum, seviyorum özgürlüğü ama ne kadar özgürüm? Ülkemi yönetenleri ben seçemiyorum, seçilenler ülkemi değil beni, geleceğimi yönetiyorlar ve ben özgürlük türküleri dinliyorum pehhh.. Aykırıyım; aykırıyım ama prangalı. Protesto ediyorum kendimce, aptal diktelerini gözüme sokan tv izlemiyorum uzuncadır, bukalemun köşe yazarlarını okumuyorum, güvenimi katlettiler, yalnızlığa ittiler ruhumu. Anneme kızıyorum, babamla işbirliği yapıp bu dünyaya getirdiler beni ve öyle inandırdılar ki , beynimi yıkadılar ninnileriyle, aynı hatayı yapıp , dünyaya iki robot da ben getirdim.. Affedin beni kızlarım, kardeşin kardeşe vurdurulduğu , cesetlerle beslenen leş kargalarının ortasındasınız, ve ne acıdır ki , sevgiden başka silahınız yok. Şimdi mi uyandım? Hayır, hiç uyumadım ki, keşe uyuyabilseydim ve tüm bunların bir kabus olduğunu görseydim. Uyanıkken gördüğüm gerçekler acıtıyor içimi. Sigara üzerine sigara yakıyor, sigaraya alkol aşılıyorum, nafile çabam. *Duyan yok; söyleme, başında bin türlü bela olsa emin olma ki her şahsa, hatta evliya olsa, sokar akrep gibi, fırsat bulunca akraban olsa, bütün ebnay-ı adem zehirli nare dönmüştür.* *Kazancı Bedih* Figen Yarar 20/mayıs/2006 Böyle idi yazdığım tarihte düşüncelerim ve ne yazık ki alınan yol daha da karamsar yaptı beni. Ötelerde görünen bir ışık olmasa da umudumu kaybetmek istemiyorum.Az önce bir dostum (Hakan Akbay) sordu “HAYAT NASIL GİDİYOR SENİN CEPHENDE” Bazen olduğu yerde dönen tek kürekli sandal gibi hissediyorum kendimi ama sağlıklı nefes aldığım her anın değerini bilerek dönmeye devam etmem gerektiğini de..dedim...!!! SENİN DE Mİ UMUDUN KALMADI “ diyerek devam etti. Umutsuz olmam yaşadığım sürece ama hoşnut da değilim dedim… Kim hoşnuttur ki bu gidişten...!!! Dışarıda hava baharı müjdeliyor, güneş satıyor cakasını ama üşüyor yüreğimiz yine de..İstanbul sinir bir gülümsemeyle buyrun diyor buyrun trafiğin işkencesine.Olsun bu da iyi diyor polyanna yanım, bir sigara yakıyorum keyif almayı kafama koymuşum ya, düşünsenize keyif alışlar bile zehirden geliyor, ohh ne ala diyor gülümsüyorum yine de, sinir olmak yok. Su, simit ve gül satanları geçiştirsem de dikkatimi saplarını dünkü gazetenin alışılagelmiş trajikomik hikayelerine sarılmış kır papatyaları satanlara takılıyor gözlerim ve dalıp gidiyorum uzaklara bir kornanın sesinde dönüyorum tekrar gerçeklere... Zamana ne yenik düşmüyor ki değil mi? Umuyorum ki bu loşluk bitecek, umuyorum ki aydınlanacak yine yarınlar, İnanmak istiyorum.. Es geçtiğimiz ve ötelediğimiz bir çok ertelenmişlikler...!!! Tek tek düzeltebilsek yalnışları, sulh olsak yanlışlarımızla, kendimizle ve desek ki;meğer ne güzelmiş kendinle sulh olmak, kendini sevdiğini bilmek ve kendin için bir şeyler yapabilmek. Sorunların bir kısmı düşünce yoluyla, insanın kendisini sorgulamasıyla ve kesinlikle dürüst davranmasıyla aşabiliyor insan. Her ne olursa olsun, bugün; ailesini, işini, sevdiği her şeyini kaybeden ve hatta borcun içinde yüzen, insanlar için dahi! daha da fazla kaybedeceği bir şeyler muhakkak vardır , bu yüzden asla pes edilmemeli ve cesurca sorgulamalıyız kendimizi diye düşünüyorum. İnsanın sevgiye , sevgiyle dokunması ne güzel. Hz.Mevlana'nın dediği gibi; cömertlikte ve yardım etmede akarsu gibi ol şefkat ve merhamette güneş gibi ol hiddet ve asabiyette ölü gibi ol...!!! Evet dünlerle bu günü harmanladığımda, değişen pek birşey olmasa da , değiştirecek yine bizlersek, yarın için çok daha umutluyum şimdi.Daha bir güzel bakıyorum yaşama, acılarımı da , yanlışlarımı da sevmeye başladım , mutluklarım gibi ve tüm duygularımla barışık olmayı ve savaşmayı tabi ki, her tür zorlukla... 21 Mart Dünya Şiir Günümüz Kutlu Olsun. 21/Mart/2009 Figen Yarar
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Figen Yarar , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |