En büyük mutluluk ve en büyük sıkıntı anlarında sanatçıya gereksinme duyarız. -Goethe |
|
||||||||||
|
Geceydi. Hava çok sıcaktı. Dal bile kıpırdamıyordu. Üzerindeki tişört terden vücuduna yapışmıştı. Tişörtünün kollarının altı kuruyan terden bembeyazdı. Sevgilisinin evinin önündeydi. Apartmanın sevgilisinin dairesine ait ziline aralıksız basıyordu. Utanarak sağa sola baktı. İnsanlar kapı pencere açık yatıyorlardı. Ya gören olursa? Ağlamaklıydı. Her gün, özel durumlar dışında, gece yarısı sevgilisinin kapısını çalar ve evinde saatlerce kalırdı. Ne çok konuşurlardı. En çok da sevgilisi konuşur o dinlerdi. Sonra elleri sevgilisinin öpüp yanağına bastırdığı, sonra saçları sevgilisinin kokusunun genzini yaktığı… Edebi metinler hakkında saatlerce konuşurlardı. Kimi geceler sabaha kadar ciddiye aldıkları yazarların metinlerini birbirlerine okuyup, onlar hakkında konuşurlardı. Yerli yazarlardan yabancı olmadıkları yazarlara kadar geniş bir yelpazeleri vardı. K Dergisi’nin yazarların hayat hikâyeleri hakkında olur olmaz şeyleri yazmasına bayılırlardı. Arada bir de, yazarların dedikodusunu yaparlardı! Tutkuyla okudukları yazarlar vardı. O yazarların yalnızca yayımlanan kitaplarını değil, yabancı dilde yazanlar için bu durum çevrilen oluyor, haklarında hazırlanan kitapları, haklarında yazılan yazıları da bulup buluşturup günlerce birlikte okuyup incelerlerdi. Uzun yolculuklara çıkarlardı. Yanlarında bir bavul dolusu kitap ve dergiyle giderlerdi. Günde dört tane günlük ulusal gazete okurlardı! Bir tane de, ilginçtir, yaşamadıkları bir kente ait olan yerel bir gazete okurlardı! Tatilde geceleri kumsala uzanıp birbirlerinin kulaklarına “hafif müzik” şarkıları mırıldanırlardı. Dalga vurdukça karaya, onlar iki kat olup karaya vururlardı! Taşa eğilince sevgilisi o da sevgilisinin saçlarına eğilirdi! Kendisi ağaca yaslanınca sevgilisi eski çağ mabedinin yoluna doğru eğilirdi! Aynaları çok severlerdi. Ayna denince allı morlu olurdu sevgilisinin yüzü. Kendisi de zevkten kızarırdı! Saatlerce günlük yaşamdan, memleket meselelerinden konuşurlardı. Aşkla gözlerinden gözlerini ayırmadan, ellerini bırakmadan… Bir yerlerde yan yana oturup insanları seyreder, onların davranış ve sözlerinden yola çıkıp birbirlerini eğlendirirlerdi. Takılacak kimseyi bulamadıkları zaman da sorun değildi onlar için. Çünkü hayali kahramanlar yaratıp yine kahkahalarla gülerek eğlenirlerdi. Birinin canı yanınca diğeri başında sabahlıyordu. Ayrıca, arkadaş kıymeti bilirlerdi. Onların derdini de kendi dertleriymiş gibi sahiplenirlerdi. Kafa patlatıp arkadaşları için koşuştururlardı. Geceydi. Hava çok sıcaktı. Dal bile kıpırdamıyordu. Kapıyı çaldı. Defalarca kapıyı çaldı. Açan olmadı. Agatha öldü!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özgür Doğa, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |