Tanrı insanı yarattı, insan da sanat yapıtını. -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
Uzakdoğu yolculuğundayım.Henüz uzakdoğuda değilim, az biraz batısındayım. Kaptan pilot yaklaşık 10 saattir direksiyon sallıyor. Uçak ve benzeri yolculukların hiçbirinde uyuyamama sorunum tavan yapmış durumda. Müzik çaların şarjı bitti ki bu normal böyle bir yolculuğa aküyle çıkmak gerekirdi. Nedense şimdi akıllıca gelen bu fikri kimse beğenmemişti . Notlarıma ekliyorum “ dönüşte akü alınacak, 65 amper” Bölüm bölüm yerleştirilmiş ekranlarda oldum olası sevmediğim tür bir komedi filmi oynuyor. Birkaç tip var ayakta benim gibi onlarda çok Uzakdoğulu tipler, bir Hindistanlıya kardeşim diyebilirim o kadar. Gece bindik uçağa, bir iki saat uçtuk gün oldu gece, şimdi yine gece herhalde bilemiyorum. Hostesler de uykudalar, nöbetleşe değişerek arada bir geziniyorlar. Ben hepsiyle özellikle göz göze geliyorum. “ Yardımcı olabilir miyim?” sorusuna ise “Kaptana söyle bu kadar saat uyumadan direksiyon sallamasın, bir iki hava boşluğunda kestirsin” gibilerinden bir uykusuzluk sendromunun tam ortasında olduğuma dair cümleler kuruyorum. “Anlamadım efendim?” uykulu sorusuna “Uçakta bomba var galiba, şu ışıkları yakında bir arayalım” konsantre saçmalığını kusarak uyanmasını sağlıyorum arkadaşın. Yolcu olarak ben uyumuyorum, onların uyuması çok enayice. “Hadi arkadaşlar oturmaya mı geldik ?” İniyorum uçaktan sonunda, hoş bulduk lan Hong Kong!. Ayaklar 49 numara olmuş durumda. Hemen otele atmalıyım kendimi ve bir duş alıp bir şeyler yemeliyim. Anlaşılmaz bir şey daha işte! Türk Hava Yolları ile seyahat ettik ama yemekler acayip Çin işiydi. Neymiş efendim , Çin’li yolcu Türk den fazlaymış. Olsun banane, hem sen Çin Hava Yolları değilsin ki kardeşim, sen bizim lalemizsin. Gökyüzünün lalesi kime diyorum. Hava alanını terk eder etmez, hatta etmeden, henüz çıkış kapısının kapsama alanına girdiğinde , gün gören görmeyen bütün deliklerinden ter çıkıyor insanın. Yazıldık taksi sırasına bekliyoruz. Sırada sigara yiyen tek kişi benim. Bir kişi daha var ama o bayağı içiyor. Sıramız sigarayı sindirmek üzereyken geliyor, atlıyoruz taksiye “Allah senden razı olsun Carrier”. - Royal Plaza Hotel please. - Hın zjın kun? - Hassiktir! - Nla shın kun? - Prince Edward Road canım, Kowloon - Ooo Kowloon? - Yes, Mongkok Kowloon - Oooo Oooo Mongkok? - Yes dedik ya olm. Gülümsüyorum suratına herifin Hafif olaylı başlıyor Hong Kong seferimiz. İngilizce bilmemesine rağmen pratik zekası kuvvetli çıkıyor allahtan taksicinin. - Carrier’ı bildinmi? - ………… - Alarko amcamın teyzeoğlu olur kendisi. - Hgan zun shaga - Hakan değil olm, hadi hadi önüne bak. - Şfituga bıngua masfi Allah bilir giydiriyordur bu taksici bize, olsun zaten anlamıyoruz üstüne üstlük deplasmandayız çok fena. İlk izlenimim çok saygı uyandırmıyor bu İngilizleşen Çinlilere ve bu İstanbul kadar ülkelerine. Fazla kalmayacağıma seviniyorum , zaten girişte göçmen bürosunun kayıt kağıtlarını da doldurduk. Biz istesek de çıkartmaları olası. Aniden - Hey hey , this building sir. Follow that road please. - Şiyu şaligzhou - No, no no no . Not this road that roaaaaad! - Oooooşiii - Oşi tabi gevşek taksici, stop here please i’ll go by walk Zor da olsa inebiliyorum otelime yakın bir yerlerde, yürüyüşe geçiyorum elimde benden uykusuz bavulum. Dayan lan bavul ha geldik ha gelicez. Saat sabah 08:45 burada , İstanbul’da 02:45. Telaşe var heryerde, fena bir trafik sorunu olduğunu keşfetmek 30 saniye kadar sürüyor.Her yer araba, hayır hayır her yer insan! Hangisi daha çok karışıyor. Benim gibi turist yok yalnız o kesin. Yaklaşık 15 dakikalık bir yürüyüş sonunda varıyorum otelin kapısına ve dayanıyorum resepsiyona. - Good morning. - Good morning sir, how can i help you. Alnından öpesim geliyor resepsiyonist kızı. - I’m here for stay, that’s my passport and voucher. - Okey sir , take some rest please, i’ll be there in 5 minutes - Thanks. Voucher’a gömülüyor küçük kafası kızın. Komisel Çingiliz çocuğa bir şeyler söylüyor. Çocuk benim bavulu alıp kayboluyor ortalıktan. Hatun geliyor devrisinde, Siyonist resep siyonistim benim. - There you go Mr. Çırpan, your room number is 1654. Wellcome again! - It’s very kind of you kız. Sonunda atıyorum kendimi odaya ve de sıcak suyun altına. Beklediğimden daha iyi geliyor duş. Bavulun en üstüne koyduğum pijamalara bürünüyorum hemen. Şimdi kahvaltıya inerek ve böyle yorucu ve sinir oynatıcı bir başlangıcın ardından, sinir krizi bir menü sıkıntısı çok eziyet verici geliyor.Açıyorum minibar ı , bir adet soguk sandviç ve bir adet kendini su sanan sodayla geçiştiriyorum kahvaltıyı, uykuya dikey geçiş yapıyorum. Az biraz televizyon bakıyorum. Sadece resimler, hareketli mecmua. Bi bok anlaşılmıyor hiçbir kanaldan. Uyku öncesi sigaramı yakıyorum. İşte şimdi biraz huzur hissediyorum. Bu huzur henüz bünyedeki ilk turunu doldurmadan telefon çalmaya başlıyor. Allah Allah, ısrar ediyor telefon. Göçmenb bürosundan arama olasılıkları ne acaba? Neredeyse kesinlikle yanlış olduğundan emin olarak kaldırıyorum ahizeyi ve Avrupalı hariç herkese küfür etme kararı alıyorum. - Hello? - Oooo Hello sir. I’m cathrine from reservation. Our staff warned me about your safety. - Safety? What happened am i lost? - No, sir. We determined that the fog level is above standarts, is everthing ok sir? - What fog? Ne diyo lan bu hatun. - Ohhh Oooh, you mean yeaah, i’m smoking right now. - Ooooşi , but you didn’t note that you want to stay in a smoking room sir? - Do you want me to change the room sir Elimde kalıcak karı. - No cathrine from reservation. - But - Üsteleme karı, söndürüyorum sigarayı. Ok cathrine ok, everything fine, i’ll changethe room tomorrow. - Ok thank you sir. Sorry for inconvinience sir - Uzatma cathrine Kapatıyorum telefonu sinirle, kızda suç yok hep İngilizlerin ibneliği. Uyu olm fatih, uyu. Hayırlı olsun Uzakdoğu seyahatin. Fatih ÇIRPAN 26.Mayıs.2006
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Fatih, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |