"Leyla'nın işi naz ve işve; Mecnun'un gözü yaşı çeşme çeşme..." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun) |
|
||||||||||
|
Siz, hesap yaparken, bir şeyin gölgesini hesaba katar mısınız? Ben katmam. Çünkü gölgeler solda sıfır gibidirler; bin tane gölge bir 'şahsiyet' etmez, tıpkı soldaki bin tane sıfırın toplam değerinin yine sıfır olduğu gibi. İnsanlar ya gölgedirler, ya da şahsiyet. Gölge iseler, gölgesi oldukları biri vardır; yani kölesi oldukları biri. O birine, siz 'gölgeci' de diyebilirsiniz. Gölgeci, insanları kendisinin gölgesi olarak görmekten zevk duyar. Ve hiçbir gölge iradeli hareket edemez. Gölgelerin ne sevgileri gerçek sevgidir, ne de nefretleri sahici nefret. Onlar, kendisinin patlıcanın değil padişahın dalkavuğu olduğunu söyleyen muzip gibidirler; sevgi ve nefretleri gölgecininkine ayarlıdır. Emirle severler, emirle nefret ederler. Oysaki şahsiyetler, kendilerine ait bir kafa ve kendilerine ait bir yürek taşıdığının bilincinde olan insanlardır. O kafayı düşünmek, analiz yapmak, yerinde onaylamak ve yerinde reddetmek için; o yüreği de duymak, sevgiye değer olanı sevmek, inanmaya değer olana inanmak, nefreti ve inkarı gerekli olandan da nefret etmek ve reddetmek için kullanırlar. Gölgenin "ben idraki" olmaz; dolayısıyla "omurgası" da olmaz. Bu nedenle, hiç bir gölge hiç bir zaman "bir başkası olmaktan” kurtulup "kendisi" olamayacaktır. Ve omurgası olmayan hiç bir gölge, hiç bir zaman dik duramayacaktır. Gölgelerle yapılan siyasetin içerisinde "şahsiyeti" aramak da beyhude bir uğraştır elbet. Gölgelerin yaptığı siyasetin omurgalı olmasını beklemek abesle iştigaldir. Dik durulması gereken yerde, dik durmasını bekledikleriniz yerlerde sürünüyorlarsa, gerçek nedeni işte budur. Tarihi bir tecrübedir: Kadrolar şuurlandırılır, kitleler şartlandırılır. Peki bizde nasıl yürür bu işler: Kadrolar şartlandırılır, kitleler şuurlandırılmaya çalışılır. Bu ikincisi olmayacak iş. Gelelim kadrolara… Evet, kadrolar şartlandırılır, çünkü şuurlandırılırsa, başlarında buldukları demirbaşların konumunu sorgulamaya, onların oraya hangi çaba, liyakat ve vasıfla çıktıklarının hesabını istemeye başlarlar. Onun için de, gölgeci liderler şu ezeli taktiği uygularlar: Dama çık, merdiveni çek. Merdiveni çek ki, senden sonra kimse senin çıktığın yere çıkamasın. Ondan sonrası kolay: Bir yandan "Hadi aslanlarım, koşun, geride kalanı elerim!" salvoları, bir yandan da "O kadar da değil, beni geçeni vururum!" tehditleri. Tüm sorunumuz, insan kumaşının kalitesinde düğümleniyor. Kumaşı kaliteli insanları siyasete taşırsanız, kaliteli siyaset üretirler; ticarete taşırsanız, kaliteli ticaret. Tersi de geçerli. O halde, en akıllıca yatırım, siyasetten de, ticaretten de önce, insan unsuruna olan yatırım. Tabi ki, hayatın alanları, birbiriyle bıçak sırtı gibi ayrılan şeyler değildir. Ne ki, "Ne yapmalı?" sorusunun doğru cevabı da "Nereden başlamalı?" sorusundan bağımsız bulunamaz. Geleceğin inşası için harekete geçen bir kitlenin, politikaya yatırımının insan unsuruna olan yatırımına oranı, bir buz dağının su üstündeki kısmının su altındaki kısmına oranı kadar olmalıdır. Yalnızca böyle yapan bir hareket, toplumsal dönüşümün lokomotifi olmayı hak eder ve yaşadığı zamanın aktif öznesi olur. Değilse, kendisine umut bağlayan kitlelerin umutlarını yad ve yabancı lokomotiflerin hoyrat emellerine peşkeş çeken birer vagon olurlar ki, bu tam da yaşadığı zamanın "pasif nesnesi" olmaya tekabül eder. Bütün bunları bana hatırlatan, Rasulullah'ın Buhari tarafından aktarılan bir hadisi oldu. Burada aktarayım, bakalım size neler hatırlatacak: "İnsanlar da develer gibidir: Bazen yüz tanesi bir arada bulunur da, içlerinden, binmek için bir tane bile bulamayabilirsin." BB>
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © mustafa, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |