Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin. -Nâzım Hikmet |
|
||||||||||
|
Günlerden bir gündü. Soma B Termik Santralında çalıştığım zamanlar, her gün ki gibi vardiyalı çalışmam için; dört / on iki, vardiyasına gitmek üzere, eşimin bana hazırladığı sefer tasımla, yemek çantamı elime alarak kapıda helalleştik. Hayırlı işler diledi.Evimden ayrıldım. Apartmanımızdan dışarıya çıktığımda; bugün, beş yoldan (Semt adı) arabaya bineyim dedim. Yürümem gerekiyordu… Yani en az bir kilometre kadar yavaş yavaş... İnsanlarla, tanıdıklarımla selamlaşarak gidiyordum. Fakat biraz daha hızlı yürümem gerekiyordu; beş dakika kadar zamanım kalmıştı. Tam sendika binamızın yanına gelmiştim ki bir hanım efendi duvara yaslanmış kıvranıyordu. Ben de; ” ne oldu hanım efendi? yardımcı olabilir miyim? ” dediğimde; benim servis otobüsüm de gelmişti! Fakat, hanım efendi kıvranıyor, kimseler bir şeyler yapmıyor, gelip geçiyorlardı! .. Kendi kendime; “Sami! hayırdır; yardıma ihtiyacı varsa, yap! ” dedim. Tekrar sorduğumda ise; Gözleri dönmüş bir vaziyette bana yalvarıyormuşçasına bakıyordu... O anda bana “bey efendi hamileyim bana yardım ediniz” dedi. “Tabi kardeşim” dedim. Ve tam karşıdaki taksi durağından bir ıslık çalarak taksiciyi çağırdım.Hemen hastaneye dedim… acilen hastanede doğumhaneye alındı. Hemşire hanım bana; sizin mi? Dediğinde; “yok hayır” ifademde, hemşire hanım biraz afalladı! ” 'Hayır bakın ben işe giderken gördüm,buraya getirdim, bayanı tanımıyorum” dediğimde; tamam dedi ve doğumhaneye alındı. Başka bir hemşire bana; ” bey efendi çocuğun eşyaları? ” Ben ise; “kardeşim ne eşyası ben bilmiyorum! ” desem de,O içeri giriyor. Ebe hanım dışarı çıkıyor; ” bey efendi çocuğunuzun kundağı ne bileyim ne getirdiyseniz verin” diyordu. ALLAH’IM! … Durumu O’na izahat ettiğimden bir zaman sonra; hanım efendi çocuğuyla birlikte odaya getirildi. Nur topu gibi bir kız çocuğu olmuştu. Geçmiş olsun dileklerimle gözünüz aydın, ALLAH analı babalı büyütsün deyip tebrik ettim! Daha sonra hanım efendiye; “eşiniz neredeyse telefonunu verebilir misiniz,ona müjdeyi vereyim haberi olsun” dediğimde,Bayan bana; ” ben Bergama’ dan buraya misafirliğe gelmiştim” dedi ve bir numara verdi.Bende cebimden aradım. Bir süre sonra telefonu açan kişiye; ”Siz Mahmut bey misiniz? ” dedim. “ evet benim, hayrola siz kimsiniz? ” dedi. Bende her şeyi ayrıntılarına kadar anlattım; ” Gelmeniz gerekiyor” dediğimde, “olur dedi”. Ve 2 saat sonra geldi! Bir telaş ve heyecanla eşiyle konuştu, hemşirelerle konuştu, gitti pastaneden birkaç hediyelik bir şeyler aldı, ebelere verdi, hanımını toparladı, geldiği taksiye bindi gitti! Ben olanları karşıdan seyrediyor, bazen de önüne geçiyor; beni görsün diyordum.O ise; ” bana telefon eden kimdir” diye merak edip sormadı bile...ve adam çekip gitti! Aptal gibi orada kala kalmıştım.Fakat bu meyanda saat akşamın dokuz buçuğuydu.Ben ne işime gidebildim ne de izin alabildim.Öylece bakakalmıştım! Oradaki hemşire bana; “ya bu adam kocası mıydı? ” Evet dediğimde ise; ”neden sana bir teşekkür bile etmedi? ” “Bilmiyorum” deyip; ben tekrar evimin yolunu tutmuştum. Eve girdim, hanımım bana; ” ya nerdesin? herkes seni işten arıyor ne oldu? sana bir şey mi oldu? ” dediğinde bende her şeyi anlattım. Üzüldü tabi… Ertesi günü işime gittiğimde, beni vardiya amirim; yanına çağırdı ve; “ dün nerdeydin? ” diye sordu,.! Bende O’na anlattım! O’da bana; ”Bana bak Sami! burası bir işyeri ve sorumlu olduğun bir işin var! sen ne haber, ne bir telefon ettin, senin yerine mesaiye adam bıraktım” dedi. Bende kendisine; ” ya şef ne yapabilirim? ” dedim,”yalvarır gibi yakardım; ne yapayım desem de bana son sözü şu oldu; “o günkü yevmiyeni sıfırladım…üç günde ceza” yani üç yevmiyemde sıfırlandı ne diyebilirdim? ' çık ' dedi çıktım! Şimdi soruyorum dostlarım; ben mi kabahatliyim? Bir düşünün; o kadar yardımcı oldum; insancıllık namına bir teşekkür çok görüldü! İş yerimden aldığım ceza, adalet, hak,hukuk, insanlık; neresinde bu işin? ben anlamadım! Her şey bir yana, tek üzüldüğüm; yevmiyeler asla değildi…Beyefendinin bana bir “ teşekkür ” bile etmemesi beni yaraladı ve çok üzüldüm… Şimdi size soruyorum; ” Teşekkür etmek zor mu? “ Sevgilerimle… Sami Arlan
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Sami, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |