..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bilmek kadar kuşku duymaktan da zevk alıyorum. -Dante
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Din > Zekeriya Maral




23 Ekim 2008
Sonsuzluk İştiyakı  
Zekeriya Maral
İşte ruhlar yaratıldığından beri sonsuzluk iştiyakıyla devinir durur, ruhlar ebediyete aşina. İnsan bu sonsuzluğun yabancısı değil zaten, ruh sonsuzluğu yaşamak için fıtraten programlanmış. İnsanoğlunun sanki hiç ölmeyecekmiş gibi tavrı, çok kısacık olan ömrün, hiç bitmeyecekmiş gibi telakki edilmesi sonsuzluğa akışın delilleri değilmidir?


:AGFA:

İşte ruhlar yaratıldığından beri sonsuzluk iştiyakıyla devinir durur, ruhlar ebediyete aşina. İnsan bu sonsuzluğun yabancısı değil zaten, ruh sonsuzluğu yaşamak için fıtraten programlanmış. İnsanoğlunun sanki hiç ölmeyecekmiş gibi tavrı, çok kısacık olan ömrün, hiç bitmeyecekmiş gibi telakki edilmesi sonsuzluğa akışın delilleri değilmidir? Aslında ruh sonsuzluğu yaşamaya göre programlanmıştır adeta. Bilinçaltındaki bu sonsuzluk iştiyakı Yüce Yaratıcının fıtratımıza katmış olduğu ve mutlaka farkına varmamız gereken bir şifredir hatızatında.

Kâinat sonsuzluğun melodilerini fısıldar her daim. İnsanda ebediyet tutkusu bir musiki gibi çağıldar sonsuzluk sonsuzluk diye. Şu koskoca kâinatın her zerresine nüfus etmiş bu ulvî musikinin varlığını görmek, duymak lazım. Kâinattaki her varlık kendi dillu dillerince tesbih eder ya. Kurtlar, kuşlar, ağaçlar, dağ taş, cırcır böcekleri, kısaca bütün varlık kendine göre evrâd ve ezkârını terennüm eder ya. Ehil olan zatların beyanına göre, zelzeleler ve benzeri müthiş hâdiselerde bile zikirler, tespihler ve tekbirler gizlidir. Onlar kâinat var olalı beri sonsuza değin İlahi Kudretin tecellisi olan ilâhî isimleri adeta haykırır dururlar ve kanatlanırlar, haber verirler ötelere ve sonsuzluğa dair güzellikleri.

Ruhlar koşarken ebedi âlemin güzelliklerine şu dünyanın bütün faniliğine rağmen hep bir yanımız sonsuzluğa meyleder durur. Sonsuzluk bir sevda ve ölümsüzlük iksirine kavuşma arzusu; Öyle bir ufuk ki insan, ruhunu bulur, kaybettiği cevherini, gönül elmasını keşfeder sonsuzlukta, ebedi âlem arzusunda. Sonra harabeye dönmüş gönüller ikbale erer. Ebediyete kanatlanmış susuz yolcuları doyurur Hakk’la birlikte olma demi, sonsuzluğa değin.

Kara gözlü gece günü bir yudumda içtiğinde ve gün karanlıkların kollarında raksa durduğunda, her şey derin bir sukuta erdiğinde, bir ümit bestesi gibi yalnızlığın siyah gömleğini yırtar sonsuzluk. Sahipsiz olmayan asrın sahipleriyle aydınlanır karanlık dünyamız. Ruhlar lahutî elbiseyle katılır bu tavafa ve yürür Allah’a doğru. O’na gitmek, O’na ermek ancak böyle olur.

Ey sonsuzluk! Âşıklar seninle çıkacaklarını bilirler maşukuna ve senin merdivenlerinden yükselirler İbrahim Makamına… Oradan Sidre’ye ve Kâb-ı Kavseyn’e çeker bir ışık onları. Hakk’a talip olanlar, ötelerde sürdürürler ve yürürler bir sonsuz anafor içinden kor kor yanarak ve aşk alevleriyle tutuşarak yüce gayeye doğru. Kalplerin, bu miraçta Sidre’yi buluşudur, Kab-ı Kavseyn’e dudaklarıyla dokunuşudur. İşte bu sonsuzluğun misk kokan ikliminde mümin ruhlar dirilişe ermek için can atmakta, her lahza sevdasına nur, ışık ve şevk katmakta.

Ey sonsuzluk! Uykusuz gözlerin ufku sensin. Senin iklimine yaklaşanlar, Nebiler Nebisi nin kutlu sesiyle, atomlar gibi, yıldızlar gibi döne döne, Işıktan burağa ve refrefe binmiş gibi gök kapılarını geçip o şeref ve izzet noktasına kadem basarlar.

Ey Sonsuzluk! Madde âleminin hiçliği ve mânâ âleminin hepliği gibi bir farkla insan senin ardından bırakır bütün yılgınlıkları, bütün umutsuzlukları, bütün elem ve keder düşüncelerini.

Ey insan! Sonsuzluk diyarına varmak için bir sirâctır işte bu anda Kur’ân sana, ilaçtır Sünnet-i seniyye sana ve başına konulan bir taçtır Evliyaullah sana. Sunulacak olan yeniden bulduğun hayat, ebediyete giden miraçtır sana.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın din kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sükutun Fısıltısı
Seccadem

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Suç Benimmi [Şiir]


Zekeriya Maral kimdir?

sükutun fısıltısını duymaya çalışıyorum

Etkilendiği Yazarlar:
Fuzuli, Nabi, Necip Fazıl, Mehmet Akif, Cahit Zarifoğlu


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Zekeriya Maral, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.