Roman yazmanın üç kuralı vardır. Ne yazık kimse bu kuralların neler olduğunu bilmiyor. -Somerset Maugham |
|
||||||||||
|
arıza.... (I) yağmura tırmandım dün, inanmadılar bir çıktım üç indim yaşımdan paçalarım ıslandı aldırmazlığım bile arsız bir gülüşün kurbanı olmadım diye üzülmek istedim hüzün,güzel duruyor siyah giyince geceyarısı yarınca içi kırarak kirişi paça çorbası telaşı sardı aslında (II) eflatun bir adamım ben diyordu gözleri mavi, sağı solu mavi, ardında mavi yüzünün kiri marmaraya tuz basar gibiydi acı yemeyi seviyormuş dili kaşık sesi biraz tuhaf açları doyurur gibi siyah giymiş, iyi adam belli dediler ki şu masada ki deli varya yüzüme baktı sadece, gülümsedi devir masayı, al bacağını eline vur ulan, vur pezevengin beline deseydi keşke kaşlarımın çatılmışlığının ele verdiği sürüngen gibiydim hangimiz deli? ... (III) civatası düşmüş arabaya benzeyen yüzüm aynada uyku denilen zıkkıma okkalı kaydırasım var üç guguk arası yetse ah bir sabahta çıksam pencereye anne kokulu kahveye esas duruş göstersem eflatun bir adamım ben diyordu suyu yüzüme bir daha çarpmak geçerken içimden yüzünün kiri akıyordu ellerimden hiperaktif görüntümden süzülenler itelemeden yürüyemem oysa sabahları bananeyken iki durak arası kaç parke taşı vardı ya da bu sabah ne giyeceğim telaşı arıza bakar yüzüme gençleşmiş gördüm seni der öylesine kaportadan çıkmış arabaya dönerim alışılagelmiş bir cümlenin fosilinde... (IV) eylülden yediğim ilk kazık değildi bu oysa sabah ne kadar serindi su herkes kısa kollu boşuna da değilmiş üç gugukluk avuntu izmariti atacak çöp bulamazken epey metredir edilmemiş kahvaltılarımdan özür dilerim bu yere atacağım demektir yarısı içilmiş suyu gördüğüm o rüya karşımda duruyordu uzatırken bardağı eflatun bir adamım ben diyordu (V) bırak şimdi eflatunu baştan aşağı masmavi adamsın marmarayı cebine koysan damla artmaz inan hele akdenize doğru aksan ortalık toz duman sahi hiç üzülmez misin sen hiç mi keşke bir günlüğüne de olsa yer değişsem bakma öyle tuhaf tuhaf hiç eşofman giymedin mi ne diyeceğim lan rıza çorbacıya gidelim mi........
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ali AYDOĞDU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |