Ömrünce duymadığın sesleri duyuyorsan
En ince damarlarına kadar
Her gece erguvan bulutların
Koynunda uyuyorsan
Elayimsema yakamozlar
Bürüyorsa rüyalarını
Bir tek o renkten başkası
Anlamsız geliyorsa

Anlamsız geliyorsa gökler ve yer
Bir sevgili gül kokulu imbatlarını
Sarışın saçlarından salıyorsa
Ve aşk buysa eğer!

En çılgın rüzgarlara
Düşlerini veriyorsan
Her seher güneşten önce
Bütün erdemliğinle
Özlemini çarmıha geriyorsan
Gönül dağlarından topladığın çiğdemleri
Bulutlara seriyorsan
Seni bir hüzün alıyorsa

Sarmışsa her yanını harlı şebnemler
Yılkı atları çiğniyorsa yüzünün
En derin hatlarını
Islık çeken oklarla gelen süslü yıldızlar
Göğsünü deliyorsa
Ve aşk buysa eğer!

O’nu gördüğünde şaşırıyorsan
Dünyan değişiyorsa
Yüreğine kor yüklü bakışlar
Siyim siyim düşüyorsa
Ve yanacağı yerde
Gülüşlerin üşüyorsa
Tanrının bütün melekleri üstüne
Tennure buhurdanlar taşıyorsa

Ve gözlerinde yıldızlar ışıyorsa
Kirpiklerinden dökülürken cennetler
Bekler gibi Ferhat’larını
Göğsündeki dağlar
Tan vaktine kızıl çiçekler beliyorsa
Sarsılıp çalkanıyorsa içindeki mahşer
Göz yaşlarına kuğular dalıyorsa
Ve aşk buysa eğer!


Solan ufuklarına turnalar tutunuyorsa
İlkyaza dönüşüyorsa eylüllerin
Anlamsız geliyorsa gökler ve yer
Bir sevgili gül kokulu imbatlarını
Sarışın saçlarından salıyorsa
Islık çeken oklarla gelip uzak yıldızlar
Göğsünü deliyorsa
Sarsılıp çalkanıyorsa içindeki mahşer
Göz yaşlarına kuğular dalıyorsa
Ve aşk buysa eğer

Ölmeğe değer!


yitikozan/