Olgular görmezden gelindikleri için var olmaya son vermiyorlar. -Huxley |
|
||||||||||
|
KaraSiyah adlı ülke,Mutluluk'un sınır komşusuydu,iki ülke arasında daha önce yaşanan büyük sorunlardan dolayı tüm ilişkiler rafa kaldırılmış bulunuyordu.Yine iki ülke sınır kapılarını bir sonraki emre kadar sürekli kapalı tutacaktı. KaraSiyah ismi,Mutluların,gerginliklerinden sonra bu ülkeye taktıkları isimdi.Ülkenin asıl adı Realite'ydi. Şefkat polisi henüz gelmemişti.Genç,önünden geçenlerin gözlerine bakarak "Mutluluk",yani ülkemiz insanı robotlaştırıp, bir aptal gibi sürekli mutlu olmaya programladı.Ülkesinde gerçekleştirilen türlü kirli fiili " huzurum bozulmasın, ben mutluyum" cümlesiyle geçiştire geçiştire, beyinleri bu iki cümleyle uyuştu ve kirli işler karşısında otomatik güdümlü bir defans halini aldı.Halkın en şiddetli tepkisi bu oldu.Ama bu arada ülkemiz,her türlü ortaklaşa güzelliğini,tarihsel geçmişini,sosyalliğini,dayanışma kültürünü,ailesel bağlarını yitirdi.Ülke bireysel mutluluk ülkesi halini aldı. "Bu son sözler söylendiği sırada gencin yakınından geçen iki genç arkadaş: "Geri kafalı işte.Demek böyle insanlar hala var.Acıyorum doğrusu.Güzelliklerden mahrum bir hayat! " dediler.Genç etrafında yapılan yorumları duymamaya devam edip,tepkisizlik karşısında yavaş yavaş endişelenmeye başladı.Şayet bugün bu insanları pembe rüyalarından uyandırmaz ise şefkat polisi eşliğinde götürüleceği sevgi merkezlerinden birinde meçhul insan olarak,şuursuz bir yaşam sürdürmeye mahkum bırakılacak ve o da tıpkı diğerleri gibi bir hoşgörü çılgını olup bireysel mutluluğuyla meşgul ve yine onun tabiriyle pembe bir hayata proglanmış bir robot olacaktı...Genç sloganvari konuşmalarına devam ediyordu. "Mutluluk sanal bir ülke.Sizler de bu sanal ülkenin sanal vatandaşlarısınız! Duygu körelmesiyle beraber yirmi dört saat gülen, yirmi dört saat sevimli,mutlusunuz.Başka alternatifiniz yok.Her kötü şeye iyi bir kılıf uydurmak konusunda müthiş bir deneyim kazanarak, "kötü" lafını hafızalarınızdan kazımaya çalışıyorsunuz.Ama yok! Kötü de vardır daima ve ben beyninizin derinliklerinden tutup çıkartacağım." Şefkat polisi gelmek üzereydi.Genç kaçmıyordu.Çünkü kaçışının hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini biliyordu.Şefkat polisine ihbar edilen kişinin kurtulması mümkünü olmayan bir durumdu.Nitekim Mutluluk,şefkat polisinin sayıca çoğunluğunun yanında bir de her sokak başına konuşlandırılmış casus timleriyle,diğer tüm ülkelerin asayiş kadrosundan daha kalabalık ve kalifiye bir güvenlik teşkilatına sahipti.Genç ya şimdi hedefine ulaşacaktı ya da asla.Devam ediyordu.Zaman daralıyordu."Pembe rüyanızdan uyanma vakti geldi gece yattığınızda gördüğünüz ve zaten tüm gün içinde olduğunuz pembe düş,sahte bir neşeden ibaret.Aptallaşıyorsunuz.Mantıksızlaşıyorsunuz.Ben liğiniz,bizliğiniz yok olmaya doğru sürüklenirken siz ne yazık ki sevinç bombardımanına tutuluyor ve içine düştüğünüz kuyuun derinliklerine sürükleniyorsunuz.Derinlerde sizi bekleyen cehennemi cennet diye görüyorsunuz! " Şefkat polisinin sirenleri duyuluyordu.Az sonra gencin yanına ulaşacaklardı.Kalp şeklindeki kırmızı kelepçeleri (sevgi bağı) gencin ellerine geçirecek ve arabaya binip sevgi merkezine doğru yol alacaklardı. Ertesi gün "Samimiyet" gazetesinin ilk haberi şu olacaktı: "Her ay rutin olarak çıkan bir başkaldırı daha şefkat polisinin merhametli tutumuyla olaysız bir şekilde sona erdi.Bu tip olaylar KaraSiyah'ın kendi rejimini Mutluluk'a ihraç etme girişimi olarak yorumlanıyor.Ama mutlu ülkemizin mutlu insanları,rejimine sonuna dek sahip çıkıyor ve çıkacak.Tıpkı bizler gibi bizden sonraki kuşakların da güzel rüyalar görmesini istiyorsak mutluluğa sahip çıkalım! "
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © a.fettah imamoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |