Yanlış sayısız şekillere girebilir, doğru ise yalnız bir türlü olabilir. -Rouesseau |
|
||||||||||
|
Bir dile ve yazıya sahip her millet bununla doğru orantılı olarak edebiyat yapmaya başlamıştır.Bu ilk eserlerde estetik bir yön aramak elbette yanlış olacaktır.Ama vücut bulduğu çağın koşulları göz önüne alındığı taktirde, edebiyat söz konusudur denebilir.Farz-ı misâl,bir çok milletin ilk yazılı yapıtı olarak tarihe geçen destanlar fantastik öğelerle doludur.Milattan önceki devirlerde,insanların yaşam tarzlarında önemli bir yer tutan mitoloji,bu eserlerde gayet sanatsal bir biçimde ifade edilmiştir. Bu da onlara çağına göre estetik olma niteliği kazandırmıştır. Değişen hayat biçimiyle birlikte bu eserlerin günümüzdeki popülerliği oldukça azalsa da,günümüz popüler eserlerinin kaynağı olarak kabul edildiğinden bu eserlere oldukça büyük bir önem verilmektedir.Yani edebiyat durağan nitelikte olmadığı için her çağda kabuğunu yenilemiş,olgunlaşmış ve belli kalıplar içine sığdırılmaktan sıyrılmıştır.Bu mantıkla;bugünün ilgiyle okunan eserlerinin de birkaç yüzyıl sonra bu özelliklerini muhafaza edebileceklerini kimse garanti edemez.İlerleyen zamanla değişen hayat tarzı,ihtiyaçlar ve meydana gelen çeşitli olaylarla birlikte edebiyat anlayışı da bu süreçte kendini yenilemek zorunda kalmıştır.Dünya Savaşı sırasında eserlerde ağır basan vahşet tasviri ya da gelişen teknoloji üzerine yazılan bilim-kurgu eserleri gibi. Tüm dünya edebiyatlarında olduğu gibi çeşitli badireler atlatan edebiyatımız bugünkü konumuna gelmiştir. Orhun Abideleri ile başlayan yazılı edebiyat serüvenimiz,kimi zaman üst düzeye çıkmış,kimi zaman da geçmişini aratmıştır.Bir Fuzulî,bir Nedim sanat eserlerini meydana getirebilmek için yıllarını vermiş,mesnevîler kaleme almıştır.Zaten gerçek sanat eserleri bir-iki ayda hazırlanabilecek basit şeyler değildir.Bunun en büyük ispatı da o dönem eserlerinin günümüz eserlerine kıyasla daha üst seviyede bulunmasıdır şüphesiz. Bugün yazılan kitapların çoğu, eser olmaktan nasibini almamış,mahalle ağzı ile yazılmış absürd şeylerden ibarettir.Sözgelimi ilhamın gelişi, bir eserin yaslanabileceği tek destek olmamalıdır.Şu ilham ne nankör şeydir ki, eski edebiyatçılarımız bir esere yıllarını vermiştir.Tabi ki bunlar sanatçı niteliğinden yoksun şahısların arkalarına saklandıkları birer kalkandan başka bir şey değildir.Ama o kalkan ki,bugün Türk Edebiyatını dünya standardından soyutlayan,adeta onu ilkelleştiren bir duvardan başka bir şey değildir. Bugün artık şiirimizin,romanımızın neden bu denli kalitesizleştiğini sorgulamamız gerekirken,biz sanat,sanat için mi,yoksa toplum için mi yapılır mevzusunu tartışıyoruz.Eski dönem sanatçılarımızı sövüyoruz.Sanat toplum içindir, dilde sadelik nâraları ata ata şiirimizi, romanımızı o denli sadeleştirdik ki,artık bir köşe yazısından farkları kalmadı(elbette çok iyi sanatçılarımız da mevcut ve bu kötü gidişe direnmekteler).Şiir,bence her insanın anlaması gereken bir şey değildir.Onu anlamak edebiyatla haşir neşir olmuş edebiyat aşıklarının hakkıdır.Eserimizi herkes anlasın,saray edebiyatına hayır yaygaraları ile şimdi şarkıcıların, mankenlerin ve bilumum edebiyattan nasibini almamış insanın peşi sıra kitaplar çıkarmasına vesile olduk.Kimbilir belki klasik sözcüğü edebiyata gelmesi gereken en mühim sıfatlardan biri.Çünkü edebiyat bir klas işidir.Onun muhatabı herkes olmamlıdır.Artık televizyonlarda her gün, magazin programlarının baş tacı olmuş cemiyetin mensuplarından birinin kitabının tanıtımını izliyoruz.Kimi imkansız bir aşkı,kimi de magazin programlarına iyi malzeme çıkaracak hayatını anlatıyormuş.Şu meşhur anlatsam roman olur sözü o kadar ciddiye alındı ki, otobiyografiden nasibini almamış,mide bulandırıcı hayatları konu alan kitaplar basılıyor.Edebiyatımız sıradanlaşıyor ve ağırbaşlılığını kaybediyor.Bir zamanlar dünya edebiyatçıları ile yarışan edebiyatımız artık mankenlerin, şarkıcıların,sunucuların yani vasıfsız edebiyat uğraşçılarının tekelinde eriyip gidiyor ve biz hâlâ sanat toplum içindir görüşünde ısrar ediyoruz ve böylece toplumun birer fertleri olan magazin yıldızlarına buyurun diyoruz: Sanat,sizin içindir de...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © a.fettah imamoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |