..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Şiir, duyguların dilidir. -W. Winter
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > Tuna




13 Ağustos 2008
Satır Aralarındaki Yokluk  
Tuna
"İzin vermeli kuru bir ayrılığa, ölüm alıp gitmeden bırakmasını hissetmeli... Sevmeli daha çok sevenden ve ne varsa bize dair yaşlanmadan yaşanmalı..." Seni sevmenin günahını çekebilirim, mutluluğu yaşayamadım ellerinde-beni şiirler gibi dökemezsin kağıtlara, açılırsam yaprak yaprak dökülmem yalnızlığa-ölürüm...


:AHBJ:
Satır aralarında kaybolan ya da duyulması imkânsız imla hataları yapardık ve unutulurdu virgülün noktayla arasındaki cümlecikler… Ve neyi alıp okusam hissederdim aslında şairin neyi yazmak istediğini – sonra anlardım kaybolmakla – zorunlu kaybetmek arasındakileri…
“biz hep seni severdik ve varlık olarak olmayışındaki resmini… Ve saklardık yastık - yatak altlarında, kaybolmasın yırtılmasın diye, daha çok hayallerimizde beslediğimiz güzelliğini…”
— Sonra unuturduk… Sen bile bilemezdin
“Bilemezdin bir ezan tadında ayrılık nedir, duyamazdın-hissetsen kaç yazar? Gerçek bile değilken sen, sevsen kimin umrunda? Kaybolması içten bile olmayan benliğimizde, sadece seni taşıyorduk ama sen, kimsin ki?
Yok oluyoruz birer birer… Duyulası sesimiz değil, hissedilesi aşkımızsa palavra!
Biz sadece seni seviyoruz gerisi-kocaman bir yalan… Oysa kendi yalan olan bir yalana âşık olmaksa, hepsinden saçma… Veremem sana acımı-hissetmeni beklemekse aptallık olur. Belki unutmalı ya da silmeliyim bir kalemle ama söyle bana: seni yüreğimden silecek o kalem nerde?
Şimdi bilirsin belki bir ezan tadında ayrılık nedir diye, uzanırsın; sırtını artık dayayacağın son taş olacak olan musalla taşının soğukluğuna ve kimse demeyecek, “orası soğuktur üşütürsün yaslanma diye” sana… Ve son yolculuğunda, kimse artık bahsetmeyecek ne kadar güzel olursan ol, ne senden ne sesinden… Belki çok az kişi gözyaşı dökecek arkandan ama oda bitecek ve geçecek… Ve bir şiir tadında okunurken mısralarım, unutulmuş olmanın güzelliğinde seni anacağım sevgilim… Belki bir gün gerçekten seni sevdiğime inanırsın diye, gözlerimi sonsuzluğa, sımsıkı kapayacağım yanında…”
-
Şairin bittiği yerde başlıyor ayrılık, Ağlıyorum henüz doğmamış ezanıma
Doğmamış günüme, öyle ki lanet okur-beddua edercesine seviyorum
şiddeti mühim değil, beni kelimeler gibi dökemezsin kâğıtlara…
Damga yemiş ya da yarısı olmayan bir insan tadında yoktum,
daha çok kendine sitem eden karamsar tadında, ayrılığa yastık atmış
yorgan örten çiftler tadında… Seni seviyorum bir ömür boyu yıpranışlarımda…
Harab oluşlarımda ve senin olmayışlarında…
Şairin günahı kendinedir güzelim, yazdıkları değil-
Şimdi bitmiş bir kibrit kutusundan ya da
Hiçbir zaman yeniden filizlenmeyecek bir ağaç tohumundan
neden umut bekleyesin ki?
Saçlarına ak, gözlerine nem düştüğünde- sırtında kamburun elinde sopaya bile benzemeyen bir değnek olduğunda ve bir zamanlar peşinde kaç kişinin seninle yatmak için koştuğu değil, seni gerçekten seviyor olduğu için koştuğunu düşün… Sana acılarımı verebilirim, mutluluğu kelimeler gibi dökemem sayfalara…
Tenine değen ellerde sen temiz kokmalıydın, Benim bittiğim yerde başlıyor acılarım
Şimdi bile sevsem seni koşarak gelmezsin, Oysa tek duam, tek dileğim, tek aşkım hep sen olarak kalacaksın… Kırılası ellerim her kimi saçına değdiyse, her kimi kokladıysam ve her öpüşmemde bir seni aradım… Ama yanası ruhum – hiçbir acıyı bu ihanet kadar zor sindiremezdi sensiz… Seni sevmenin günahını çektim, bana sevaplarını verme, eğer o sevaplar senin cennete girmeni sağlayacaksa, bitmiş bir aşkın külleridir bende. Ve acıdan başka şeye sebep olmayacaktır, o yüzden sende kalsın…
Sana son sözüm sevgilim, acılarımı da al-git, henüz doğmamışken yalnızlığım…




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Biliyorum Gelmeyeceksin... [Şiir]
Bir Paranoyada Yalnızlık [Şiir]
Sadece Sen [Şiir]


Tuna kimdir?

ölüm bu kadar yakınken, nefes alışlarım durmasa da yaşıyor sayılır mıyım?


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Tuna, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.