..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İçine koyabileceğin bir karanlığın olmadan, bir ışığın olamaz. -Arlo Guthrie
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Din > Aydın akdeniz




6 Ağustos 2008
Dr. Alexis Karel ve Dua  
Aydın akdeniz
Batılılar olarak aklı, sezgiden üstün sanıyor ve önce zekâyı geliştirmeye çalışıyoruz. Bunu yaparken ruhun diğer kuvvetlerini görmezden geliyoruz. İnsanlığın bu temel faaliyetinin aksatılması, modern insanı ruhen kör yapmaktadır. Bu körlük, insanı sosyal hayatın üretken bir unsuru olmaktan uzaklaştırmaktadır. Mukaddesiyat duygusu, özellikle dua ile ifade edilebilir. Dua Tinsel bir olaydır. Tinsel dünya ise teknolojinin ulaşamayacağı bir dünyadır. İlim gözlenebilen şeyleri kapsıyor iken dua hakkında somut bir bilgi edinebilmemiz düşünülemez. Duanın ne olduğunu ancak Tanrıya yalvaran bir insanı ve fizyolojisini inceleyerek anlayabiliriz.


:BCHA:
Zamanımızın en değerli biyoloji bilginlerinden olan Dr. Alexis Karel, “ Bilinmeyen İnsan” adlı eserinde insanı fizyoloji ve psikoloji bakımından incelemiş, “ La Piere ( dua)” isimli eserinde de, insanın Tanrı ile ilişkisi konusunu ele almıştır. Karel, duayı bir takım kuru sözler, hafif dinlenmeler olarak değil de bilincin Tanrı ile kaynaştığı, Tanrıya doğru gayretle şaha kalkan sır dolu bir hal olarak tanımlar. İşte konu ile ilgili görüşleri;

“Modern insana dinden söz etmek boş bir gayrettir. Fakat bizde gizli olan bütün kuvvetleri bilmek mecburiyeti yok mudur? Bu kuvvetlerden herhangi birini kullanılmaz, atıl bir durumda bırakmak, kendimiz ve sonraki nesiller için büyük bir tehlike olur. Fikir ve zihin işlevlerini atıl bırakmak ne kadar zararlıysa mukaddesiyat ve ahlak duygularının atıl bırakılması da aynı şekilde zararlıdır. Bu sözlerimle hem dindarlara hem de dinsizlere sesleniyorum; gerçekte hayat herkese aynı sorumlulukları yüklemektedir. Hayat, beden ve ruh yapımıza göre kendimizi sevk ve idare etmemizi, bunu yapabilmek içinde yaratılışımızın en derin en ince ihtiyaçlarını bilmemizi ister bizlerden.

Batılılar olarak aklı, sezgiden üstün sanıyor ve önce zekâyı geliştirmeye çalışıyoruz. Bunu yaparken ruhun diğer kuvvetlerini görmezden geliyoruz. İnsanlığın bu temel faaliyetinin aksatılması, modern insanı ruhen kör yapmaktadır. Bu körlük, insanı sosyal hayatın üretken bir unsuru olmaktan uzaklaştırmaktadır.
Mukaddesiyat duygusu, özellikle dua ile ifade edilebilir. Dua Tinsel bir olaydır. Tinsel dünya ise teknolojinin ulaşamayacağı bir dünyadır. İlim gözlenebilen şeyleri kapsıyor iken dua hakkında somut bir bilgi edinebilmemiz düşünülemez. Duanın ne olduğunu ancak Tanrıya yalvaran bir insanı ve fizyolojisini inceleyerek anlayabiliriz.

Dua, Evrenin maddi olmayan heyulasına ( substratum ) doğru uzanmak demektir. Çoğunlukla bir şikâyet, bir bunalma veya bir yardım isteyiştir. Ya da eşyada ki gizli ve yüce bir prensibi huzurla müşahede etmektir. Dua, ruhun Tanrıya yükselişidir. Dua, insanın görülmez varlık, her şeyi var eden, en yüce hikmet, en yüce kuvvet, ulvi güzellik, hepimizin kurtarıcısı ile bütünleşme yolunda insanın ortaya koyduğu gayrettir. Dua zihni bir tertip değildir. Ne filozofların ne de âlimlerin içeri girebilecekleri yer değildir. Güzellik ve aşk gibi kitabi bilgiye ihtiyacı yoktur. Sade ve basit insanlar, çiçeklerin kokularını, güneşin hareketini nasıl hissediyorlarsa Tanrıyı da öylece tabii bir surette hissetmektedirler. Sevmeyi bilen için Tanrı ne kadar tapılacak bir varlıksa onu aklı ile anlamak isteyene o kadar örtülüdür. Dua, en yüksek ifadesini, zekânın karanlık gecelerinde, Tanrıya karşı aşk hamlesinde bulur.
Eflatun’un Tanrı’sı yanına yaklaşılmaz bir varlık idi.
Epikot’un Tanrı’sı, eşyadaki ruh ile kaynaşmıştı.
Yahova, sevgi değil korku telkin eden bir şarklı despot idi.


Yararlanılan Kaynak ; “ Son Asrın İlim Ve Fen Adamlarına Göre, İlim- Ahlak-İman”, Derleyen; M. Rahmi BALABAN, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Gaye Matbaacılık Sanayi Ve Ticaret A.Ş.- 1984, Ankara

http://blog.milliyet.com.tr/Blogger.aspx?UyeNo=772664




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın din kümesinde bulunan diğer yazıları...
Mina'da Hangi Şeytanı Taşlıyoruz?

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Marco Polo'nun Tangutlar'da Cenaze Merasimi İzlenimleri
Ortaçağ Avrupası'nda Fuhuş Geleneği
Kapitalizm'in Çarklarına Buddha'nın Çomağı Nasıl Sokulur?
Bir Zamanlar "" İngiliz Kemal'imiz" Vardı!
Kristol"ün Kehanet Küresi"nden Amerika"nın Geleceğini Okumak

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hisseden Payıma Metafizik Aşklar Düştü [Şiir]
Mihenk Taşı [Şiir]
Mana İkliminde Seyrü Sülukun, Adam da Gaflet mi Bırakır A Gönül! [Şiir]
Aynanın Ötesinde Görünen... [Şiir]
Köşe Kapmaca Oynarken Ayrılık... [Şiir]
Dilemma [Şiir]
Faust ve Pan Arasında, Bir Garip Diyalog..! [Şiir]
Sezonluk Fındık İşçilerinin Hayat Öyküsünden Bir Kesit [Öykü]
İsterik Kadın, Haydi Oradan Sen De! [Öykü]
Kapela [Öykü]


Aydın akdeniz kimdir?

Yazı vazgeçemediğim bir tutkudur benim için. Vaz geçemediğim, kendimi sorguladığım anlardır, o anlar. Kendimi bulduğum, yaşama anlamını kazandıran o ya da bu şekilde duygu yüklü anlar.

Etkilendiği Yazarlar:
Dostoyevski, Puşkin, Tolstoy, Goethe, Stendhal, Shakespeare, Cemil Meriç


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Aydın akdeniz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.