Güzel birşeyin fazlası harika olabilir -Mae West |
|
||||||||||
|
Hayat bazen bize gülümserken bir çoğuna acı yüzünü gösteriyor. Bizler ne bunu biliyoruz ne de algılayabiliyoruz. Anlık olarak algılasak da hafif bir buruklukla yüreğimizin derinliklerine itiyoruz. O küçük eller minik bedenler büyüdükçe hoyratlığa maruz kalan bedenleri görmezliğe vuruyoruz. Hayatın içinde var olan başka başka köşelerden başlıyoruz her birimiz yaşamaya. Köşenin bir ucundan tutarak mı bağlanmalı hayata yoksa tutunacak köşe bulamayıp savrulup atılarak mı? Hayat insanların kapısını farklı yerlerden aralıyor. Bazen sıcak bir aile bazense o sıcak aile yuvalarına hiç benzemeyen soğuk odalar ve acı dolu çığlıklarla. Tadının ayrımını varamıyor yaşamayan insan o soğuk yetimhane köşelerinin. Sessizce ve gözyaşlarıyla yıkanarak atılan; anne baba, sıcak şefkatli evlerin özlemi ve hatta tokluk hissiyatına aç olan küçücük çocukların çığlıklarına kulak tıkıyor veya duymazlığa vuruyoruz kendimizi. Kaybolmuş yüzler, bedenler ve küçük yürekler gittikçe kaybediyorlar acımasız hayat içinde kendilerini. Umudun adını bile umutsuzluk sayesinde öğreniyorlar. Umutsuzluğa sürükleniyor her biri. Dayatmalar dayaklar ve hatta bedensel tacizler… ile anlıyorlar yaşamın tadını. Hayatın ufuk çizgisinde yok olmanın tadını yetimhane köşelerinin pencerelerinden bakarak algılıyor birçoğu. Her geleni yine yeniden dönecekmiş gibi sevgiyle sarılıyor küçük elleri, bir daha gelmeyecek olduğunun farkına varmak bile istemiyor. Sevginin açlığını hissediyor ruhsal bütünlükleri. Annesel dokunuşlar, babasal korunuşların açlığı yatıştırma cabası ile sarılıyor küçük elleri onları hiç olmazsa ziyarete gelen şefkatli bedenlere. İnsanlar yaşama umutları için sevdalarını, aşklarını hatta bedenlerini sattıkları şu dünyada var olan çocuklar yerine yenilerini var etmek niye? O istenmeyen çocuklara sadece bedensel olarak yeterli olunamadığında mı koşulmalı? Hayır, insan yeni bir çocuk dünyaya getirmek yerine soğuk yetimhane duvarlarına bakarak yetişecek olan bir çocuğun elinden tutmalı. Hayat herkese gülümsemiyor ve bir o kadar da hızla akıp gidiyor. Bencilliğimizden soyutlanmanın sizce de vakti gelmedi mi?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © HALİL GÖZALAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |