..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Kirazlar ve dutların tadını çocuklar ve serçelerden sor." -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk > Reİs-21




20 Haziran 2008
Bir Zamanlar Sevgi Vardı  
bir zamanlar...

Reİs-21


Reyhan özaykan


:BAEE:
Acılar olgunlaştırır insanı diye nutuklar duyduk hep. Olgunlaşma merakından, acıların koynuna atılmak için çoğu kez can attık, hiç bir şeyden korkmadığımız kadar acıdan korkarken. Daha sararmamış birer başakken olgunlaşma iddiasında bulunduk hayata karşı, oysa bizim acı çekmemiz gerekiyordu ve çekmek için de daha önce olmasına ihtimal vermediğimiz anlar yaşamaya hazırlandık. Önümüze çıkan fırsatlar sanki herzaman çıkacakmış gibi oynadık hayatla oysa tombaladan ne çıkacağını hayattan başkası bilmiyordu, bilmişiliğimizle ezilecektik. Ezilirken hayat ezberlerden ibaret değilmiş bunu öğrendik. Kendi cümlelerimizle yaşamak da zor geldi. Verilen her şans aslında bizde tükenenlerden başka bir şey değildi. Ve biz basit bir arkadaştan öte görmediğimiz kişilere ve her şeye kendimizden azalan şanslar verecektik, hayatın tek anlamı olan mutluk için, sevgi için. Acı çekmekten korkuyorduk ve başka nedenler arıyorduk olmasını istediğimiz sonuç için. Gerçek olgunlaşma sevgiden geçer. Karanlıklar içinde yola koyulduk en azından mutluyduk şimdi acı çekmiyorduk çünkü tek tesellimiz gökteki yıldızlardı. Karanlıklar içinde yola koyulduk, her sevgi bir yıldızdır diye...
Bir insanı sevmek için ne kadar bir süreye ihtiyaç vardır? Bir gün, bir yıl, bir ömür? Yolumuz uzun! Sevmek sevmek diye tuttururuz. Peki, neye sevgi diyoruz,bir insanı yada diğer yaratılmışları sevdiğimizi söylediğimizde neye dayanarak söyleriz... Açıklamasını yapmakta çoğu kez zorlanırız çünkü neden seviyoruz diye sorular yöneltiyoruz ilkin kendimize. Oysa sevmek soruların çok uzağında yer alan bir şanstır ama nedendir bilinmez başkasının sevgisine karşı soru yağmuru başlatırız.
Kuşkularımız var... Seviyor mu, sevmiyor mu? Güvensem mi, güvenmesem mi? Sevmiyorsa yanımda oluşu neden, güvenmiyorsam yanında oluşum neden? Ya kendimizden emin değildik ya da karşımızdakilerden... Peki sevgi de kuşku var mıdır, nedensizlikse sevmek? Kuşkular ortadan kalktığında ortaya çıkarmış güzellikler. Kuşkularımız mı vardı? Sevgi evrenin en güzel duygusu değil miydi? Yaşadığımız zamanın sahte güzelliklerinde erittik gerçekleri. İki günde yaşanıp bitenlere sevgi dedik; yanılgılarımıza sevgi dedik; doğurup köşelere atılanlara ilgisizliğimize sevgi dedik; anlık arzularımıza sevgi adını taktık; ucu menfaate dayanan çıkarları sevgini arkasına gizledik; merhamete sevgi dedik; sevgi olmadan sevgililer olduk; parayı sevdik; yalanı sevdik kısacası sahte olan ne varsa hep sevdik. Dünya tarlamızdan güvensizliği biçtik; kuşkuyu biçtik; aldatmayı biçtik; çıkarı biçtik ve sonunda sevginin anlamını yitirdik. İşte bu yüzden sevmek için uzun zamanımız var. Yolumuz uzun. Her şey beyaza boyanınca, düşünmeden güvenmeyi başarınca, yalanı ortadan kaldırınca, çıkarsız yaşamaya başladığımız an severiz. İşte bunlara dayanarak sevdiğimizi söyleriz. Oysa şimdi ne kadar zor bir insanı neden sevdiğimizin açıklaması. Yıldızsız gecelerde acı çekiyoruz ve olgunlaşmanın çok uzağında..Eskiden, başlayan her sevgi gökyüzünde bir yıldızı doğururmuş, seven her ne varsa dünyada son bulduğun an gökyüzünde yıldız olarak yeniden doğarmış diye inanılırdı. Eskiden gökyüzünde çok yıldız vardı. Bir zamanlar sevgi vardı!!!



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kafamdaki Tıkırtılar

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Pandomim [Şiir]
Ağlayan Yalan [Şiir]
Üçe Kadar Say [Şiir]
Karanlık Beyaz [Şiir]
Son Rol [Şiir]
Saygı Duruşu [Şiir]
Eksik [Şiir]
Yalnız [Şiir]
Yağmur Tanem [Şiir]
Ben Senim Artık [Şiir]


Reİs-21 kimdir?

yüreğinizdeki kırıntılardan kurtulmak istiyorsanız serçeleri ürkütmeyin. . .


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Reİs-21, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.