Bildiğim tek şey, ben bir Marksist değilim. -Karl Marx |
|
||||||||||
|
Hayat sabah sekiz akşam beş arasına sıkıştırılmış koşuşturmadan ibaret şimdilerde. Fiziksel yorgunluk zihinsel yorgunluğun gerisinden gelirken ruhsal yorgunluk başı çekiyor. Dile dökülemeyen kelimeler zihni tarumar etmiş. Hayat zaten yoruyor, yormasın kelimeler! Heceleyerek yaşamak istiyorum günü, güzel sözler kazınsın aklıma. İnsanlara iyi şeyler anlatma derdi de var içimde ama sözler değil görüntüler doyuruyor merakın açlığını; fikirlerin değil, sloganların oburluğu doldurmuş samandan bilgeliği… İyi olduğunu sanan iyiler arasında iyiyi oynuyorum, ne kadar da iyiyim böyle. Bir tabak yemek, sahte bir gülücük yazılmış birkaç dizeden daha çok ilgi uyandırıyorsa onlara istediğini ver çünkü insanlar kanmak istiyor yalandan nefret ettiklerini bağıra bağıra… Bir masal anlatılsın resimlerle, kelimeler kapı dışarı. Herkes çok mutlu. İnsanın ilgilendiği neydi? Çelişkiler dünyasındaki tutarlılık seviyemiz ne? Ruhunu aradığım şeyin bedenine yabancılaşmak, görmezden gelmek. Yok saymak, zamanla yoksullaşmak. İzafiyet delirir! Sabırsızlaştıran gelecek bugün umursamaz .. Erdem dediğimiz yapmamalı-yapmalı kuralları benliğinde kuralsız. Yel değirmenlerine kafa tutan kahraman görüntüm gerçeğe teslim. Bugün varım, yarın yokum.. Kendimi aldatma gafleti içindeyim, lunaparkta eğlenen küçük bir çocuğun sevinci var içimde pamuk şeker gibi, tatlı ama faydasız. Göze güzel görünen eylemlerim, dönme dolabı içinde prenses, atlıkarıncaya binmiş bir prens. Dünyaya özen dön kendi etrafında, sağı solu gece gündüz ..Doğduğun andan itibaren yürüdüğün yolun sonu yaş günü pastası gibi tatlı, mumu üflersin söner! Ah canım kendim, nasıl da yazık etmişiz kendimize.. İmha edip yeniden inşa edebilsek keşke. İnzivaya çekilir düşlerim. Hiçbir şey yaşamadan yaşlanıyoruz, beyaz bir saç telinden ibaret hayat. Ayna ayna söyle bana, anlamak anlamsızlaştırmak mıdır aslında? Anlamak, farkına varmak! Uzun yaşama isteği, geçmişe duyulan özlem.. İki çelişki susturuyor bugünü. Dilekler, geçmiş yılların vaftizi; bugünüm geçmişin paniği. Bir sakız falında çıkar belki dünüm, bugünüm, yarınım.. Herkesin bir hikayesi vardır ve her hikâyenin sonu aynı biter, herkes ölür; ne yaşanırsa yaşansın. Hikâyelerin ve kimliklerin bir önemi yok, hepsinde aynı dantel rüyalar; sonsuza dek mutlu yaşadılar … Esas oğlanla esas kız sonsuza dek mutlu yaşasın diye figüran olarak dünyaya gelenlerin hikâyeleriyle kim ilgilenir ki? Herkese bir kader çizilir, herkes kendi imtihanını yaşar. Kimileri hayatının imtihanını veremeden ölür, çocuklar ölür. Çocuklar neden ölür? Anne ve babanın imtihanının figüranı çocuklar. Yaşamanın anlamı ne, birileri birilerinin hayatında sadece yan rol olacaksa, kim gerçekten yaşar? Anlam nedir? Ölümün olduğu yerde her şey anlamsız derken ölümsüzlüğün anlamı ne? Hiç ölmeyeceksek amaçsızlığın büyüttüğü miskinlik.. Lokman Hekim ölümsüzlük iksirini kaybetmemiş olsaydı hiçbir şey yarım kalmayacaktı ya da erteleyecek bir zamanın olmayacaktı. Terekota ordusuna da ihtiyaç duyulmayacaktı. Elini kolunu sallaya sallaya ara kayıp cenneti, saat sekiz!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Reyhan Cesur, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |