..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Pek çok doktorun yardımı ile ölüyorum. -Büyük İskender
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Anı > Mercan Balaban




5 Temmuz 2002
Yalova Vapuru  
Karşılanma heyecanı duymayana ne sebep mutluluk varir ki yanaşma duygusu ?

Mercan Balaban


bir telaş uyandım bu sabah. parlak sarı acıtan İstanbul güneşinin tozlu camlarımdan günaydın dediği bir güne....


:BBCG:
bir telaş uyandım bu sabah. parlak sarı acıtan İstanbul güneşinin tozlu camlarımdan günaydın dediği bir güne. dışarıda koşuşan biryerlere yetişmeye çalışan mutlu mutsuz umutlu umutsuz yürekli yüreksiz insanlar, keşmekeş trafik, teypte acı acı bağıran bilmediğim sesli gurbette bir adam, kibritle yakılan ilk sigaranın ilk dumanının ciğer yakan tadı, demli çaya özlem ve ilkbahar kıpırtıları. attım kendimi Kabataş'a.

ne güzel de süzülür şu vapurlar iskeleye yanaşırken. dişi kediye yanaşan azgın mart kedileri gibi değil de daha çok kalem satarken aslında başının okşanması için yüzüne buruk bakan kirli sokak çocukları gibi yanaşırlar usul usul. hep bir başlangıç vardır o yanaşmalarda, kalacaktır ya o iskelede az da olsa. hep sevinilir o yanaşmalara az sonra ayrılığın acısı düşünülmeden. neden düdük çalar vapur iskeleden ayrılırken ? vedamıdır arkada kalanlara, binip de çekip de gidemeyenlere ? azıcık da nisbet yapar gibi alır yükünü, yaralısını sıracalısını, çocuklusunu, yalnızını, yükler ciğerlerine savuşur gider daha bir keyifle. ayrılık acısıdır her vapur düdüğü. ayrılıkları sevmem çekip giden ben olsam bile. geride benden kalır ne çok şey ya da ben bilip bilmeden alıp götürürüm yüreğimde gerekli gereksiz pek çok acı, ihanet, hüzün, aşk... sevmem.

işte güvertede yer buldum. ne kadar da kalabalık şu Yalova vapuru.
bahar rüzgarını hissederek yüzümde baksam uzaklara, dalgalara, köpüklere, kalksa hemen, düdük çalmasa, acıtmasa, hatırlatmasa...

kitabımı açtım okumuyorum aslında sayfa bana ben ona bakıyoruz. almıyor aklım başka yerdeyken. bir ayrılık hüznü, belirsiz, belki bir kavuşma sevinci derken .... geldiler. önce o sarışın boyalı kadınla lacivert takım elbiseli adam. kadın gülümsüyor eğildi adama birşey dedi tam karşıma köşeye oturdular yanyana, adam tesbihini şakırdattı pantalonu hafif çekti otururken. diz izi yapmasın. sigara yaktılar adamın cebinden Ronson çakmakla kadın savurdu dumanı içine çekmeden gene eğildi adama birşey dedi bana baktılar kıkırdadı kadın. bakmıyorum.

yalan. bakıyorum dosdoğru. kadın topuklu terliğini parmağının ucunda sallıyor bacak bacak üstünde. incecik hırkasını az kaydırıyor omuzundan, mahsus, omuzu görünüyor sarı elbisenin kolsuz kısmından, çay içiyorlar hadi birer sigara daha, gene kulaktan kulağa, gene fısırdaşma, gene kıkırdaşma, sigara kırmızı malboro, sohbet sıkı, sıkılıyorum bir sigara da ben yakıyorum.

sonra farkettim. kitabımdan 1 sayfa okumaya mağlup olmuşken, gelmişler.
tam karşımda kocaman 2 kara göz. eşarbı kaymış başından saçları yeşil sabundan kıtık kıtık. elbisesini çekiştiriyor kıpkırmızı elleriyle kıvırıp kucağına koyduğu naylon torbayı düşürmemeye çalışarak. yan gözle bakıştık, gülümsedim. ne güzel dişleri var belirsiz güldü. yanındaki oğlana kaçamak bir bakış, tekrar güldü. ismi ya Yeter ya Havva olmalı. en fazla 18. havada bir çiçek kokusu, bir yosun kokusu başım dönüyor, başımı çeviriyorum, o da bana bakıyor nasırlı kocaman elleriyle. o da en fazla 18 ama çalışmaktan azmış vücudu, genç irisi, kirli beyaz buruşuk gömleğinin cebinden maltepe çıkarıyor önce kendi yakıyor bana da tutuyor. aldım. özlemişim.

Havva boyalı kadına bakıyor, gene kaçamak, ama bende karar kıldı. en çok bana, gümüş bileziklerime, uzun eteğime, açık başıma, saçlarıma, süzüyor. oğlana sokuluyor arada bir, dayanamadı uzandı elindeki bitmeye yüz tutmuş sigarayı aldı, bir fırt taaa ciğerinin köküne kadar, kaptı oğlan tekrar, kızıyor, atıyor yere basıyor rengi kaybolmuş kaçıncı el ayakkabılarıyla. ama hep sokuluyor o da. omuz omuza. ne güzel...

uzun zaman dışarı baktım. dalgaları göremiyorum duyamıyorum ama biliyorum ordalar. akıyorlar geçmişten geleceğe, geleceğime, belirsiz kaygan, tüm umutlarımı peşlerine takarak, derinlere batırarak coşkuyla akıyorlar. yeniden çıkacak mı o umutlar derinlerden, yüzeyde dolanacak mı yosunlarla karışık, hala belirsiz ama coşkulu öyle, o dalgalar gibi, öyle saf duru beyaz ve berrak .... yorgunum.

dalmışım gelmişiz. karşılanma heyecanı duymayana ne sebep mutluluk verir ki yanaşma duygusu? içimde bir kıpırtı, yüreğim ağzımda pıt pıt derken duydum onun sesini. 'Nüfus cüzdanını aldın değil mi?'

ben o vapurdan hala inemedim....






Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Ben... Ayçiçeği. [Şiir]


Mercan Balaban kimdir?

Denizin derinliklerinde gruplar halinde yaşar mercanlar. . . Gerekli malzeme ve teçhizat olmaksızın dalmak çok zor ve külfetlidir. Çıplak elle dokunulduğunda ellerinizi kanatabilirler. . Ancak gerekli donanıma sahip olarak bir mercandan bir parça koparmaya muvaffak olursanız avuçlarınızda dünyanın en esnek, en kolay şekil alabilen nesnesi olurlar. Bir mercanı taşımak için en uygun yer kalbinizin tam üstüdür çünkü gerçek renklerine ancak o ısıda bürünürler. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Ayşe Kulin, Buket Uzuner, Orhan Pamuk, Marquez, Duras


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mercan Balaban, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.