..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsanlığın hangi filizi köreltilmek istenmişse, tersine o filiz daha gür büyümüştür. -Freud
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Söyleşi > L Julide K




6 Haziran 2008
Tekin Gönenç'le Söyleşi... (Leman Julide K)  
Tekin Gönenç'le söyleşi ....( Leman Julide K)

L Julide K


Alabildiğine derin bir mavi denizdir, O. Ama üzerinde gezinen gemileri sığlıklarında yüzdürebilecek kadar da naif bir deniz. Derinliğini gösterirken el veren, bir o kadar da öğretendir. Ama siz ister istemez daha derinlerine gitmek istersiniz. Bu doğal çekimidir O’nun. Elinizde olmadan kapılırsınız dalgasındaki akıntıya.


:BHAF:
TEKİN GÖNENÇ -Leman Jülide K söyleşisi


Alabildiğine derin bir mavi denizdir, O. Ama üzerinde gezinen gemileri sığlıklarında yüzdürebilecek kadar da naif bir deniz. Derinliğini gösterirken el veren,
bir o kadar da öğretendir. Ama siz ister istemez daha derinlerine gitmek istersiniz. Bu doğal çekimidir O’nun. Elinizde olmadan kapılırsınız dalgasındaki akıntıya.
Sessizce bağırmadan söyler O, şiirlerini. Kulağınızla değil, ancak yüreğinizle dinlediğinizde duyabileciğiniz kadar fısıltıdır onda mısra. Yine de giderek çığlığa dönüşür sizde.
Anlayamazsınız önce nedenini, taa ki, gözlerindeki ''mavi'' ışığı görene kadar. Nedeni ve kaynağı ordan gelir. Gülen bir mavi bir denizdir O, yüreğinden gelip gözlerinden dökülen.
Dökülsün istedim ben de, bildiği her ne varsa şiir ve yazım adına, öğrenelim. Bize maviler kalsın ondan yana. Gerektiğinde dalıp içine yüzebilelim.Yüzmeyi öğrenelim yada.
Ve ilk kulacımla başlıyorum, ondaki şiire ve bilgiye yüzmeye.



LJK -Tekin bey, bu güne kadar gözlemlediğim bir şey var, edebiyatın diğer dallarında yani düzyazı, hikaye, roman, öykü ve deneme yazılarında değil de, nasıl olması gerektiğine dair hakkında konuşulan ve en çok tartışılan bana göre ŞİİR. Yanılıyor muyum?.

T G -Haklısın sevgili Jülide.



LJK -Peki bunun nedeni nedir sizce. Şiirin bunca tartışılır ve kaygan zemininde olmasının nedeni nedir?

T G -Ülkemiz dahil diğer toplumlarda da yazarlığa soyunanların "İk göz ağrısı" şiirdir. Aziz Nesin'in kendisine özgü o esprili sözünü unutmak mümkün mü? Anımsarsak, o büyük usta yanılmıyorsam şöyle demişti: "Ülkemizde her 4 kişiden 5'i şairdir". Bu hoş söylem bir ölçüde gerçeği de yansıtıyor. Şiir bizim toplumun estetize olmuş geleneksel anlatım biçimidir. Kökleri çok eskilere dayanır. Şamanlar'a kadar uzanır diyebiliriz. İlgi alanının bu kadar geniş oluşu doğal olarak şiirin çok konuşulur olması, çok irdelenmesi sonucunu doğuruyor. Şiirle yola çıkanların bir bölümü ise "Şiir trafiği"ne uyum sağlayarak sonuna kadar yollarına şiir ile devam ediyorlar. Bazıları ise "Şiir trafik kazaları"na uğrayıp yarı yolda şiiri bırakıyorlar. Bir bölümü ise yol kavşaklarında ya öykü yada roman istikametine sapıyorlar..




LJK - Bir şiirin sancısından bahsedelim o zaman, mesela bu süreç sizde ne kadardır? yani ilk tohumlar ve doğuma kadar giden o süreci soruyorum.

T G -Son noktayı koyduğunuz ana kadar şiirin oluşum serüveni şiirden şiire farklılıklar gösterir. Belirli bir zaman dilimine sığdırmak olası değildir. Ama şunu söyleyebilirim ki, sezinlediğiniz ilk dize zaman içinde sizi şiirin bütününe götürür. Paoul Valery'nin söylediği gibi "İlk dize Tanrı vergisidir.". O ilk dize şiirinizin her yerinde biçem ya da iç ses olarak varlığını sürdürür. Benim şiirlerimin oluşumu da genelde böyledir.




LJK - Peki, şiiri şiir kılan nedir size göre? diye o klasik soruyu sorsam.

T G -Her konuda ön kabullere, kalıplara hep karşı olmuşumdur. Şiir için de bu böyle… Sanat eseri alabildiğine özgürlük içinde üretilmelidir. Öte yandan benim benimsediğim sevdiğim şiirler, ipin tamamını değil de sadece ucunu veren, bir başka deyişle sezdiren, duyumsatan şiirlerdir. Bir de bugün aldığım tadı yıllar sonra da alabileceğim, yani yıllara meydan okuyan sanat eserleridir. Öyle bir yakalar ki o benimsediğiniz şiirler sizi, değişik şiir poetikaları ile iç içe olsanız bile yaşam boyu döne dolana kendiliğinden hep o şiirlere gidersiniz.



LJK - Biraz da şairlikten bahsedelim mi, mesela bir şairin diğer insanlardan farklılığı nedir, farklı mıdır yada?

T G -Şair sendeki "ben" ile "bendeki sen''i" buluşturandır. Ya da içindeki çocuğu sık sık dışarı salandır…



LJK - Bu çok hoş bir tanım Tekin bey... Ama şairler, genellikle toplumdan soyutlanmış yalnız insanlar olarak bilinirler. Ben biliyorum ki, siz insanlarla özellikle de gençlerle iç içesiniz. Bu konuda neler söylemek istersiniz. Şair kendi içsel yansızlığında mıdır? Diğer insanlardan daha fazla bildiği, gözlemlediği nedir... biraz daha açalım mı konuyu.

T G -Bu söylediğiniz bütün şairler için geçerli değildir. Özellikle ben kendimi yaşamın hep içinde hissederim. Sıradan bir yaşamdır benimkisi. Belki üretim sürecinde yalnızlığın gereğinden söz edilebilir.
Gençlerle de birlikte olmaktan da çok mutlu olurum. Onlardan çok şeyler öğrendiğime inanıyorum. Her buluşmamızda önümde yepyeni ufuklar açıldığını hissediyorum. Bildiğimi sandığım birçok şeyi onlar sayesinde tekrar gözden geçirme gereksinimini duyuyorum.
Farklılık konusuna gelince; gözlem gücünü, algılama çeşitliliğini ürüne dönüştürme becerisini gösteren yanıyla belki şairler yazarlar öne çıkarlar diyebiliriz. Aslında gözlem gücü ve algılamaları çok daha yüksek olan insanlar vardır Ama bu yanlarını herhangi bir sanat ürününe dönüştürmeden yaşamlarını sürdürürler. Örneğin şair doğmuşlardır, okul yüzü görmemişlerdir. Ellerine ömür boyu kağıt kalem almadan öbür tarafa göç etmişlerdir. Bizim gibi kültürel gelişimini henüz tamamlamamış toplumlarda bu örneklere çok rastlanır. Eğitim ve sanatla iç içe olmaları yoluyla önleri açılabilir bu insanların. Şu söylem yerinde bir söylemdir: "Okur olmadan yazar olunmuyor’’



LJK - Peki, şairin bir toplumun dil gelişimine katkısını ele alalım biraz da...neler söylemek istersiniz bu konuda?

T G -Şair güncel konuşma dilindeki sözcükleri yeniden kurgulayarak onları şiirin asıl yapıtaşları olan imgelem, eğreltilime metafor alanlarına çeker. Onlara özgün algılamalar iç sesler ritimler yükleyerek kişisel yaratım süreci sonunda şiirini tamamlar. Böylece yararlandığı 'var olan dil'e yeni renkler yeni duyumsamalar ekleyerek dilin zenginleşmesine katkıda bulunur. Ayrıca şiir'in devingen oluşu ve bir dünya dili olduğu gerçeğinden yola çıkarsak, kendi toplumunun dilini zenginleştirdiği gibi sınırları aşma yetisini de barındırır içinde.Tüm sanat dalları gibi şiir de evrenseldir.



LJK - Defalarca dönüp okuduğumuz şiirler vardır ya hani, bazıları çok uzundur anlamak için döner, döner bir kez daha okursunuz. Sizi ben ilk kez GİZDÜŞÜM şiirinizle tanıdım ve üç mısralık bir şiir olmasına rağmen her okuyuşumda çok daha derinleşti büyüdü o şiiriniz bende. Buna ben sizin şiirinizin büyüsü diyorum. Bu kadar az kelimeyle bunca derinliği nasıl yakalıyorsunuz bize anlatın lütfen.

T G -Özel bir çabam yok bunu için. Bir duruş, bir bakış, bir söz, ya da hüzünler, sevinçler, acılar daha doğrusu insana, yaşama ve nesnelere ait ne varsa gün gelir sizi tutar elinizden şiire götürür. Zaman zaman da yaşamın içinde var olan çoğu şey bilinçaltının değişik katmanlarında barınak bulur kendine. Bir de bakarsınız kımıldar içinizde, dürter sizi "Hadi artık hadi" der çıkmak ister barındığı yerden. Bir daha bir daha dürter. Dayanamazsınız birlikte elele şiire gidersiniz.



LJK -Peki şiirin imgesi bunun için ne söyleyeceksiniz. Günümüzün gençleri artık bu doğrultuda yazmayı tercih ediyorlar. Şiirde imge araç mı olmalı, amaç mı sizce?

T G -İmge şiirin olmazsa olmazlarından, önemli yapı taşlarındandır. Ama çok özenle seçilmeli dengeli olmalı. Dizeler arsındaki bağı titizlikle gözetmeli. En önemlisi, şiirin kendi ayakları üstünde durabilmesini sağlamalı. Bazı şiirlerin birbiriyle ilintisi olmayan uluorta serpiştirilmiş imgelerden oluşması ne yazık ki şiirle okur arasındaki bağı koparıyor. Bu tür şiirlerin ünlü bir şairimizin deyimiyle"İmge salatası" olmalarının ötesinde başka şansları olmuyor.
İmge'yi genelde nesnel gerçekliğin değişik biçimlerde yansıtılması şeklinde algılarsak şiirdeki önemini daha iyi kavrar, amaç olma edinimine prim vermekten uzak dururuz. Bazıları benim her dizem değişik imgelerden oluşsun diye düşünüyor ve şiirin bütününü göz ardı ediyor. İmge önemli ama özgün, dengeli ve dozunda olmalı. İmgesiz şiir düşünülemez; fakat şiiri tamamen birbirinden kopuk imgelere boğarsanız şiir kendini de kaybeder şairini de. Tamamen havalarda uçuşan imgelerle bir yere varılabileceğini düşünemiyorum.



LJK- Biliyorum ki, Fazıl Hüsnü Dağlarca, İlhan Berk, Turgut Uyar, Cahit Külebi, Cemal Süreya, Edip Cansever Atilla İlhan gibi birçok önemli şairimizi tanıma şansınız oldu. Onların sizde ne tür etkileri oldu. Örneğin Cemal Süreya yaptığı bir değerlendirmede sizin için "Tekin Gönenç, İkinci Yeni'nin imgeci şiirini yalın bir planda işliyor, onu yeni ayrıntılarla zenginleştiriyor"diyor. Siz kimleri benimseyerek okursunuz?

TG- Sözünü ettiklerin gerçekten çok değerli şairler Jülide. Hepsinin bende ayrı bir yeri var. Ama mutlaka isim vermem gerekirse her zaman severek okuduğum şairler arasında aklıma ilk gelenleri F. H. Dağlarca, Edip Cansever, Oktay Rifat, Cemal Süreya olarak sıralayabilirim. Bu arada genç şairleri de unutmamak gerekir onlar içinde de çok sevdiklerim var.



LJK- Biliyorsunuz günümüzde hızlı iletişim çok önemli ve bununla parelel, internette de bir çok edebiyat siteleri oluşuyor. Yazılı basına ulaşamayan gençlerimiz yazdıklarını bu yolla paylaşıma açıyorlar. İnternetle aranızın iyi olmadığını biliyorum ama yine de bu konuda görüşünüzü almak istiyorum. Takip ediyor musunuz internette yapılan edebiyatı ve düşünüyorsunuz bu konuda?

T G- Evet haklısın, internette edebiyat ve şiir siteleri dahil hiçbir siteye üye değilim. Ama ulaşabildiğim kadarıyla şunları söyleyebilirim. Sayısız şiir ve edebiyat siteleri olduğunu biliyorum. Kuşkusuz bunun olumlu olduğu ölçüde olumsuz yanları da var.
Bu sitelerin yapımları ve yönetimleri bu siteleri oluşturanların elindedir. Buralara alınacak şiirlerin gerçekten nitelikli şiirler olmasını sağlayacak onlardır. Şair olmak kadar iyi bir şiir okuru olmak da kolay değildir. Eğer seçici kadroları çok donanımlı, şiir birikimleri üst düzeyde olan kişilerden oluşuyorsa sorun yok. Bu yolla özellikle yetenekli amatör şairler için ürettiklerini paylaşma ve iletişim olanakları sağlanmış olur.
Günümüzde gençler genellikle yazdıkları şiirleri internet dışındaki şiir dergilerinde yayımlatma olanağından yoksundurlar. O dergilerin birçoğunun belirli isimlerden oluşmuş kemik kadroları vardır. Şiirleri nitelikli olsun niteliksiz olsun sık sık aynı isimler boy gösterirler o dergilerde. Çoğunlukla bu yüzden sıra gelmez genç yeteneklere.
Şiire gönül veren herkes elbette şiir yazmakta ve yazdıklarını paylaşmakta özgür dür. Ama şunu kabul etmek gerekir ki şiir zor bir iştir. Sabır işidir. Bilgi, disiplin, birikim, donanım işidir. Kendi toplumunun önde gelen şairlerini olduğu kadar diğer toplumların yetiştirdiği yetenekli şairleri özümseme işidir. "Duygulandım ben de yazdım" şeklinde oluşmuyor şiir. Bu tür davranışlar daha çok şair olma değil de şair görünme dürtüsünden kaynaklanıyor.
Ne yazık ki çoğu şiir siteleri denetimden yoksun alanlar görümündeler. Şiirimsi metinlerin, uçucu duyguların, ya da ayrıldığı sevgilisine yazdığı ağlamaklı mektupların şiir adı altında bu sitelerde yer bulduğu gözlemlenebiliyor. Gerçek şiir yerine bu metinlerin şiir olarak sunulması ise şiire gönül vermiş amatörler için çok yanıltıcı olabiliyor. Karşılıklı iletişimler içinde "Ah ne kadar da güzel yazmışsın" tuzağına düşme olasılıkları artıyor ."Ben artık oldum" rahatlığı ile mutlu oluyorlar. Böylece donanımlarını bilgi birikimlerini artırarak şiir çıtalarını aşama aşama yükseltme gereğinin uzağında kalıyorlar. Sanatsal üretim'in sonu yoktur. Toplumca belirli yerlere getirilmiş sanatçıların bile "Ben oldum artık" deme lüksü olmamalıdır. Yeniye, güzele ulaşmanın yolu her zaman amatör ruh taşıyarak üretme bilincinden geçer.



LJK-Kesinlikle katılıyorum size Tekin bey. Ama bu kadar kötümser düşünmesek diyorum yine de. En azından okuyucuya daha hızlı ulaşma gibi bir avantaja sahip İnternet ne dersiniz?

TG -Tabii ki orası öyle sevgili Jülide. Kötümser değilim asla, bütün bunlara karşın ben yine de iyimserim. Adı sanı duyulmamış birçok şairin çok güzel şiirlerine internet sitelerinde rastladığımı söylemeliyim. Olumsuzlukların zaman içinde giderileceğini, iyinin ne yapıp ne edip kötüyü kovacağını umuyorum. Çoğu yerde önlerine engeller çıkarılan yetenekli gençlerin heveslerinin kırılmaması, önlerinin açılması gerektiğine ve internetin bu konuda çok büyük işlevi olduğuna inanıyorum.
Yine gençlerin maddi olanakları ya da zamanları dergi çıkarmaya yetmediğinden "Fanzin" adıyla çıkardıkları amatör dergiler var. Büyük bir çoğunluğu özenle hazırlanan dergilerdir bunlar. Bu konuda gösterdikleri çabaları da unutmamak gerektiğini vurgulamak isterim.



LJK- Ya öyküleriniz, onlardan bahsedelim mi biraz da. Öykülerinizdeki yine aynı o duru dilinizden ve kısacık ama güçlü harika mesajlar sunan öykülerinizden. Öyküleriniz birebir yaşadığınız olaylar mıdır, yoksa kurgularmısınız.?

TG -Evet, şiirin yanı sıra öyküler de yazıyorum. Beni bu konuda yüreklendiren İlhan Berk'i de burada anmak isterim. Yılardır yaz aylarında belirli bir süre kaldığım Bordum Yalıkavak'ta kendisiyle çok sık buluşuruz. Sohbetlerimiz sırasında anlattıklarım için "Bunları neden kitaplaştırmıyorsun?" diye sürekli önerilerde bulunması bir bakıma bu yolun başlangıcı oldu. Aslında tasarladığım bazı denemelerim vardı onları toparlamam uzun sürmedi. Önce anılarla yola çıktım daha sonra öyküler sıraya girdi. Varlık yayınlarından "Gizdüşümler" adıyla çıkan kitabım bu şekilde oluştu
Çoğunluk insan merkezlidir benim öykülerim. Yaşamdan, insandan, yaşam kesitlerinden yola çıkarım. Daha sonra kurgu ve imgelem gücü devreye girer ve öykünüz sizi hiç ummadığınız yerlere götürür. Dönem dönem de geçmişle güncel arasında sürekli gidip gelişleriniz olur. Kendi içinizde yolculuklara çıkarsınız. Elbette gözlem gücünüzün öne çıktığı alanlardır öykü alanları… Yaşama bazen kıyısından bazen içinden bakarsınız
Öte yandan özellikle anı türü yazıyorsanız gözlerken gözlenen de olduğunuzu hissedersiniz.


LJK- Bugünlerde ‘’Babamın Bıyıkları Yoktu’’ adlı yeni bir öykü kitabınız çıktı.
Ve bunu ilk duyanlardan olma ayrıcalığını bana da verdiniz. Teşekkür ediyorum bunun için ve sizi yeniden kutluyorum . İçeriğinden biraz sözedelim mi okurlara?

TG- yeni kitabımda da yaşamdan kesitler yer alıyor. İnsan ve insanın yaşam kesitleri. Umarım okurlar kendilerinden birşeyler bulabilirler.



LJK –Okuduğum diğer öyküleriniz gibiyse eger, umarım çok şey bulacaklardır kendilerinden. Peki son sorumu da sorup söyleşiyi bitirmek istiyorum izninizle.
Yaşamı bunca güzelliğiyle yaşamış ve şiirlerine özet olarak aktarabilmiş biri olarak, bana tek mısralık bir şiirle yaşamı özetler misiniz?

TG -İzninizle gelin bir pazarlık yapalım sizinle Jülide, dize adedini 2'ye çıkaralım ve çok eskilere nostaljik bir yolculuğa çıkalım. Gençlik yıllarımda yazdığım benim "İlk" şiir'imden iki dize olsun bunlar:

"Bir elim sende yitmiş, bir elim ötekinde
Dinle bak duyuyor musun, bir ben binlercesinde"

Bu dizeler benim üniversite öğrencisi olduğum yıllar Yaşar Nabi Nayır yönetimindeki Varlık dergisinde " Tümevarım" adı ile yayımlanan ilk şiirimin son dizeleridir.



LJK -Harika bir özetti bu sevgili Tekin bey. "Üniversitede iken" dediğinize göre bakın siz daha o yaşlardayken yaşamın, özetini çıkarmışsınız bile. Ki, şiirleriniz neden bu denli duru, kısa ve böylesine derin şimdi sizi daha iyi anlıyorum.

Yaşam, tüm kargaşasına rağmen, bunlardan sıyrılıp yaşamın ve yaşamanın özünü yakalayabilenlere mululuğu sunar ki; bunu başarabilen ender insanlardan biri olarak, sizi tanımaktan son derece mutluyum. Sizden öğreneceği çok şeyleri olduğunu düşünüyorum yazmaya gönül vermiş gençlerin.
Umarım gün gelir de bir gün, ükeme döndüğümde boğazda karşılıklı çay içerken bu sohbetin devamını yüzyüze yapabiliriz. Çok teşekkür ediyorum, ayırdığınız zaman ve en önemlisi dostluğunuz için.



( Berfin Bahar kültür ve edebiyat dergisi - 2008 nisan sayısı )




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hüzme [Şiir]
Jül-i Rubâide [Şiir]
Vakt-i Zevâl [Şiir]
Kibrit Çöpü [Şiir]
Dip [Şiir]
Aşk Dersem Çıkma..! [Şiir]
İki Kişilik [Şiir]
Sesinde Kar Suyu [Şiir]
"Canımsın Sen" [Şiir]
3, 2, 1... Şiir! [Şiir]


L Julide K kimdir?

Kendimi, yaşamı tanımlayabildiğim kadar tanımlayabilirim anca. . . Çünkü, yaşamı içime katabildiğim kadarım. . . Kaldi ki, yaşam değişken. . . yaşam karmaşık, bir o kadar giz!

Etkilendiği Yazarlar:
bir çok şairi sayabilirim..hepsi birbirinden değerli...ama ya onlar kimlerden etkilendiler?..Yani sonuç, yine insanın kendi özü...


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © L Julide K, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.