..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"...öyküyü yazan bilge, beşinci ya da altıncı göbekten kral torunu olduğumu ortaya çıkaracak şekilde belirleyebilir soyumu." -Cervantes, Don Quijote
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Kent > Ali Akpınar




31 Mayıs 2008
Şiir Yazan Şair  
Ali Akpınar
Bir zamanlar vapurlarda üzerinde “Şiir yazan şair” yazılı çantasıyla şiirlerini gençlerle paylaşan yaşlı bir adama ithafen…


:AIJE:
Daracık sokağa bakan balkonun kapısını açıp elindeki ıslatılmış bayat ekmek parçalarını yere bırakıp, karşı binanın girişindeki bakkal dükkânına göz ucuyla baktığında, yıllardır her sabah aksi bakışlarla onu izleyen aynı adamı gördü.

Sabahın ilk saatlerinde güvercinler ve kumrularla birlikte kahvaltısını yaparken sokağın sakinleri de yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladılar. İşe gidenler, okul yolundaki çocuklar, daracık sokakta birbirinden yol istemek için öten kornalar, odaları havalandırmak için gıcırtıyla açılan - karşıdaki hariç- bütün pencere ve balkon kapıları…

Kahvaltıdan sonra temiz bir örtüyü özenle masaya serdi. Defteri, kalemi ve silgiyi düzgün bir şekilde önüne koydu. Camın önünde duran eşantiyon kül tablasını bir parça alüminyum folyo ile sardıktan sonra masanın bir ucuna, camın arkasındaki küçük menekşe saksısını da masanın diğer ucuna nazikçe bıraktı. Hafif bir rehavetle tabureye şöyle bir yayılıp ağır hareketlerle yaktığı sigarasından ilk nefesi aldıktan sonra elindeki yanmış kibrit çöpünü sokağın karşısında, kapının önünde patates soğan kasalarını dizen adama doğru savurdu. Adam sanki ne olacağını biliyormuş gibi ani bir hareketle başını çevirip yukarı baktığında, sol kolunu balkon demirlerine yaslayarak başını eline dayadı. Sigara dumanını keyifle üfledi.

Dudaklarında hoş bir seda ile sigarasını söndürdükten sonra, kapının arkasında asılı fötr şapkayı giyip, gardırobun alt gözünden bir pikap çıkardı. Pikaptaki plak hışır hışır çalıştı önce. Yavaş yavaş bu hışırtıya enstrümanlar eşlik etmeye başladı. Bütün bu sesler musiki halini alınca eski bir kadın sesi güzel bir aşk şarkısı söylemeye başladı. Bir süre pikabın karşısında kadına eşlik etti. Sonra kolları önünde ağır adımlarla etrafında dönerek, balkondan görünen o kapalı pencereye doğru raks etti…

Kalemi eline aldı, kalem yazmaya başladı. Eski pikaptan gelen eski sözler kalemden dökülen sözcüklerle dans etti. Bir kez daha dans ediyorlardı. Aşkları bir kez daha bembeyaz kağıda işleniyordu. Kâğıttan seven gözlerle tanışacak, oradan gönüllere kazınacak, gönüllerden arzu dolu dillere dökülecek, duyarlı kulaklarla nesiller boyunca sonsuzluğa kadar hayat bulacaktı.

Son noktayı koyar koymaz bir sigara daha yaktı. Sonra içeriden getirdiği daktiloyu, ağzında sigarası, tıkır tıkır konuşturmaya başladı. Daracık sokak tuşların tıkırtısıyla yankılandı. Kuşlar uçup başka balkonlara kondular. Sokaktan geçenlerin bazıları şöyle bir yukarıya baktılar, bazıları fark etmedi bile.

Aşağıdaki adam dükkânın önüne bir tabure atmış, ağzında kimsenin anlamadığı bir mırıltı, elinde bir bardak çay, yüzünde her zamanki meymenetsiz ifadeyle etraftan geçenlere yalancı bir gülümsemeyle zoraki selamlar veriyor, bu arada gözünü karşı binanın ikinci katındaki balkondan ayırmıyordu.

Kısa bir süre sonra, her zamanki eski, gri takım elbisesi, başında fötr şapkası, ayakkabıları pırıl pırıl cilalı, seçkin olmasa da saygıdeğer görüntüsüyle, bir elinde üzerinde “Şiir Yazan Şair” yazan o eski deri çanta, diğer elinde ise bir kağıt parçasıyla binanın kapısından çıktı ve giriş katında, cam kenarında oturup etrafı izleyen genç kıza nazik bir selam verdikten sonra sokağın sonundaki kırtasiye dükkânına girdi. Birkaç dakika sonra dışarı çıktığında elinde bir tomar kâğıt vardı. Kâğıtlardan birini camda bekleyen kıza verip hayranlık ve minnet dolu bir tebessüm aldıktan sonra diğerlerini eski çantasına koydu. İskeleye inen sokağa sapana kadar meymenetsiz bakışlar onu takip etti.

Martı cıvıltıları ve vapur düdükleri giderek yaklaşıyordu.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın kent kümesinde bulunan diğer yazıları...
Şartlı Tahliye


Ali Akpınar kimdir?

Gördüklerini, duyduklarını, hayal ettiklerini kendi tarzıyla hem herkesle paylaşmak, hem de keyif almak ve vermek peşinde olan, bu başlık altında “yazar” olarak tanımlanmaktan büyük haz duyan biriyim.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ali Akpınar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.