Her insanda insanlığın tüm durumları vardır. -Montaigne |
|
||||||||||
|
Aklımdan neler neler geçiyor da bir ben geçemiyorum nedense.Bazen kendimi hiç anlamıyorum, halimi de biliyorum,anlat deseler de anlatamam ki zaten.İnsan kendini çözemiyor işte.Bir değişebilsem ahh bir değişebilsem, yapım bu benim değişemiyorum işte.Yavaş yavaş kendimi öldürüyorum,farkında olmadan.Ümitlerim savrulan kurumuş yaprak gibi,düşüncelerime gem vuramıyorum.Kan kaybediyor hayatım.Hayallerim can çekişiyor,yaşamak zor geliyor artık bana. Nerde yanlış yaptım diye düşündükçe her limanda batıyor gemilerim. Üzgünüm ama, artık yaşamam lazım benimde,vazgeçmeliyim kendimi öldürmekten….. Hayatın sırrını gizlendiği yerden çıkarmak çok da zor bir iş olmasa gerek.Hayatın sırrını ortaya çıkarmalıyım.İçimdeki hayat vuruşları hiç durmamalı.Hayatı törpüleyen zaman yüreğimi yırtarak geçerken ölümden hiç korkmuyorum ki,ZATEN BEN VARKEN O YOKTUR,O GELİNCE DE BEN OLMAYACAĞIM. Kimse beni hiçbir şeyin sarsacağını aklından bile geçirmiyor.Ölümle yaşam arasındaki ince çizgide bir o yana bir bu yana giderken,kimse hayatın benim için büyük bir hayal kırıklığı olduğunu bilmiyor… Ölüm bir şey değil, ölümle yüz yüze gelmek cesaret ister. Hayat öyle muammalı bir bilmece ki. Sorarım yanardağ kenarında sonsuzluğa değin sakin sakin oturulur mu? Oturulmaz, elbette bir gün bir yerden patlak verir nasılsa.Vurur insanı derin denizlerde vurgun yemiş gibi.Tam huzura erdim dersin, irili ufaklı musibetler çıkar karşına.Zincirden bir halka kopmayıversin yeter ki.karanlık çökmeye görsün yüreğine insanın bir kere. Cevapsız kalmış acıların şifa bulmaz sancılarıyla yaşamak hiç de kolay olmuyor.Her ne olursa olsun, kolay yada zor, yaşamalıyım.Ama inanmalıyım, inanmazsam nasıl yaşarım.Hiç kimse yaşamak için bir şansa daha sahip olmadı,olmayacak da.Zaman öylesine akıp giderken her şey yaşanmalı. Hangimiz mutluluğun içinde kaybolduk,yada hangi acıda öylece kalakaldık ki!!! Öyleyse kopsun artık nerden inceyse ordan bu bağ,bu düğüm demeli.Çaresizliğin genzi yakan kokusuyla, yükün en ağırını sarıp sırtına KENDİN AYIKLAYACAKSIN TARLANA DÜŞEN AYRIK OTLARINI ve yaşayacaksın.Ta ki gün geceye yüz tutup ışık tükeninceye kadar.Ta ki bir el kalemi insanın elinden alana ve umutların, arzuların, hayallerin üstüne bir çizik çekip, son satıra ölümü yazana kadar… Anıları rehin bırakıp, hayalleri bile yanına almadan çekip gitmek olur mu??? Saatler ağır ağır ve bir rüyanın garip acı tatlılığı içinde akarken, dünyanın gündelik kaygılarından uzak,her şeyin başka türlü olduğu bir alem var mı acaba?? Bir şeyleri anlamaya çalıştığım zamanlarda, elimden gelen sadece onların anlamını yitiriyor olmalarını görmem di.Artık çok yorgunum, ne beni bekleyecek bir kaptanım, ne de bekletecek bir gemim yok….. Dertlerin üzerine elimi koyabilmeyi çoktan öğrendim ben..Ya ateşte yanmalı,ya da çıkarıp yüreğini damla damla eritmeli aynı ateşin karşısında……
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Aspirin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |