..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Leyla'nın işi naz ve işve; Mecnun'un gözü yaşı çeşme çeşme..." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun)
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Yazarlar ve Yapıtlar > Serpil EZER




6 Ocak 2008
Marquez'e Mektup  
Yazara Mektup

Serpil EZER


Yüzyıllık Yalnızlık romanının bir kahramanı yazarına mektup yazar...


:BCCD:
27 Kasım 2007

İstanbul/Türkiye

Merhaba Sayın Gabriel Garcia Marquez,     

Ben “Yüzyıllık Yalnızlık” romanınızda anlattığınız Buendia ailesinin kadın kahramanlarından biriyim. Hangisi olduğumun hiçbir önemi yok. Nasıl olur, demeyin. Nedenini bu mektupta anlatacağım size.
Siz, “Yüzyıllık Yalnızlık” ta yalnızca benim ailemin öyküsünü değil; dünya tarihinin kısa bir özetini dile getiriyorsunuz, gerçekle bire bir örtüşmesi olanaksız görünen anları dışavuran benzersiz bir anlatımla. Bu romanı okuyanlar, 19. yüzyıl boyunca milyonlarca Kolombiyalının daha iyi bir yaşam için umutlarını, Kolombiya’daki iç savaşı ve baskıları da öğrenirler. Ailemin öyküsünü bu kadar çarpıcı bir anlatımla, büyülü gerçekçilikle dile getirdiğiniz için teşekkür ederim; aslında 1982 Yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi yaparak size teşekkür etmiştik, sizin bu ödüle ihtiyacınız da yoktu ya.
     Kitabınızın arka kapağında: ‘Kitaplarımda gerçekliğe dayanmayan tek satır bulamazsınız.’ diyorsunuz. Oysa “Yüzyıllık Yalnızlık”ta gerçeklikle düşsellik arasında gidip gelen insanların var oluş mücadelesini anlatıyorsunuz: Liberaller, muhafazakârlar, işçiler ve işverenlerin ilişkileri, avukatlar, askerler, kadınlar... Benim ve ailemin mücadelesi, tüm roman boyunca canlılığını, akıcılığını ve sürükleyiciliğini koruyor. Bir soyun, kuşaktan kuşağa aynı adı kullanılmış olması zaman zaman okurları zorlasa da bu, bütün kız çocuklarına Ursula, Amaranta ya da Renedios; bütün erkek çocuklarına da Jose, Arcadio ya da Aureliano adının verilmesi, bizim için önemli değildi. Biz bundan hiç rahatsızlık duymadık, bu, bizim geleneğimizdi. Bizi ilgilendiren Buendia ailesinde birbiri ardına yaşanan, iç içe geçmiş yüz yıllık yalnızlık öyküleriydi.
Benim ailem düşsel bir ailedir, kurduğumuz ülke düşseldir; ama anlatılanlar: “Kolombiya”nın tarihidir. Ailemin, denize ulaşmak düşüyle verdiği mücadeleyi, yolda bu düşümüzden vazgeçip düşsel “Macondo” bölgesine yerleşmemizi ne kadar etkileyici anlattınız. Birçok insanın hiç bilmediği ya da hiç düşleyemeyeceği kadar da ilginç bir ülkede, masalsı bir masumluktu yaşadıklarımız sizin anlatımınızla. Devletin, din adamlarının ulaşamadığı, bizimse sıkışıp kaldığımız, bu küçük ülkede kendi düşlerimizi, aşklarımızı, sırlarımızı, sevinçlerimizi, yalnızlıklarımızı ve acılarımızı yaşadık kimsenin duymadığı çığlıklar atarak.
     Biz acılarımızı, gözyaşlarımızı, sırlarımızı, mutluluklarımızı ve yalnızlığımızı okurla paylaştık. Okur mu bizim yalnızlığımıza ortak oldu, biz mi okurun yalnızlığına ortak olduk, bilemiyorum. Okurların birçoğu bir türlü dindiremedikleri mutsuzluklarıyla aynı düşüncedeydiler: Büyük eserler, yaşanan büyük acılardan, çelişkilerden çıkar. Siz, bizim acılarımızın tanığı olmasaydınız, anlattıklarınız da bu kadar inandırıcı olmayacaktı.
Kitapta okurların nelerden etkilendiğini size kısaca anlatmak istiyorum. Siz romanı yazdınız; ama okurla ben karşılaştım, zaman zaman birlikte gülümsedik, kimi zaman gözyaşlarımız birbirine karıştı, birbirimizi avuttuk. Ailemin yüz yıllık öyküsünü anlatan bu kitapta, daha öncede belirttiğim gibi, herkesin aynı adı taşıyor olması nedeniyle okur sık sık soyağacını incelemek zorunda kaldı. Bunun dışında birbirimize çok benziyoruz; uykusuzluk hastalığına yakalandığımız için eşyaların da hayvanların adını unuttuk. Yaşamını savaşlarla geçiren albay, bir anda savaşın anlamsızlığını fark etti ve gümüş süs balıkları yapmaya başladı; çamaşır sererken rüzgârda uçup kaybolan Remedios vardı; hükümete karşı eylem yaparken katledilen yüzlerce kişiyi kimse anımsamıyordu… Bütün bunların dışında var olan asıl sorun “büyü”dür, ailemin yüz yıllık lanetli yaşamının önceden belirlenmiş ve yazılmış olmasıdır. Çingene, bir eski dostumuzun şifreleyerek yazdığı büyü kitapları... Bu kitaplar, çingene dostumuzun anısına saygı göstererek kimsenin kullanmadığı ve yüz yıl boyunca yalnızlıktan yosun tutmuş bir odada duruyordu. Ailemin her erkeği yaşamının bir bölümünü bu şifreleri çözmek için harcadı; fakat belirlenmiş sona göre bu sırrı ancak ailenin son kişisi çözebilirdi. Kendi sonunu bir yandan okuyan bir yandan yaşayan son kişiyle birlikte sır çözüldü ve olanlar evrende bir daha tekrarlanmamak üzere bitti; bir tufan çıktı ve ailemin son üyesi, Macondo'yla birlikte yok oldu. Sizin sözcüklerinizle bu durum şöyle dile getirildi: “yüzyıllık yalnızlığa mahkûm soyların evrende ikinci bir deney hakkı yoktur.”
     Okurların çoğu okuduklarına inanamadı, okuduğu bölümü yanlış mı anladım diyerek yeniden, yeniden okudu içleri yanarak. Yaşadığımız ölümler, aşklar, güzellikler, sırlar ve hep var olan yalnızlık öylesine düşsel öylesine gerçekti.
     Kullandığınız dil kadar, yaratıcılığınız ve son derece akıcı, yalın anlatımınız, okurun düş dünyasının sınırlarını zorlayan olayları, çoğunu yaşamış olsanız bile, sizin her zaman yaşadığınız sıradan olaylarmış gibi doğallıkla anlatmanız da sizi, siz yapan özelliğiniz.
     Sizin kusursuz, şiirsel anlatımınız yanı sıra eseri, diğer dillere, özellikle Türkçeye kazandıran tüm çevirmenlere de eserin bir kahramanı olarak teşekkür ederim.
     Latin Amerika güneşi altında kavrulan, 330 sayfalık bir başyapıtın Yazarı Sayın Marquez, birikiminizin ve uzun çalışmalarınızın bir sonucu olarak ben, size saygılarımı ve sevgilerimi yolluyorum. Bedenen olmasa da bütün eserlerinizdeki kahramanlar olarak sizi, son okura kadar yaşatacağız.

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”
Buendia Ailesi Adına
Serpil EZER



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Siz Ey Serbest Gezen Canavarlar! [Deneme]


Serpil EZER kimdir?

Emekli öğretmenim

Etkilendiği Yazarlar:
Nazım Hikmet, Behçet Necatigil, Can Yücel, Ahmet Telli, Yaşar Kemal, Ahmet Ümit ...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Serpil EZER, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.