İçine koyabileceğin bir karanlığın olmadan, bir ışığın olamaz. -Arlo Guthrie |
|
||||||||||
|
“iki hayatın var olduğunu ve hayal âlemin de bulunduğumuzu farz edersek, ağırlığın verilmesi gereken yeri bilenlerdendir demek yerinde olur” diyorsunuz. Sevgili üstat; zatımla ilgili tespitleriniz için bahtiyar olduğumu bilmenizi isterim. Makale, hikâyelerim için “devede kulak kalır” teşhisiniz biraz manidar geldi. “Nakşeden izler” anı roman çalışmamı ilgili siteye bir bütün halinde ekleme fırsatını bulamamıştım. Bu nedenle bölümler halinde yayınladım. Bu çalışmam diğer sitelerde fevkalade revaçtadır. Bir okur sıkıntısını, tasasını asla çekmedim ve böyle bir beklentiye meyletmedim. Zira tesirin sebebini bilendim bu bakımdan muhakkak ki heder-i nefestim. Şiir çalışmama gelince; bu alanda çok başarılı olduğum söylenemez elbette. Çünkü mısralarımı şair olduğum için veya bu sıfatın hasretiyle yoğrulduğum için yazmıyorum. Hani bir hüznün nağmesi bizleri farklı hissiyat serencamında yol aldırırlar ya… Maddeden maada bir nefes gibi… Şekliyeti şutlayan bir abit misali… Tefekkür ikliminden haz alan bir nefeslik can gibi… Aşkın demiyle kavrulan deveran inisiyatifi… Cezbeye tutulmuş feveran misali bilinir ya… Yazmak… Onu anlamak… Onun için var olmak… Düşünmek… Neyi düşüneceğimizi bilmek gibi… Sevmek… Hinlikten bertaraf olmayı bilmek… Sineyi bahşedeni La şerike diyerek diyardan göçmeyi tercih etmek! İşte değerli dost neylersin, bir acizliğin muhayyilesiyle nefeslenirken. Atmosferde yankı bulan feryadımın ahenk sızısı serdedildiği gibi… Bu maksada binaen okurlarımdan gelen talepler nedeniyle belki biraz fazla zaman ayırdığımı söylemek mümkündür… En fazla şiir ürettiğim dönem, yazmaya başladığımdan itibarendir. Ama sevgili üstat bilmelisiniz ki, o kadar güzel tepkiler alıyorum ki edebiyat çevrelerinden, haz almadığımı söylemeden geçemeyeceğim. Şiirlerime, ilham perimin kayıplara karışması sebebiyle, bir süreliğine ara verdiğimi belirtsem çok manidar bulur musunuz? En son yayınladığım” Nefesinle solayım” çalışmasıdır. Fakat en çok alındığım, başlangıç paragrafında ki hatırlatmanızdır. Hakikaten biraz yüreğimi sızlattı… “İki dünyanın var olduğunu ve hayal âleminde bulunmak” Demek ki yazdıklarımda bu pek fark edilmiyordu. Hayalin eşiğinde bir emeğin döküntüleriydi… Hayal… Ah bu hayal olmasaydı… Aşk nasıl anlaşılırdı… Nasıl yaşanırdı? Kurtulamadığımız bir monotonluğun pençesinde yaşamak, o kadar meşakkatli ki benim için, inanın kelimelerle anlatmak kifayetsizdir… İşte sevgili üstat şiirlerle ben hayalin meşkinde seyretmişsem, inanın bundan asla bizar değilim, çok keyif aldım, birçok yeni dost kazandım. Yüreğimin hücresinde hapsolan duygularımın kapısını, atmosfer dostlarına açtım. Onlarla paylaştım, sağ olsunlar kıymet verdiler, yorumlarda bulundular… Aşk bir hakikatse onu yaşadım dersem abartmış olur muyum bilmiyorum. Hissettiğim aşkın ta kendisiydi… Bilmeden… Görülmeden… Sadece satırlarla yaşana bir aşk düşüne biliyor musunuz? Şekliyeti önceleyenler biliyorum ki çok şaşıracaktır… Kim ne derse desin şaşmayan bir esin kaynağım olmuşu! Mısralarında bulduğum mana derinliği, hislerimi tetikliyordu. O bir sanatçı ruhluydu… Mısralarında güftenin izleri mevcuttu… Bir kemanın nağmelerinde dinlenseydi mısraları ne harika olurdu… Bir ressamım hassasiyeti mevcuttu… Tuval onun ellerinde raks ediyordu… İşte hissettiklerinizi bu haleti ruhla kaleme alırsanız… Neler çıkıyor emeğinizden bir bilseniz… Aşk acısını bilen kaç insan vardır… Arzunun değil, hazzın aşkını… İşte bu güzel ve görmediğim insan aşk acısını bilendi… Hissedendi… Bir sevendi… Sevmeyi bilendi… Demem odur ki sevgili üstat, aniden yüreğimi yakalayandı… Kendine katandı… Fizik kurallarını hiçe sayarak… Tenleri mahkûm bırakarak… Hayânın içinde kalarak… İşte her iki dünyayı da hayallerimizin zenginliğiyle güreleştirebiliriz… Aşk bizlere manayı yaşatandır ey sevgili dost… Aşk hak kapısında kavurandır… Aşk gülün kokusundan, bülbülün feryadından imbiklerdir… Yaptığınız yorumlar için teşekkür ediyorum… Sevgi ve muhabbetlerimi gönderiyorum…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mustafa CİLASUN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |