"Leyla'nın işi naz ve işve; Mecnun'un gözü yaşı çeşme çeşme..." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun) |
|
||||||||||
|
Gecenin en zifiri karanlığında yazıyorum bu satırları sana. Gökyüzü alabildiğine duru, yıldızlar ise neonlarını yakmış bu gece üstüme. İçimde bir bahar ötesi hüzün hakim. Ve taa uzak bir yerlerden kurbağa sesleri bölüyor gecenin sessizliğini. Ve çekirgeler eşlik ediyorlar en hazin besteleri ile bu sessizliğe. Ve bir yıldız kayıyor gökyüzünden, yüzümü okşuyor öte yandan en çıplaklığıyla zemheriden arta kalan bir bahar esintisi ve ben akrebini durduruyorum zamanın. Gittiğinden beri en ıssız yalnızlığını yaşıyor yüreğim ve hâlâ alışamadığım sensizliğin sarıyor bedenimi çepeçevre. Adeta bir ısırgan otu istilasındayım bu gece. Bedenim yanıyor lakin yok orta yerde hiç bir şey. Güllere uzanmak istiyorum dikenler çıkıyor önüme. Ve bir kuşburnu gülümsüyor derinden göz kırparak. Ve ben en sürgünümdeyim sensiz ve sessiz. Ve verdiğin ama arkasında durmadığın yalan sözlerin kurcalıyor beynimi. Sen söylemiştin ya bana biraz da gün yanığı yüzün kızararak, bekleyeceğim diye. Ve ben sana gelmenin ilk adımlarını atmak için yola çıkmadan, henüz sırtımı dönmeden sen sırra kadem bastın. Nereden bilebilirdim ki sözlerin yalan, gözlerinin ışıltısının sahte olacağını. Bir gulyabani gibi gecelerimi bölüyor sensizliğin. Ve en çirkin kahkahalarını duyuyorum gizli gizli vefasızlığının. Sonsuz kere sonsuzda bir boşluğa düştü hayallerim. Yusuf misali kuyulardayım ve esaretindeyim kör karanlıkların. O gözlerine bakarak kurduğum hayallerim bir bir sürgününü yaşıyor. Ve şimdi yorgun, hem perişan ve hem de çaresizim. Gözyaşlarım sağanak sağanak dökülürken, içine düştüğüm İbrahim ateşi ne yapar ki bana? Bu yüzden sitemkarım, kırgınım sana. Satırlarıma ağuları dökülüyor yüreğimin ve bir türkü tutturmuşum ayrılık üzerine. Sen kim bilir, belki de bir asude gurbetin koynundasın. Ve ben gurbet gurbet işledim seni yüreğime. Bir sürgün yayılıyor eflatun renginde, bağım, bahçem, yuvam darmadağın, mutlu musun? Heyhat sen gittiğine belki memnun, belki pişmansın, kim bilir? Can yakan huzur bulur mu onu da bilemem. Ama gel gör ki sensizliği anlatamadım kalbime. Karadeniz kabul etmedi gözyaşlarımı, dinlemedi hiçbir derdimi Harşit, güldü üstüme caddeleri bu şehrin. Ve Arnavut kaldırımlara döküldü isyanı vefasızlığının. Ve ben gözyaşlarımı topladım gecenin en derininde bu şehrin sokaklarından. Ve dost bildiğim kaldırımlar ayak seslerimden behüzar oldu her gün, her saat, an be an her an. Hani derler ya; “bıçak vursan kanım akmaz” diye. İşte öylesi bir haldeyim. Döktüğüm gözyaşları kurtardı bir müddet beni, peki ya akıtamadıklarım. Onlar da yedi bitirdi beni. Anlatmak isterim anlatamam, ağlamak isterim ağlayamam, boğazıma düğümlenir isyanı kalbimin. Ve ben bu yüzden bizarım. Yalanlarla kurulu yalan dünyanda yalanlarına kandığımı heyhat çok geç anladım. Ben Mecnun’luğumu yaptığıma inanıyorum ya sen Leyla olabildin mi acaba? Ben uğruna dağları delmeyi göze almışken sen Şirin misali tutulabildin mi aşka? Ya ben Kerem oldum diyelim sen Aslı’nın saçının bir tek kılına değer misin onu da bilemem. Ben mancınıklarla atılmaya razıydım İbrahim narına, ya sen bir serçe kuşu olabildin mi gagasında su misali baharları taşıyacak? Ve sen kaldın mı böyle çaresiz, bir başına? Bu son mektubum olsun sevda üstüne. Kirletilmesin sevdalar, verilmesin tutulmayacak sözler, yayından çıktıktan sonra geriye döner mi ok? Kırılan hangi bardak tekrar eski haline döner? Sevda karşılığı olunca manidardır ve iltimas gördüğü yerde yeşillenir yapraklar. Ya da güz gazelleri gibi sararıp düşer dalından. Bir çöpçü tarafından süpürülür gider. Ve bu sana yazılan yüreğimin son sitemleridir. İstesen de bir daha yazılmayacak bu satırlar. Ve bu yaslı yüreğim ebediyen bir daha anmayacak seni.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © İsmail HAYAL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |