Bilinç ruhun sesidir, tutkular ise bedenin. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Kimilerine göre basit bir vazgeçiş, bunalım ve intihar romanı. Benim de içinde bulunduğum bazılarına göre ise hayata karşı çekilmiş bir kılıç, hayatın davet edildiği bir düello, hayata karşı kaleme alınmış bir manifesto. Tutunamayanlar ilk olarak basıldığı 1970'lerde hiç dikkat çekmedi. Kitap, yayınevi için bir fiyaskoydu. Oğuz Atay'ın öldüğü yıl 1977'de de bu fiyasko devam ediyordu. Ancak insanların düşüncelerine atılan karanlık bir ağ olan 12 Eylül 1980 darbesi sonrası Tutunamayanlar okunmaya başlandı. Özellikle sol tarafından. Bu durumun nedenini Mesele Dergisi'nin 6. sayısında Bekir Tarık şöyle tanımlıyor; "Çünkü, Olric'le beraber biz, anlamanın olduğu kadar direnmenin de , anlatmanın olduğu kadar savaşmanın da başka biçimlerini gördük, öğrendik. Kimsenin Olric'i olmadığı ve hatta Olric'e ihtiyaç duymadığı 70'ler boyunca Oğuz Atay'ın ve eserinin yeterince ilgi görmemesini kabul etmekte zorlanmayacağız buradan bakınca." 70'lerde bir insanın yanında arkadaşı, komşusu, eşi, yoldaşı kısacası bir insan vardı. 80 darbesinin toplum üzerine saldığı korku canavarı ve yine 80 darbesi sonrası uygulanan kalkınma programlarıyla ülkeye dayatılan neo-liberal politikaların etkisiyle toplum içinde insan yabancılaştı, yabancılaştırıldı. Hayatta tek başına bırakıldı. Kendisinden dahi güven duymayan, para uğruna her şeyi yapabilen bir insan kuşağı yetiştirildi. Vicdanı benliğinin yeni düzenin kurallarına uymasını engelleyenlerse, hayat karşısında beceriksizleşti. Beceriksizler tutunamadı. Bu süreçte bu kuşatılmışlıktan kurtulmak isteyen insanların silahıydı Olric. Bir şizofreni kahramanı değil, direnmenin farklı bir diliydi Olric. Tutunamayanlar'ın en büyük öğretmeni ve öğrencisiydi. Bu nedenle 80 sonrasının insanları Olric'e ve Tutunamayanlar'a sarıldı. İnsanın (bir türlü tam anlamıyla idrak edemeği) varoluşunu ve bu varoluş üzerinden yükselen duygu-düşünce ve psikolojik yapısını sıkı sıkıya ekonomi-politik kurallara bağladığımı düşünmeyin. İnsanların, özellikle küçük burjuva aydınların hayat konusunda kafalarında her zaman kocaman bir soru işareti olmuştur ve yeri gelmiş "hayat"larını bu soru işareti yönlendirmiştir. Fakat bu aydınlar hiçbir zaman toplumdan soyutlanmış değildir. Toplumla hep bir bağları olmuş, toplumu düşünceleriyle etkilemişler ya da toplumun kitsellikten gelen gücünden etkilenmişlerdir. O halde 80 öncesi aydının 12 eylül sonrası tutunamayan olması şaşırtıcı olmamalıdır. Tutunamayanlar'ın kahramanı Turgut Özben arkadaşı Selim Işık'ın intiharıyla sarsılır. Burjuva yaşantı tarzının çekiciliğine kendini kaptırmış, büyük bir çarkın büyük ve mutlu bir dişlisi olmuşken, arkadaşının tercihi bütün bir çarkı yıkar. Turgut Özben ölüm haberini alır almaz, arkadaşının intihar nedenini aramaya başlar. Gerçekte aradığı ise kendisidir. Selim Işık aracılığıyla kendi hayatını sorgulamaktadır. Bu uğraşında yardım istediği bir - iki tutunamayanla hayatı ve hayata ilişkin her şeyi sorgular. "Tutunamayanlar, kendi kafalarının içinde bir evren yaratanların ve bütün gerçekleri yalanlayanların romanıdır. Reddedişin, yabancılaşmanın, entelektüel kesimin, küçük burjuva zihniyetinin hicvidir. Ülkedeki koşulların sağlıksızlaştığı bir dönemde, Atay, kamuoyunun beklentilerine cevap verememişti. Kaçış psikolojisi onu ülke dışına yollamamış, kendi 'ben'inde bir yolculuğa bilet vermiştir. Yolculuğun sonu nasıl biterse bitsin, yola bir defa çıkılmıştır. Her an tehlike, her an belirsizlik. Hiç bitmeyen yarım yamalak yaşantılar... Virgüllerle dolu bir hayat... " (İnci Aydın, Evrensel, 25.06.01)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ethem Yenice, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |