Güzellik her yerde karşılaşılan bir konuktur. -Goethe |
|
||||||||||
|
Bir bitişle anılır hep geceler. Bir kavgayı anlatır gibi anlatırlar gece ile gündüzün bitimsiz dönüşümünü tüm şiirlerde ve unutulmaz romanların tasvirlerinde. Oysa gece, kendi zamanının kurallarına göre sürüp giderken, belki de bir başlangıçtır gece ve bitiştir gün. Karanlık yavaş yavaş çökünce yeryüzüne, insanlar tüm kapılarını kapatırlar hayatlarının, evlerinin kapısını kapatır gibi. Ne duymak bir sesi ne de bir söz söylemek. Bitmiştir söylenecekler. Kendi kapılarının ardına çekilir tüm hayatlar. Ve zaman sahipsizdir artık. Sahipsiz bir zamanda sürer gece. Hiç kimse bu zamanlara ait hissetmez kendini. Çünkü herkesin bir zamanı vardır kapılarının ardında sürdüğü ve karanlığın çöktüğü küçük dehlizlerde sakladığı küçük kırıntıları ile mutlu olduğu. Herkesin bir gecesi vardır. Paylaşılan değil benliğe ait olan bir zamanda sürer artık gece. Tüm hatırlanacaklar ve yaşanacaklar günün bereketli iklimine bırakılmıştır. Çünkü gece zamansızdır ve o kapılar ardında sürer. Karanlık örter tüm görünenleri. Bilinmezliğin yüreklere bıraktığı korku ile gelir gece. Çünkü o, koyu bir bilinmezliktir her yerde. Belki de insanları kendi dünyalarına iten de budur: Karanlığın kendi sırlarını insanlara vermemesi. Kendine has kuralları ve yaşam ilkeleri vardır gecenin. Nasıl ki gözler her şeye muktedir ise gün içinde, işte gecede de bir o kadar güçsüz ve takatsizdir. Yıldızların küçük yanılsamalarındadır umudu. Bu nedenledir ki, gündüzün gücü, gece kayboluverir ve bu yüzden o bilinmezlik dolu saatlerde emin, görünür, küçük dünyalar kurarız kendimize. Oysa gece, sınırsız bir güç verir sana. Binlerce sesi ayırt etme yeteneği kazandırır zamanla. Ayaklarına toprak ile konuşmayı öğretir o. Yıldızların uzak ışıklarının aydınlattığı koyu mavi karanlığın içinde kaybolma korkusu, bizi küçük evlerimize hapseder. Oysa o büyük derinliğin sırrını çözünce başka bir dünyaya dalar gibi oluverir insan. Önünü dahi göremediğin bir karanlığın içinde saatlerce yürüme gücü verir insana gece. Kendi kuralları ile kurulmuştur yaşam. Ya onu en acımasız bir şekilde kullanır insan ya da korkarak kendi dünyasına çekilir. Bir denizi andırır gece. Uzun ve güçlü bir soluk gerekir derin bir dalış için. Gözlerini o enginliklerde açtığında görürsün bambaşka bir dünya sürdüğünü. İşte gece de öyle güçlü bir soluk ister ki senden, cesaretle dalmalısın o karanlığa. Büyük sırrlar taşır içinde. Ancak öğretmez sırrını merak etmeyenlere. Hiç kimsenin kendi zamanına karışmamasına da üzülmez. Çünkü bilir ki, güç görünende değil asıl görünmeyeni anlamak için çabalayandadır. Gecenin sakin sessizliğine eşlik etmen için dindirmelisin önce yüreğindeki tüm fırtınaları. Bitimsiz bir hızla çalışan tüm düşünceleri bir an durdurmalısın. Burada ne birşeyleri korumaya ihtiyacın var, ne de herhangi birşeyleri elde etmeye. Çünkü her şey yerli yerindedir. Benliğin ve yüreğinin gücü ile ayakta durursun gecenin o sessiz karanlığında. Gündüz süren büyük kavganın yerini büyük bir dinginlik almıştır artık. Tüm hesaplar kapanmış, silahlar kınlarına çekilmiş ve her şey kendi dünyasında sürmektedir. Şimdi, hiç kimsenin sahiplenmediği bir zamandayım. Ayaklarım bastığı yerin şeklini alırken, gözlerim koyu karanlığın içinde arıyor gerçeği. Arkasında durup kapattığım bir kapım yok artık. Kendime ait sürdüğüm bir zamanım da yok. Herkesin zamansızlığını yaşıyorum şimdi. Gecenin soluksuz karanlığının içinde buluyorum gizemi. Avuçlarımda yıldızların sıcaklığı. Yüzümde günden kalan rüzgarın esintisi. Gecenin sessizliği girsin istiyorum yüreğimin ve beynimin tüm ayrıntılarına. Gündüz zafer için süren tüm kavgalardan uzak bir dinginlikle soluk almak istiyorum. Bir savaşın ardında kalan yıkılmış bir kentin çöküntülerinin altında arıyorum kendimi. Bir ses bekliyorum büyük karanlıklardan. Beni kendi yaşamının o sınırsız eşitliğine çağırsın istiyorum. Ne gündüz kazandığım bir zafer ne bir savaşta kaybedecek hazinem var ve ne de girmek istediğim bir kavga. Her şeyin yerli yerinde olduğu bir dünyada yerimde olmak istiyorum sadece. Ses gibi, koku gibi, dokunmak gibi. Ayrıntıları başka zamanlara bıraktım. Çünkü gece her yere ve herkese eşit iniyor.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Dorsin Poyraz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |