Yaşama karşı sımsıcak bir sevgi besliyorum... -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Hava sıcak. Arada bir esen rüzgar bile tenimi haşlamakta. Toz kokusu içinde kıpırdamadan durmak bile büyük bir marifet sayılmalıyken bana eklenen miskin sıfatına anlam veremiyorum. Ağzımdan çıkan bazı anlamsız kelimeleri hiçe sayarsak, sanırım bütün gün burada tek kelime etmeden oturduğum gerçeğini arada bir başıma kakmak istiyorlar. Tek katlı ve büyük bir aileye denk tutulamayacak kadar ufak bir evde bir hayatı paylaşmakta olduğum kadınımı beklemekteyim oysa. Daha önemli bir işi kim katabilir ki hayatıma. Yol tozlu ve güneş tepede. Yolun kenarında üzerinde sadece yıtık bir atlet olan ve burnunda kurumuş sümüğüyle 4 yaşına daha basmamış oğlum durmakta. Altı çıplak ve ayakları toprakla kaynaşmakta. Öyle güzel bir melek ki. Tulumbanın sürekli hazır suyu beyimizin sıcaklık düşürmek için kurduğu oyunlardan birine ev sahipliği yapmakta. Şelalecilik. Ve kendisi cılız bir tarzan nidasıyla ceynini kurtarıp şelalenin altında o karizmatik 5 tel saçını ıslatmakta. Su, tulumbasının altındaki göletten yavaş yavaş yolun o sanki hiç ıslanmamış gibi gözüken ve yılların kuraklığını simgeleyen kahverengiliğini koyulaştırmakta. Su ve toz ve suyun ve tozun da ötesi. Güneş altında canlı cansız ne varsa kavrulmakta. Hayatım bir toz bulutu tarafından çepeçevre sarılı. Toz bulutunun ötesinde ise, yola vuran binlerce derecelik ısının buharı ve ne derece sert bir coğrafyada bulunduğumuz gerçeğini bir anda unutmama yol açan o manzara. Kadın.. Kadınım.. Elinde sepeti ve ardında henüz dokuzuna yeni girmiş kızımla bana doğru o sonsuz ve mutlulukla eş anlamlı yoldan içime akmakta. Kadın.. Yılların benden uzaklaşmasının tam aksine ağır ağır, kıvrak kalçası ve dolgun göğüsleriyle ve hayatıma huzur katan o gözleriyle bana doğru gelmekte. Toz dumanı. Ve sis ve sıcak. Bir anda aralanıp dünyevi hisler etrafımdan, bir ilahi kıvamında kadınım bana yaklaşmakta. Çocuğumun neşe dolu çığlığı ve annesine kavuşmanın verdiği huzuru tüm evrene yayma çabası. Kadın kendinden emin. İlk adımını verandaya atarken biraz sinirli. Belli ki verandayı boyamaya başlamamamdan o da şikayetçi. Nasıl bir bakış varsa o an gözlerimde. Gördü.. Binlercesinin içinde içime bakabilen.. Ne varsa içimde fırtınalar, buhranlar ya da türlü mutluluklar.. Gördü.. Ve bir gülümseme. Her din kitabında mutlaka barınan o kadim gülümseme. Hayatım, bir kadının yumurtalıklarından kasıklarına ve ordan ilk ışığa kavuşmasıyla yeniden doğmakta.. Kadın.. Kadınım.. Ve gayriihtiyari dengesizlikler sergileyen yavrularım. Tek derdimiz verandanın boyası. Ve elbet bu güneş de susuz kalan domateslerin feryadı. Ama işte o kadın.. Kadınım.. Tozlu ve sert bir coğrafyayı cennete çeviren işveli ve kıvrak kalçalı kadınım.. Cennetim, tanrıyı kıskandırabilecek cinsten. Benim cennetim. Ve verandamda bir tanrıça, her sabah beni yeniden bana doğurmakta. Bir cennetten bir başka cennete. Bin yıllık rüya.. Uyanma !.. Bu sefer ne olur uyanma. Çok derin. Sandığın o sanrıların hepsinden de derin. Ne olur uyandırma.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © mehmet emre albayrak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |