En bilge insanlar bile arasıra bir iki zırvadan hoşlanırlar. -Roald Dahl |
|
||||||||||
|
Öncelikle, hikaye karakterlerinin gündelik hayattan seçilmiş sıradan kişiler olması ilk bakışta okurun güvenini kazanmayı kolaylaştırıyor. Tüm yaşamı dört duvar arasında geçen Nebile, gündelik ev işleri, alışveriş ve çocukların bakımından ibaret olan uğraşılarından bunalmış sıradan bir ev kadınıdır. Toplumun kendisine biçtiği iyi bir eş, iyi bir anne, iyi bir kadın gibi tanımlamalarının dışına çık(a)mayan, kendisine özel vakit ayır(a)mayan bu kadın okura hiç de yabancı değildir. “-Nebile, bir berbere gitsene.Saçların çok biçimsizleşmiş.” sözlerinden anlaşıldığı üzere kocasının yönlendirmeleriyle hareket eden ve hayatı biraz da oluruna bırakmış Nebile'nin, kocasının kaba ve ilgisiz hallerinden, birlikte vakit geçirmiyor olmalarından usandığı, bu nedenle her kadın gibi şımartılmaya ve hayatında yeniliklere ihtiyaç duyduğu sonucuna varılıyor. Yan dairede aradığı düzenli bir hayatı ve mutluluğu bulacağına inanan Nebile'nin radikal kararı, aynı monotonluktaki bir başka hayatın bireyi haline gelmesinden farklı bir şey kazandırmıyor ona. Öyleki, Nebile'nin katıldığı yeni yaşantının baş karakteri Selahattin Bey ve ailesinin hayatlarının kendilerininkinden farklı olmadığını; “- Hoşgeldin, Selahattinciğim , - Al çantamı, çok yorgunum, bugün canım çıktı. Akşama ne yemek var?” ve “- On beş yıllık evliyim. Feriha beni hiç anlamıyor. Dünyalarımız çok ayrı. Ben akşam işten yorgun dönersem o gezmek ister, benim canım bir yere gitmek isteyince o yorgun olur. “ sözlerinden anlamak mümkündür. Ayrıca, Nebile ve komşusu yani iki ev kadını arasında geçen diyalog, onların gündelik ama tüm hayatlarına hakim olan sıradanlığın sadece karıkoca ilişkilerinde değil komşuluk/arkadaşlık ilişkilerinde de yer aldığını gösteriyor: - Biliyor musun Nebile, bahar geldi, günler uzadıya, evde oturamaz oldum. Ev işi biter bitmez atıyorum kendimi sokağa. - Ben de bunalıyorum evde Güzin, dur kahveyi yapayım da geliyorum. - Bugün rosto yaptım.Çok güzel oldu. Sarımsaklı. Yanında patatesle havuç da pişirdim. Suyu çok lezzetli çorba oldu. Hilmi değişik yemek istiyor... Görüldüğü üzre, yaşantıları ne yemek pişireceğini, ev işlerini ve temizlik yapmayı düşünmek ve kahve falı bakmak gibi dar bir alanda geçen kadınların ve eşlerini gündelik işleri yapacak bir kadın olarak görmekten öteye gidemeyen erkeklerin bir eleştirisi niteliğindeki öyküde sunulan bu karakterlerin genellemelere açık oluşu okuyucunun onlarla bütünleşmesini ve kendi hayatının bir benzerini görmesini sağlıyor. Böylece, somut örneklerine gerçek hayatta sıklıkla rastlanabilen bu karakterler okura tanıdık ve sıradan, bu sebeple de yaşadıkları olaylar olağan geldiğinden olağandışı unsurlar barındıran bu öykü şaşkınlık yaratmıyor. Diğer yandan, öykünün gerçekçi ayrıntılara fazlaca yer verilerek kurgulanması okurun şaşırmasını önlüyor. Tırnaklarla ya da kırık bir çatalın arkasıyla yan daireye tünel kazıp özgürlüğe kavuşmanın olabilirliği insan mantığını zorlasa da, “Ayrancı tarafındaki Portakal Çiçeği Sokağı'nda, 51 numaralı apartmanın ikinci katında yaşayan bir ev kadını...” şeklinde adres verilerek öyküye başlanması okuru anlatılanların yaşanmış olabileceğine ikna ediyor. Anlatıcı yazarın kendinden emin girişi acaba bu adres doğru mu sorusunu dahi akıllara getirmeyecek derecede güven uyandırıyor ve şaşkınlığa yer bırakmıyor. Malum odanın her seferinde “içinde süpürgelerin, cilaların, faraşların ve çamaşır sepetiyle sabunların durduğu küçük oda” olarak tasvir edilmesi buranın gerçekten de kullanılmayan ve varlığı unutulmuş bir oda olduğunu, bu yüzden açılan deliğin bulunmasının mümkün olmadığını düşündürüyor. “Tavandaki örümcek ağlarını görür görmez alırdı, şimdi bırakıyordu.” sözleriyle Nebile'nin çok rahatsız olduğu örümcek ağlarını dahi alamayacak kadar hayattan ve ev işlerinden koptuğu anlatılıyor. Bu kopukluğun Nebile'nin temizlik yapmaması gibi genel bir bilgi yerine pek az insanın dikkatini çekebilecek bir detay üzerinden verilmesi öyküdeki gerçekçi ayrıntılara bir başka örnek teşkil etmektedir. .Ayrıca, adım adım ayrıntılanan yemek tarifleri ile doğruluğunu test etmeye davet edermişcesine öyküye gerçeklik kazandırılıyor: “Karnabaharları suda haşladı. Ufak parçalara ayırıp üstüne zeytinyağı, limon, tuz koydu. Soğusun diye bıraktı. Bir tencere su kaynatıp fiyonk makarnayı içine boşalttı.” Selahattin Bey'in, Nebile'yle karşılaştığında çok şaşırdığı söylenmesine rağmen, öncelikle Nebile'den odada bulunmasının açıklamasını istemek yerine odadan ve kullanım amacından bahsetmesi, 'sen kimsin?' diye sormak yerine 'siz yemek yemiş miydiniz?' gibi önceliği olmaması gereken bir ayrıntıyı irdelemesi ya da Nebile'nin Feriha Hanım ile ilgili merak ettiği konuların “bulaşıkların ne ile yıkandığı, çamaşır tozunun markası, mutfakta kullanılan yağın cinsi” gibi aslında bir ev kadının tüm yaşamını kapsamaması gereken detaylar olması, yaşananın sıradan bir olay olarak görünmesine, dolayısıyla okurun da olağan karşılamasına mahal veriyor. Monte Kristo adlı öykünün bir trajedi havası kazanmasını önleyen fantastik yapısı, sıradanlığı vurgulanmış karakterler ve gerçekçi ayrıntılardan faydalanılarak okuyucunun gözünde olağan kılınmıştır. Kurmacalarda zaman, mekan, karakter ve olay gibi ögeler arasında nedensellik bağı kurulması, inandırıcılığın sağlanması ya da öngönderimden (anaphora) yararlanılması okurun şaşırmasını önlediği gibi olayların sonuçlarına da zemin hazırlar.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ayşen alp, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |