Roman yazmanın üç kuralı vardır. Ne yazık kimse bu kuralların neler olduğunu bilmiyor. -Somerset Maugham |
|
||||||||||
|
I esaslı çaktı bu sefer şimşek. yer, gök ne varsa aydınlandı... "ne o? korktun mu?"... korktum aslında. bir anda çözülmekten korktum. bütün büyünün tek bir ışıkla bozulmasından... "yok, boş bulundum bir an". yalan... belliydi aslında, biliyordum. biliyordum da inanmıyordum sadece... "hazırlıklı olacaksın"... "yoksa böyle boş bulur seni..." gökyüzünden büyük bir parça koparmışcasına çatırdadı. korkmadım... "bak işte böyle... hazırlıklı yani" "ya ses çıkmasaydı?" "yüzde elli" dedi "her şey yüzde elli..." "önceden bilinemez mi?" öyle bir baktı ki çözülmekten korktum, sustum... aslında karanlıktı, geceydi... geceydi de bir biz bilmiyorduk. zaman anlamını yitirmişti belki de... belki de biz görmezden geliyorduk. ihtimallere verdiğimiz değeri ona vermiyorduk... ben: "arkası dün" diyordum... o: " dün, yarın... hepsi bugün. arkası önü yok..." diyordu... II geceydi, hissetmiştik karanlığın soğuğunu... doğruldu, gitmeye hazırlanır bir hali vardı. "beni bırak" "olur mu öyle şey?" şaşırmış, gözlerimin içine bakıyordu. "olur olur". "yüzde elli..." dedim. güldü... gülümsedim istemeden. ayaklarını sürüyerek uzaklaşmasını dinledim. fazla bir ses yoktu zaten, uykudaydı şehir. arabaların yağmur sularını ezişi ses yapıyordu bir de. soğuktu zaten, karanlıktı. ayak sürüme sesi kesildi çok geçmeden. gitmişti demek. "neyse" dedim. neyse... geri gelirdi. ben olsam bırakmazdım... çok mu duygusal? çok mu acımasız?.. elinde bir torbayla geri geldi. "beklemezsin diye düşündüm..." "neden geldin o zaman?" işte bu acımasız olmuştu... "bekleyeceğine inandığım için." ve bu duygusaldı işte... torbadan çıkardığı şarabı açtı. içmeden bana uzattı. sen başla anlamında elimi uzattım. biraz diktikten sonra şişeyi aramıza koydu. "nerde kalmıştık?" nerde kalmıştık ki? ben hep olduğum yerde saymıştım... "aynı yerde" dedim. III "yürüyelim o zaman?" sanki bir çozüm üretmişcesine, gözlerine bir çocuğun sevgiye muhtaçlığını koymuş bana bakıyordu... olur olmaz yerlerde gülümsemeyi sevmezdim... gülümsememden güç alıp koluma girdi. direnince "e hadi ama" diyerek ısrar etti. karşı koymadım... "böyle güzel bir şehirde nasıl bu kadar karamsar olabiliyorsun?" haklı... yerden göğe kadar... ben oldum olası saftım. birisi itmeden ilerleyemiyordum... hep aynı yerdeydim. gelenler oluyordu ve gidenler. her şey değişiyordu. ben yerimden, gelenlerin gidiceği zamanı kestirmeye çalışıyordum... "gelenlen hep gider. değişmez bu..." sorusuna bir cevap değildi bu... düşündüklerimdi sadece. anlamadı... "gidenler yüzünden mi?" bak şimdi, onun da kafası karışmaya başladı... "hayır, onu demek istemedim... söylediğini düşünüyordum sadece, ama vardığım sonuç bu oldu... saçma ama paylaşayım dedim..." "ya cevap?" kızmaya başlıyor, belli... "olmalı mı?" "yo, sen bilirsin tabii" kızdı, neyse... güzel şehir... gece, karanlık, soğuk... ama şehir güzel. yeter mi ki? yetinebilir miyim ki?.. yetmez. ben hayatla aynı ata oynayıp kaybedenlerdenim. ve hayat kızmıştı bana... gel de bunu ona anlat. IV "başka bir günü görebilmek için can atıyorum..." kafamda bir intihar var... bir silah sesi, sol yana düşen bir kafa. her gün bu sahneyi yaşamamak için savaş veriyorum... cevap vermedi... bu sefer hepten gidecek gibi. iyi, gitsin... "gitsin, değil mi?". "bak ben bunu biliyordum diye sevinirsin, dünden belliydi dersin gene..." "gideceksin, biliyorum." "tahmin etmiştin değil mi?" sesinde gene o çocuk... ama bu sefer kandırılmanın verdiği masum bir sinirlilikle... ben oldum olası salaktım... yürüyorduk. sabah oluyordu. bir romanın ilk sayfaları gibi doğuyordu güneş... birden durdum, o da durdu. birbirimizin yüzüne bakamıyorduk. öylece bırakıp geri döndüm... gidiyordum... giden ben oluyordum... yüzde elli diyecek takatim yoktu. kaybettim... tıpkı, kendini gökgürültüsüne hazırlarken bir anda ürkmek gibi...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © noir, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |