Yanlış sayısız şekillere girebilir, doğru ise yalnız bir türlü olabilir. -Rouesseau |
|
||||||||||
|
Çıkmıyorum evden günlerdir mecburiyetler dışında. İşe gitmek zorundayım. Gidiyorum. O kadar… Bana kalsa işe bile gitmem ya… Zorundayım dedim ya. Ne mi yapıyorum evde? Sırf mecburiyetten yemek yiyorum. Sonra alıp çayımı camın önüne geçiyorum. Ara sokak, pek gelen geçen yok. Ben de gökyüzünü izliyorum. Bulutlara bakıyorum. İçim biraz aydınlanıverir gibi oluyor. Neden bilmem sanki biraz umutlanıyorum. Sonra tam karşıda maç yapan askerleri izliyorum tülün ardından. O çocuk adamları izliyorum. Bunlar mı asker diyorum gülerek. Şimdi bir savaş çıksa bu top peşinde koşturan, atılan golün ardından sevinçle birbirlerinin tepesine atlayan bu çocuklar mı bizi korumak için birilerini öldürecekler. Kan görmek zorunda kalacaklar. Belki de ölmek zorunda kalacaklar. İnanamıyorum. Yavaş, yavaş çocuklar çıkıyor sahneye. Okuldan gelip önlüklerini, çantalarını bir yere fırlatmış, yemeklerini yemişler ve işte huzurumdalar. Oyunlarını inceliyorum. Bir tane ebe var, kaçışan çocuklardan yakaladığına bir tekme savuruyor. Tekmeyi yiyen çocuk ebe oluyor bu defa. Gözlerime inanamıyorum. Oyun mu bu şimdi diyorum. Yüzlerindeki ifadeye bakıyorum. Attığı tekmeden arkadaşı acı duyduysa yüzünde zevk almış bir ifade mi oluşuyor bana mı öyle geliyor. Dikkatlice bakıyorum. Zevk alıyorlar. Bunlarda adam çocuklar gibi diyorum… Dünya gerçekten değişiyor. Camın önünden gördüklerim bile benim canımı sıkıyor. Bir de dışarı çıksam neler görürüm acaba? Biraz içimi dinleyeyim diyorum. Müzik açıyorum. Uzanıyorum. Hayatımı düşünüyorum. Önce geçmişimi… Bakıyorum hiç iç açıcı bir şey yok. Aldanışlar, çaresizlikler, özlemler, ayrılıklar, mücadeleler… Sadece canımı acıtıyorum. Vazgeçiyorum. Bugüne geliyorum.Bir adım yol kat edememişim.Hala özlüyorum,seviyorum.Mücadeleden vazgeçmiş,yorgun bir aldanmışım şu anda.En iyisi geleceği düşünmek diyorum.İyi düşüneyim o zaman diyorum.Yok.Fark ediyorum ki umudum yok,hayalim yok,isteğim yokNne zaman,nerede kaybettim ben umutlarımı?Kime teslim ettim de almayı unuttum?Bu umutsuzluğu nasıl yerleştirdim içime?Bu korkuları kim saldı yüreğime?Korkuyorum ve hemen bu düşünme işini artık bırakmalıyım diyorum.Gündelik yaşama dönmeliyim.Dışarı mı çıksam ne yapsam?Aklıma birden dışarı çıkıp da rüzgara karşı yürüdüğüm günler geliyor.Kendi kendime sen güçlü kızsın, bak rüzgara karşı yürüyorsun dimdik,her şey yoluna girecek,hayat çok güzel olacak dediğim günler geliyor.Ne oldu?Ne düzeldi?Çıkmıyorum yine.Evimdeyim. Biraz televizyon izleyeyim diyorum.Haber saati…Önce felaket haberleri:trafik kazalarını izliyorum.Alkollü araç kullanan bilmem kim kaza yapmış şu kadar ölü ,şu kadar yaralı.İçim sızlıyor.geçebilsem ya bu haberi kader işte deyip.Ya da bir yazık deyip devam etsem ya hayata.Ardından bilmem nerde şehit olmuş askerlerimizin cenaze törenleri,ardından parasızlık yüzünden tedavi olamayan çocuklar,ardından çocukları tarafından sokağa terk edilmiş nineler,dedeler…Bazı insanlar annesizlik yüzünden her gün ağlarken,bazı insanlar babasından bir güzel söz duyabilmek için her gün Allah’a yalvarırken adalet mi bu?Ardından siyaset haberleri…Hayır bu kadar dayanamam.Zaten bu kadar aldanmış bir insanken göz göre göre de kandırılmama müsaade edemem…Kapatıyorum televizyonu. Yapacak hiçbir şey bulamıyorum artık Biraz sevdiklerimi düşüneyim diyorum ama en çok onların beni kandırdığı geliyor aklıma.Vazgeçiyorum. Yatağıma yatıyorum.Yorganı çekiyorum başıma.Uyusam diyorum.Bir uyusam yıllar sürse.Kalktığımda artık her şey sona ermiş olsa.Bir kalksam yataktan yüreğimde hiçbir ağırlık kalmamış artık.Kuş gibi hafifleşmiş.Uçururum o kalbi o zaman ben de.Özgür bırakırım.Gitsin nereye isterse oraya konsun. Ama şimdilik hapis olmak zorunda orda. İnsanların emanete hiç saygısı kalmamış.Bir gün belki geri vermek zorunda kalırım diye düşünmeden o kadar hoyratça kullanılmış ki…Kanamayan tek bir yer kalmamış.Biraz onarayım,besleyeyim.Sonra birkaç yüzyıl uyuyayım…Belki,belki uyandığımda insanlar değişmiş olur.Sevmeseler bile belki sevgiye saygı duymayı öğrenmiş olurlar.Kim bilir. Bir uyuyayım bakalım…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © gökçe, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |