"Bilmezlik ile ne hoştum; hayalimde ne güzellik, ne de aşk vardı." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Karma Şehrin kaderinde bugün ne olduğunu kimse bilemez fakat Juneau’nun kaderi onun hiç de istemediği şekilde ilerliyordu.Dün gece yaşadığı olayların bir kabus olmasını umarak uyandı yatağında ama kabus değildi, hepsi de gerçekti yaşadıklarının.O yaşadığı tabloyu istemeyerek gözünün önüne getirdiğinde, gözlerinde yaşlar biriktiğini hissederek dikkatini başka yöne vermeye çalıştı. Juneau birden okulun artık tatile girmiş olduğunu ve önümüzdeki günler boyunca istediği gibi vakit geçirebileceğini, aklına gelen her şekilde değerlendirebileceğini farketti. Fakat bir taraftan da yaşadığı olaylar nedeniyle keyfinin yerinde olmadığını, canının sıkkın olduğunu da biliyordu.Takvime baktı.Bugün ayın kaçı olduğunu merak etmişti ki birden bugünün ona bir şeyler hatırlatığını farketti.Biraz düşündü ve evet bugün...En yakın arkadaşı Adrey buraya-Karma Şehre- geliyordu. June bir anda o kadar mutlu olmuştu ki bir süreliğine de olsa Adrey’le çok güzel bir hafta geçireceklerine ve keyfinin bir nebze olsun yerine geleceğine çok sevindi.Hemen telefonu kaptı ve Adrey’i aradı.Adrey June’a şu anda yolda olduğunu 1 saat içinde varacağını bildirdi.June direk mutfağa gidip bir şeyler atıştırdıktan sonra üzerini giyinip evden çıktı. Yirmi dakika sonra gardaydı June.Adrey’in binmiş olduğu otobüsün gelmek üzere olduğunu düşünerek on dakika kadar bekledikten sonra işte Adrey gelmişti.Koşarak birbirlerine sıkı sıkı sarıldılar.İşte o esnada June çok uzun süredir ne kadar da yalnız olduğu duygusunu hissetti ve gözlerine yaşlar dolmuştu.Bunu Adrey’e farkettirmemek için hemen gözlerini silip gülümsemeye başladı. -Hoşgeldin canım.Nasıl yolculuğun iyi geçti mi? diye sordu June. -Evet.Oldukça rahattı hiçbir sorun çıkmadı. diye cevapladı Adrey. -O hâlde ne duruyoruz.Hemen bir otobüse atlayıp eve gidelim. -Peki. dedi Ad.Eve gider gitmez Adrey bavullarını boşalttı ve June da birer nescafe yaptı.Daha sonra birlikte oturup uzun uzun sohbet ettiler.Adrey okulunu, yaşadığı şehri, yeni erkek arkadaşını herşeyi şöylece bir özetlemişti.Daha sonra aklına birden June’un geçen gün telefonda anlattığı çocuk geldi ve dayanamayıp sordu: -June..Sen geçen gün telefonda bana hani bir çocuktan bahsediyordun.Neydi adı? -Trei. dedi June isteksizce. -Heh, evet.Hemen anlat bakalım neler olduğunu?O günden beri meraktan çatlıyorum.Kimdir, nedir, nerde tanıştın?Hepsini bilmek istiyorum... June bir süre kafasını eğip sessizce bekledi.Trei’yi aklına getirmek istemiyordu aslında fakat kendi bahsetmişti Adrey’e Trei’den.O hâlde Adrey’in merak etmesi gayet normaldi.Ad de June’un canının birşeylere sıkkın olduğunu anlayarak: -Ne oldu canım?Bir problem mi var yoksa? diye sordu.June derin bir nefes aldı ve: -Tamam.Sana her şeyi ta en başından anlatacağım.Şimdi beni bitirene kadar dinle. dedi ve Trei ile ilgili yaşadığı her şeyi en başından başlayarak uzun uzun anlattı.Bitirdikten sonra Adrey: -Tamam canım.Seni çok iyi anlıyorum ama canını bu kadar sıkma.Belki de olaylar gerçekten O’nun istemediği bir şekilde gelişmiştir. dedi.June bilmiyorum der gibi kaşlarını kaldırdı. -Herneyse.Şu anda bunları düşünmek istemiyorum.Bu akşam seninle Shiro bara gidip istediğimiz kadar içip eğlenelim.Ne dersin? -Tabi ki.Süper olur.Sen de biraz kafanı dağıtmış olursun.Hem belki yeni yeni yakışıklılarla tanışırız..! dedi Adrey ve birlikte gülüştüler.June: -Peki o zaman, akşam için hazırlanmaya başlayalım. Saat sekiz olduğunda ikisi de bara gitmeye hazırdılar.Üzerlerine giydikleriyle birlikte harika görünüyorlardı ve barda bu kıyafetlerle erkeklerin dikkatini çekeceklerine emin bir edayla evden çıktılar. Shiro Bar Karma Şehir’de Juneau’nun belki de en çok sevdiği mekanlardan biriydi.Kendine özgü bir atmosferi vardı.Gerek dekorasyonuyla olsun gerekse müşterileriyle olsun diğer yerlerden daha farklı belli standartları olan gayet rahat bir bardı.Adrey ve June kendilerine güzel bir masa seçtiler ve üzerlerini çıkarıp oturdular.Garsondan iki adet vişne-vodka istediler ve sohbete başladılar. -Burası biraz gürültülü ama oldukça güzel bir mekan, sevdim... dedi Adrey. -Evet.Gürültü her yerde var ama burası diğerlerine oranla biraz daha rahat edebileceğimiz bir yerdir. dedi June da. İçerisi oldukça kalabalıktı.İnsanlar bir yandan müziğin etkisiyle oturdukları yerde sallanıyor, bir yandan da önlerindeki içkilerini yudumluyorlardı.Bazı masalarda oldukça kalabalık kızlı erkekli gruplar, bazılarında da sadece kızlardan ya da sadece erkeklerden oluşan gruplar vardı.June birden: -Ee..Anlat bakalım Shaan’la nasıl tanıştınız? diye sordu.Adrey gülümsedi ve: -Açıkçası Shaan’la ben barda tanıştık.Bir akşam kızlarla beraber bara Doggy’i dinlemeye gittiğimizde çok hoş bir çocuk dikkatimi çekti.Kendi kendime bu çocukla mutlaka tanışmalıyım dedim.Bir süre sonra oturduğumuz yerden konuşmaya başladık ve gecenin sonunda birbirimize telefon numaralarımızı vermiştik. dedi Adrey ve gülüştüler. -Sonrasında birkaç gün görüştük, takıldık, gezdik ve şimdi çıkıyoruz.Ondan gerçekten çok hoşlanıyorum.İlk defa birine karşı bu derece güçlü duygular besliyorum. -Senin adına çok sevindim.Umarım bu beraberliğinizi ve mutluluğunuzu hiçbir şey bozamaz. -Umarım canım.İnşallah sende benim bu sıralar olduğum kadar mutlu olursun ki olacaksın buna inanıyorum. dedi Adrey ve bir süre konuşmadan etraflarını izlemeye başladılar.O sırada Juneau karşıdan iki çocuğun sırıtarak yanlarına gelmekte olduğunu görünce: -Oh, Tanrım.Hayır!! dedi ve kafasını çevirdi.Adrey de durumu anlamıştı.Birkaç saniye sonra: -Selam kızlar.Oturabilir miyiz? diye sormalarıyla birlikte Juneau hemen: -Aslına bakarsanız biz de tam kalkıyordukÖyle değil mi Ad? -Evet kesinlikle. diye onayladı Adrey de.Çocukların yüzü bu durumdan hiç hoşnut olmayarak asıldı ve masadan uzaklaştılar.June ve Ad de hemen toparlanıp bardan çıktılar.Sokağa çıkar çıkmaz ikiside kahkahalar içinde çocukların yüz ifadelerine gülüyorlardı.Yol boyunca durmadan gülen June ve Adrey evin önüne geldiklerinde merdivenlerde bir çocuğun oturmuş birini beklemekte olduğunu gördüler.Aman Tanrım, bu Trei’di, June’u görünce yavaşça ayağa kalktı ve June’un yüzüne baka kaldı.Juneau da bir süre öylece Trei’ye baktı sonra kendine gelerek: -Senin burada ne işin var? diye sordu kızgın bir ifadeyle.Trei: -Yukarı çıkıp kapıyı çaldım, kimse açmayınca da seni burada beklemeye karar verdim. -Beni niye bekliyorsun ki?Konuşacak hiçbir şeyimiz yok. -Juneau...Lütfen, dün gece bana çok kızdığının farkındayım ama düşündüğün gibi değil.Betchi’yle ben uzun süredir tartışıyoruz ve... -Bana açıklama yapmak zorunda değilsin Trei.Zaten bunlar beni ilgilendirmez.Ama bilmek istiyorsan söyleyeyim.Sana kızgın değilim sadece çok kırıldım.Şimdi izin verirsen eve çıkmak istiyoruz. dedi June.Adrey tüm bu olup biteni uzaktan seyrediyor ve gerçekten ikisininde durumuna üzülüyordu.Ve görünüşe göre de Trei June’a gerçekten değer veriyordu.Eğer böyle olmasaydı gecenin bir vakti neden saatlerce June’u bekleyecekti ki.Trei birden: -Lütfen sana açıklamama izin ver June.Bunu gerçekten istiyorum, seni görmek istiyorum.Lütfen bana kısa bir vakit ayır ve beni biraz olsun dinle. -İyi geceler Trei. dedi June oldukça soğukkanlı bir ifadeyle ve Adrey’le birlikte apartmana girdiler.Eve girdiği gibi gözyaşlarını tutamayarak ağlamaya başlayan June’u teselli eden yine en yakın dostu Adrey’di tabiki. Adrey pencereden dışarı baktı, Trei kafasını kaldırmış cama bakıyordu.Kimbilir belkide June’un cama çıkmasını umuyordu.Bir süre daha bekledi ve sonunda pes etmiş bir halde binanın önünden uzaklaştı.Adrey June’a Trei’ye bir şans daha vermesi gerektiğini,Trei’yin kendisinden hoşlanmasa ve onu önemsemese bunca saat burada beklemeyeceğini söyledi.Fakat June çok kırılmıştı ve henüz-en azından bu gece-Trei ile konuşmaya hazır değildi. İkisi de yorgunluktan-ki June aynı zamanda üzüntüden-adeta yerlerinde uyukluyorlardı.Hemen oldukları gibi yataklarına uzanıp uyumaya koyuldular.Fakat June’un aklından Trei’n görüntüsü bir türlü gitmiyordu çünkü anlamıştı ki June Trei’e aşık olmuştu...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Nihan Köse, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |