"Küle değil, ateşe üflemelidir." -Divanü Lügat-it Türk, Savlar |
|
||||||||||
|
Çoğu hocanın derdi bu… Ama bir bakıma da haklılar… Bazen biz bile ne yaptığımızı anlamıyoruz. Bir yazı yazarken ne kadar çok zorlandığımız anlatılamaz. Bence messenger(msn) bizi çökertiyor. Bir şeyi çabuk yetiştireceğiz, çabuk cevap vereceğiz diyerek dilimizi o kadar çok suiistimal ediyoruz ki... Ve bizim anlaşılmayacak bir dilimiz oluşmuş bu msn’de… Msn kullanmayan kişiler belki de bu konuşmaları okurken zorlanırlar, zorlanmamaları gibi bir ihtimal de yok sayılır. Özellikle Türkçe derslerinde –yor eki konuşmayı güzelleştirir. Ama bu msn de bulunurken yuvarlanıp gidiyor. Kişi bir cevap verecektir konu hakkında bilgisi yoktur: bilmiyorum demeye erinir; bilmiom diyerek cevap verir… En basit örnek budur yani… İtiraf ediyorum ben de bunlardan biriyim. Yazılı eğer test değilse işkence gibi gelir bana… Bir türlü ‘değil’ sözcüğü yerine ‘deil’ demekten kendimi alamam. Başka bir yönden de kendimizi inceleyecek olursak uzmanlar 'derste sıkılmamak için eğer not, tutuyorsanız kısaltmalar yapın; anlayacağınız dile çevirin konuyu.' diye… Belki de bu illet bize böyle bulaştı. Hiç kimse inanmaz ama cidden bu yazıyı yazarken bile çok zorlanıyorum… Biz bir gençlik olarak bu hallere geldik… Ama sorun şudur ki bir noktadan sonra alıştıklarımızdan vazgeçmek zor oluyor… Bir de yaptığımız en güzel şey (yani bize öyle geliyor) sesli harf kullanmamak… Hatta bunun en güzel örneği bir metin yazalım, tabi bunu msn kullanan kişiler için söylüyorum (msn kullanan derken öğrencileri demek istiyorum.) bir metin koyuyorum aşağıya ve onun da altına msn diliyle yazılmış olan aynı metni koyacağım… İşte başlıyor… Asıl metin: “Ona da haksızlık etmek istemiyorum belki hatalı olan benim. Bulunmaz Hint kumaşı değilim ya, görünüş olarak hımm yakışıklı çocuk denilecek biri hiç değilim. Ama yaptım çok çalıştım bitmesin diye kendimle mantığımla çok kavga ettim olmadı.” Genç adam bunları düşünürken suratı şekilden şekle giriyordu. Süratle giyinerek dışarı çıktı, bugüne kadar hiç bekletmemişti onu şimdide bekletmemeliydi. İstanbul soğuk ve yağmurlu bir Nisan ayı yaşıyordu. Genç adam gökyüzüne bakarak iç geçirdi bulutlar bizim yaşayacaklarımızı biliyor onlar bile ağlıyor halimize... Msn’e göre olan: ‘Ona da haksızlık etmk istemiorum blki hatalı olan bnm. Bulunmas hint kumasi deilim ya, görünüs olarkta hımmmm yakisikli cocuk denilcek bri hiç deilim. Ama yaptm cok calistm, bitmesn die kendmle mantıgmla cok kawga ettm olmadi.’ Genc adam bunlrı düşünürkn surati seklden sekle giriodu. Süratle giyinerk dişarı çikti, bgne kdar hic bekletmemişti onu simdi de bekletmemeliydi. İstanbul soguk ve yagmurlu bir nisan ayi yasiordu.Genc adam gökyüzüne bakark iç gecirdi bulutlar bzm yasaycaklarımızı bilior onlr bile ağlıor halimize… İşte artık yorum sizin… Önerileriniz belki de gençliğimizin, belki de Türkçemizi kurtaracak bir öneri olabilir… Okuyarak bu yazıya zaman ayırdığınız için teşekkür ederim… İşte bir amatör deneme…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © samet can, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |