Kötü bir barış, iyi bir savaştan daha iyidir. -Puşkin |
|
||||||||||
|
Abajurun sol tarafında duran sandalye, kırılmış tek ayağına rağmen hala dengede kalmaya çalışıp, bir dönüşün yaşanmasını bekliyor. Sandalyenin tam karşısında olan duvardaki saat 11.05 ‘de asılı kalmış bekliyor. Ahşap yatak ertesi gün uyumaya hazır bir şekilde düzeltilmiş bekliyor. Yatağın altındaki bir ucu görünen ufak valizin içindeki kağıtlar uzun zamandır okunmamışlığının tedirginliğiyle düzeltilmeye hazır bekliyorlar. Yaşanmışlığının anlamlandığı, bırakılmışlığında tozlanmış konuklarını bekleyen bir oda. AYNı MEKAN-şIMDIKI ZAMAN Aradan geçen bunca zamandan sonra yılların açılmamışlığıyla zorlanan bu kapıyı tekrar açacağımı hiç düşünmemiştim. En tuhafı ilk defa böylesine bir boşluk duygusuyla açıyorum. İçeri girdiğimde sanki eskiden olduğu gibi abajurun yanındaki köşede elinde kitabın o iri, ışıl ışıl bakan gözlerinle bana bakacakmışsın gibi hissediyorum. Böyle olmayacagını bilmem içimdeki boşluğu dahada arttırıyor. Kapının açılırken çıkardığı o gıcırtılı sesten ne kadar çok nefret ederdin. Ve yine bu ses çıkıyor ve ben yine bu sesi geride bırakıp içeri giriyorum. Oda senin yokluğun dışında bıraktığın gibi. Ama sadece bedenin yok, bunun dışında bakışların ve susuşların hala odanın her yanında. Gelmeyeceğini bildiğim halde gözlerim kapıda gelecekmişsin gibi hissediyorum bir an. En son gidişindeki bekleyişimden daha büyük bir yalnızlık duygusu içindeyim şimdi. Uzaklaşmak istiyorum buradan ama bu kez benden bir şeyler bırakmamam gerek. Bu yoksunlukla yaşadığım zaman yetmez mi sence? Burada olsaydın “hadi yüzümüzü boyayalım” derdin. Konuşmak istemediğin zamanlarda yaptığın gibi. -Ses odanın icinde dolaşmaya başlıyor. Eline aldığı boya kutusunu açtığında kırık boya parçaları odanın uyumunu bozuyor birden.- Ne çok kırdık birbirimizi. Ayrılırken toparlayacağımızı düşündüğümuz darmadağınık bedenlerimiz şimdiki boşluklara daha da büyük geliyor. Arta kalanlarını anlatmadın hiçbir zaman bana. Haklıydın, arta kalanlarımdan hep kaçtım. Bunu söylememi sağlayan yokluğun mu? - Ses masanın üzerinde dolaştırıyor ellerini- Hep insan yüzlerine benzetirdin bu lekeleri. Onlarla anlatırdın bana tüm duygularını. Ne kadar kızgın bakıyor derdin yada ne kadar şaşkın. Gözlerine bakardım bende. Ne kadar üzgün baktığını görürdüm ya da ne kadar telaşlı. Şimdi bu lekeler ne kadar ifadesiz bakıyorlar. Kendinle beraber onların yaşamlarını da götürdün sanki. Şekillerden birisini diğerlerinden hep ayrı tutardın. Ben de hissederdim bu ayrımı anlattıklarınla. Şimdi ise ne kadar benzer diğerleriyle. Dışarı çıkmalısın artık derdim. Sen ise dahada karışırdın boyalarınla söylediğime inat. ”Bu boyalarla yalnız bırakma beni.” Son zamanlarda ne kadar sessizlesmiştin. Şimdiki gibi kırık camın ruzgarın etkisiyle çıkardığı ses bozardı odadaki sessizliği. Ben de yine aynı tedirginlik var.şimdi yokluğunla yüzleşiyorum. - Ses kırık sandalyeye oturdu ve duvardaki çatlaklara dikti gözlerini-. AYNI MEKAN- GEçMIS ZAMAN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © nuran yurtsever, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |