Herkes cennete gitmek ister ama kimse ölmek istemez. -Joe Louis |
|
||||||||||
|
Akşam 19.30 suları. Emirdağ Aksel turizmin önünde otobüsü bekliyorum. Otobüs gelince hemen otobüse bindim ve arka taraftaki koltuğa oturdum. Otobüsün camından etrafa göz atıyorum.Herkes bir telaş içerisinde. İşinden evine dönen insanların yorgunlukları yüzlerinden okunuyor. Yorgunluk, bitkinlik ve hatta yaşamanın sırrını bilmeyenlerin yaşamaktaki bezginlikleri... Evet. Malesef bir çok insanımız yaşamaktan bıkmış, hayattan yorulmuş vaziyette. İşte bunun içinde insanlarımız intihara girişiyor. Türkiyemizin şartları malumunuz. Ekonomik problemler, aile sıkıntıları, bitmek bilmeyen istekler, ve erişilemeyen arzular insanı ister istemez strese sokuyor. Ama -çağımızın hastalığı- bu stresten kurtulmanın da yolu iyi bir inanış, iyi bir kul olabilmek.. İşte işin sırrı bu. Bunu bütün herkes biliyor bilmesine de uygulamada sıkıntılar yaşıyoruz insanoğlu olarak. Ama görevlerini yapan iyi bir kulun bu tür sıkıntı ve dertlerden uzaklaşması kısa sürer. İşte bu düşüncelerle yolculuk devam ederken Dişli Kasabasını geçtik. Alptürk Entegre tesislerine yaklaştık. Arka tarafta oturan 55-60 yaşlarında Bey amca muavine doğru yaklaşarak Bolova'da ineceğini belirtti. Muavin nerede dedi. Bey amcanın kullandığı mahreçler tam çıkmadığı için hemen devreye girdim. - 'Biraz ileride dönemeç var, orada' dedim. Muavin cevap vermedi, fakat kafasıyla tamam işareti verdi. Allah (c.c.) bilir ne duygularda idi muavin. Bu arada ben Bey amcayı yan tarafını görüyorum, bunun için yüzünü görmüyorum. Bolova'ya geldi otobüs. Beyamca bana dönerek sağol dedi, ben de başımı salladım hayırlı günler diye. Aman Allah'ım (c.c.). Sen ne büyüksün Rabbim. İdrak edemediğimiz öyle şeyler var ki acizliğimizin bir göstergesi insanoğlu olarak. Bey amcanın burnu yoktu.Evet, amcanın burnu plastikten yüz kısmına oturtulmuş vaziyette hayatını idame ettiriyordu. Nice eli, ayağı tutupta, sapasağlam olan gençler buhrana giriyor, strese giriyor intihara girişiyordu. Ama beyamcanın ihtiyar yüzünde 'ben hayattayım daha' ifadesi vardı. Kimdi bu Beyamca, ne idi, neden oldu bu durum bilmiyorum ama bildiğim tek şey Beyamcanın yapay burunla hayata sımsıkı sarılması taktire şayandır. İşte örnek alınması gereken biri var ise bu adam, o adam. Bu duygu ve düşüncelerle evime gittim. Evde bu duygular oluştu. Bir kez daha anladım ki hayatta sıhhat gibisi yok. Para,pul,mal,şöhret hep geçici arzular, geçici hevesler.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hünkar Taha KARAER, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |