Yalnızca sevgiyi öğret, çünkü sen osun. -Anonim |
|
||||||||||
|
Afganlı muhacir Kaçmıştı adeta geldiği yerden oysaki vaat edilmişti onlara özgürlük, demokrasi… Oğlunu mektebe gönderecekti sonra büyüyünce öğretmen olacaktı ama olmadı… Ah be! diyordu “satamadım da o beyazdan elim varmadı hem bizim arazimiz vardı babam çiftçi idi biz ekmeyince geldiler el koydular arazimize şimdi yeşermektedir yanlış bitkiler yanlış ellerde”… Bu düşünceler ciğerci falan şahsın yellediği mangaldan yayılan güzelim kokulara dalmışken geçiyordu aklından. Sonra elindeki poşette kendisini bekleyen bayat ekmek ve de zeytinine şükretti ve ayrıldı bu uzak ve de kendine gereksiz gibi görünen yerden... Japon gezgin Ne için geldiğini tam olarak ne umduğunu bilmese de görmeğe değer birçok şey görmüştü bu yabancı mistik şehirde, amma velâkin kafasının bir yerlerinde hiç çıkmamacasına sevdiği kıza erişememe ezikliği hep yakıyordu içini… Yüksek bir sınıftan gelmekteydi bu şahsı münferit ve kendisininse erişmesi hayal gibi bir şeydi o mertebelere akıllıydı bu milletin adamları vazgeçmek zor olmadı… Sonra bir sabah uyandı ve yıllık iznini gezginliğe harcamağa karar verdi ve düştü yollara… Finli çift Sıcaktı onları en başta olumsuz etkileyen ve ardından aralarındaki anlaşılması güç anlaşamama durumu, öyle ki her yıl deniz kenarı bir yerleri tercih ederlerken bu yıl ihtilafa düşüp sonunda hiç duymadıkları bu şehirde bulmuşlardı kendilerini… El ele tutuşmuşlardı ama bütün farklı yollardaydılar ve hatta kafalarında son vermek vardı aralarındaki bağa. İnsanoğlu zora gelince değişirdi onlar da bu, hayat standartlarından düşük olan yerde bize rutin gelen fakat anlaşılmaz bu gidişat içinde tanımaya başlamışlardı birbirlerini hoşa gidebilecek yönlerini. Sahne gerçekten de görmeğe değerdi geçici, yaban insanları o gecelik şehrimin kader mi derinsiz buna orasını bilmem aynı yerde durup o insana umut, heves ve de güzel yönleri olarak hayatın feyiz veren gecenin karanlığı içinde yeşil, parlak, ihtişamlı saat kulesinin manzarasına dalmışlardı… Biliyorlardı ki bulunuşları o an orada hiçbir şekilde rastlantı değildi… Eğer hayat gailesi, eğer kendinden çıkma istenci ve de eğer şans eseri evet işte şimdi değişiyordu içlerinde bir şeyler azimleniyorlardı, unutuyorlardı ve anlıyorlardı… Bu hayatta verene kadar son nefesini bitmezdi hiçbir hikâye yıkılmazdı bir ülke, yitmezdi umudu kırılgan kalplerin ve sonlanmazdı hiç bir sevda. Burası birçoklarına göre son durak gibi gelse de onlara yeni başlangıçlar olarak, ikinci bir şans olarak görünmekte idi.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ihsan eren, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |