Pek çok doktorun yardımı ile ölüyorum. -Büyük İskender |
|
||||||||||
|
........................................annem`e! Sabah yedi çocukları ile başladı gün seyir halinde iki kuşun arkasından kurşun hızıyla kaçan zaman ve farkında olunmayacak denli bakmalar. Bu sabaha yakın ölü birinin gözlerine baktık yanımda onu öldüren katilin gölgesiyle, gölgeler trajedi yazamazlar ancak bakarlar gölgelerin teknik olarak anlamı da yoktur! Alıyorum gölgemi oradan! Kalan şeye bakıp soru üretecek birilerini arıyor sözler. Kalan şeyleri de alıyorum oradan. Bir leşin içine sızmış akbabanın aynı zamanda arkadaşıdır çakal, leş bitene kadar kardeştirler, bölüşüm ve anlaşmalar varoluşa değindir, anlamlıdır. Ölü hissetse de bunu susmak durumundadır leşlik etiğidir bu. Ölü bir süre sonra kendi leşinin kemiklerini sayar tamamsa kalır orada. Eksikse mesela bir kemik leş kendinden utanmalıdır! ne ki kırılmıştır belki çakalın dişi... Sabah yedi çocukları da ölüdür, kendilerini sadece varlıktan sayan çiçekler gibidir onlar...alıyorum çiçekleri de. Çiçekler kendi başlarına nedir ki? Çiçeklerin içine saklanan saflığı fark etmektir çiçek sevmek birde, çiçek biriktirmek leş biriktirmektir leşler enikonu çiçeğe dönerler bilirsiniz işte. Varlığını ruhundan koparan biri için çiçekler tamamen kendisini ifade eden güçlü yanlarıyla bakılması gereken yaşamaklıklardır.oysa zavallıların kullanıldıklarından haberleri de yoktur... leşler kullanılırlar ve çiçeğe dönüşürler demek için sıramı beklemiyorum. Evler vardır birde bu çocukların sürekli çıktıkları evler sürekli çıkılan şeylerdir evler içlerinde de leşler vardır iki leş başka bir leş yiyerek ve evlerin kapılarına çiçekler dikerek korkularından uzaklaşırlar. İnsan dediğin iskeletin kendine yalan söylemek için kiraladığı yerlere ev denir ve evlerde kandırılan başıbozuk leşler ruhsuz çiçeklere bakarak birbirlerini yerler... çiçekleri alıyorum oradan. Elimde bir sürü şey var elimde kendim varım ama ben bana inanmayan bir çiçeğin elindeyim hissiyle varolmadığımı düşünmekteyim... varolmadığımı düşünmenin kertesi de kandırılan çiçeklere soru ve renktir. Çiçekler olmayan varlığımı ispat etmek için kandırılıp ruhlara sürülürler. Ruhlar kandırılamaz ve ayartılamaz değildir ancak varlıkların kandırılmaları en hafif anlatımla çürümedir. Leşler çürür ve çiçek olurlar sürekliliği bu yüzdendir ruhun yoksa sıkılıp sıkılıp kelimeleri çiçeklere saklamanın adına neden şiir felan diyelim. Çiçekler şiirdir söylenecek sözlerin değil söylenemeyecek sözlerin derdidir şiir... çiçekler gözüken şeylerin ifade edemediği nesnelliklerdir. Ben varlık değilim çocuk. Ben et değilim acımam! Acıyan ruhumdur acıyan ve sesi soluğu kesilen. Yazdıklarım sesinden bir çiçeğe yansıyanlardır ki çiçeğin de leşini yemekteyim bu da etik değildir leşler dünyasında. Bu sabah yedi çocukları bir kurşun gibi geçtiler yanımdan ilk defa bir insan olarak yer kapladığım alandan özür diledim. ben varlık değilim çocuk ben ruhum...elinin okşaması yetmez elinin içine girmeliyim! Varlık sanılan ve varlığından medet uman ruhsuzlukların kaçamak değinmeleri de çiçektir. Çiçekler ölür ölü çiçekleri kimse sevmez! Çünkü başkalarını kandıracak etkinlikleri kaybolmuştur. Kurutulmuş bir gül yaprağının anlamı ancak unutmadım`la izah edilse de yapılan bir leşin uzun süre bekletilmesinden ibarettir ve leşler çürümelidirler. Leşlere dadanan kardeş ilişkilerinden evlere koşar çocuklar gözlerinde yaşama sevinci parıldaması bir kestanenin toprağa düştüğündeki rahatlamasıdır ki yaprak dalda durduğu sürece kandırmaktadır ağacı ağaç ona bakanlara güzel görünmelidir ona bakanlar da ağacın sonsuz özüne değil farkında olmadan biçimine takılı kalırlar. Biçimler birilerini oyalamanın değişmez olanaklarındandır. Birileri bu sabah erkenden uyanıp kendi leşini sevdirmeye çalışacak başkalarına artık çünkü leşler etiğinde bu sündürme gereklidir! Zamanı kaldığını sanan zamansızların alel acele kendilerini sevdirmeleri gerekir. Başkalarına kendini sevdirmek sonsuz acılara kapı aralamaktır ki kapılarda kendilerine kapanırlar çoğu kez. Kapılara çiçekler dikilir kapıları kandırmak içindir bu içindeki leşlerin kendi kapıları kapalıdır çürümekten nefret eden leşlerin kapıları kendi gölgelerine kokar. Buna bazen çiçek kokusu denir. Alıyorun kokularımı da. Leşler iyice ısındığında uzaklara daha uzaklara yayılır koku koku uzadıkça çürüme hızlandı demektir bir o kadar da misafir doluşur oraya! Bir taraftan parçalanırken diğer taraftan sohbet koyulaşır ruhla çünkü ruh biçimlerden sıyrılmanın en acı anını yaşamaktadır... ruh biçimden sıyrılmakla biçime tapan fetişlerin tanrısını da reddeder. Reddedilen tanrı kendi leşinden bahseder bir kitapta, bir kitap yazmaya kalkar yahut iki kuşa kızar! Bu sabah yedi çocuklarının ölü olduğunu ilk ben söylemedim! Daha dün gece bana çarpan bir nesneyle ölmeden az önce nesnelerden kaçamayacağımdan söz etti çiçekler. Çiçekler çok konuşurlar bazen ve onların sözleri dikkatle incelenmelidir sözleri diyorum çünkü başka bir çiçek şu anda birilerini kandırmak için koparılacak ve başı kesilecek! Başı kesilen her şey gibi başını kesenin üzülmemesi için ölü taklidi yapacak bir süre. İşe yarayan nesi varsa cansız ve çırılçıplak ortaya koyacak. Birilerinin çiçeği olana dek yani birilerinin ruhu olana dek çürümeyecek. Tanrı çiçekleri pisliklerini örtsün diye yarattı diyeceğim sabah sabah kırmayayım kalbini ne de olsa yaşamalara sürülmüş başka bir ruhtan söz etmek olasılık dahilinde. Ruhum kendi elleriyle yok etmeli bedenimi, bedenimden çocuklara yer açmalıyım, kendi çocukluğumun ölüsünü babamın leşine sürüyorum bu yüzden şimdi al beni de baba. Zamanı geldi baba çiçek olmak istiyorum ben! bir bahçede sarı sarı bakma zamanım geldi... koparılana dek kendimi kandırayım koparılınca da başkalarını baba. Bedenim işlevini tamamladı, anamı döllediğin için minnettarım sana! Koşun, kemiklerime varıncaya kadar sizinim artık... Bürran SAKA "trapezus zamanlar"
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bürran, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |