Dilerim, tüm yaşamınız boyunca yaşarsınız. -Swift |
|
||||||||||
|
8 yıllık zorunlu eğitimi yeterince tedbir alamadığımız için sorunlu eğitim haline getirdik.Bu yetmiyormuş gibi Avrupa Birliği'ne şirin görünmek için liseleri 4 yıla çıkardık.Teorik olarak ne kadar güzel icraatlar.Bir de bunun uygulamasını yapan öğretmenlere sorun??? Bu ne büyük sorun!!! İkili eğitimin bütün ağırlığı kabus gibi üstüne çöken öğretmenin omuzlarına geçen yıl sınıfta kalmayı kaldırarak yeni bir ucube yükledik. "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu ?" ayetini hiç hesaba katmadan!En iyi okullarda sınıflar ortalama 48 öğrenciden oluşuyor.Okumaya niyeti olmayan öğrencilerin aile zoruyla sırf evden uzaklaştırılmak için okula gönderildiği düşünüldüğünde felaketin boyutu zihnimizi aşıyor. Bir öğretmenin eğitip öğretebileceği öğrenci sayısı 24 öğrencidir.48 öğrencisi olan bir öğretmene biçilen görev olsa olsa gardiyanlıktır.Aksini iddia eden "Bekara avrat boşamak kolaydır!" atasözünün de işaret ettiği gibi öğretmenlik yapmayanlardır. Öğretmen, derste iki kişilik çalıştığı için bedenen ve ruhen yarım insan (tabiri caizse özürlü insan) durumuna geldiğinden öğrenciyi eğitecek gücü kendisinde bulamaz.Okul dışında can güvenliği endişesi eklendiğinde durumu biraz daha ağırlaşır.Eve gelip de kredi kartlarından yediği darbeyle nakavt olup duyarsız bir varlık haline gelir.Öğretmenin sesi çıkmıyorsa memnuniyetinden değil pilinin bitmesindendir.Hele bir de ikinci,üçüncü iş yapıyorsa ki yapıyor,vay onun ve öğrencinin haline!!!... Reklamcıya kadar herkes " eğitim,eğitim ,eğitim " diyor.Bunun nasıl yapılacağını ise bu işten sorumlu insanlara sormuyorlar.Çünkü hariçten gazel okumak okullar kapalıyken Milli Eğitim Bakanlığı’nı yönetmekten daha kolay geliyor insanlara!... Öğretmenin beden ve ruh sağlığını koruyacağı önlemleri almadan, ona toplumda Atatürk dönemindeki saygınlığını kazandıracak ekonomik iyileştirmeleri yapmadan, eğitebileceği kadar öğrenciyi vermeden ondan medet ummak , bulaşıcı hastalığı olan doktordan şifa beklemekten farklı değildir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Başöğretmen Atatürk :"Her fert dinini,diyanetini öğrenmekle mükelleftir;bunu da ancak mektepte yapabilir !" demiştir. Atatürk her alanda olduğu gibi bu alanda da sözle kalmamış bunun gereği icraatları yapmıştır.Milletin dinini diyanetini doğru öğrenmesi için Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kurdurmuş ve dinin mukaddes kitabının en güzel tefsirinin yapılmasına vesile olmuştur. Atatürk’ün çok önem verdiği 3 Mart l924 tarihinde çıkarılan "Tevhid-i Tedrisat Kanunu" gereğince (4.madde) üniversiteye bağlı bir " İLAHİYAT FAKÜLTESİ " kurulmuştur.Bu fakülteye 29 İmam-Hatip Okulu, yeni Türk nesline dini doğru öğretmek için bağlanır;fakat bu okullar, Cumhuriyet aydınının tepeden bakışı ve yobazlıktan beslenen çevrelerin tazyiki ile görevini yapamadan ilgisizlikten kapanır. "YABAN" romanı Osmanlının ve Türkiye Cumhuriyeti'nin en temel sorununa en iyi teşhisi koymuştur. Bu teşhisi "Aydınlar barış zamanında halka inemedikleri için;halk da savaş zamanında aydınlar yerine softaları,ağaları ve işbirlikçileri dinliyor!" şeklinde özetleyebiliriz. Teşhis herkes tarafından biliniyor;fakat ideolojik sebepler ve çıkar çevrelerinin medyatik baskısıyla tedavide bir arpa boyu yol alınamıyor. Aydınlarımız, özellikle Lâtin alfabesinin kötülenerek okuldan kaçan halka alfabenin dinsizlikle bir alakası olmadığını anlatamamıştır.İmam-Hatip okullarının kapanmasına o zamanki şeyhler,yarım din adamları ve buna seyirci kalan hatta elini ovuşturan aydınlarımız sebep olmuştur. Okumayan , okutulmayan her insanın tarikat ocaklarına ,kapkaç ve terör yuvalarına hazır bir nefer olduğu o gün de görülememiş bugün de görülemiyor. İmam-Hatip okulunda okuyan bir insanın tarikatın kölesi olması veya devlete ve millete düşman olması asla mümkün değildir.İmam-Hatip Liselerinin ve Eğitim Enstitülerinin eğitimimizdeki önemi ideolojik yaklaşımlardan dolayı maalesef göz ardı edildi.Bu okullardaki aksaklıklar düzeltileceğine yok sayılarak eğitimin üretici kaynaklarından ikisi de kurutuldu.Bu okulların işlevi yokluklarında nasıl anlaşılmaya başlandıysa yarınlarda daha da anlaşılacak;fakat iş işten geçecektir. Okumak ışık gibidir. Köstebek,yarasa ve baykuşların çoğalması yer altının cazibesinden çok, halkın talebine cevap veremeyen arz edenlerde aranmalı.Okumayan ,okutulmayan her kız çocuğunun, yarının sorunlu çocuklarını yetiştirecek cahil anneleri olacağını, asla unutmayalım ! EĞİTİM ÇOK ÖNEMLİ;EĞİTMEN GÖZÜ NEMLİ!!! YB BB>
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © AHMET TURANOĞLU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |