İste, sana verilecektir; Ara, bulacaksındır; Çal ve kapı sana açılacaktır -İncil |
|
||||||||||
|
kış günü denize bakan bir pencereden izlenmiş, hırçın dalgaların salladığı bir sandal ;ömrümüz.. bir dağ yamacındayız,gizli bir geçitteyiz kimi.. uyurken sönüyor ışıkları artık;ruhun.. duyargalar kıpırtısıız.. bir sıcak esinti,hoş bir gülüş kımıldatır belki.. kımıltısız bir hayat;kurbağalarla dolu bir bataklık sanki.. nedir ki ışıklardan,gülüşlerden ve kelimelerden beklediğimiz.... yanıp kavrulmaktan ya da kaskatı donmaktan korunmak mı.. korunakları ve sığınakları salim olmayan bir çağa tutunmak mı.. değil elbette..elbette değil..bir kımıldayış..bir silkiniş... ölmüş sanılıp mezara gömülen yaralı bir savaşçının toprağı tepreştirip kalkması,yeniden hayata doğrulması, savaşımını bıraktığı yerden sürdürmesi gibi.. Durmuş bakıyorum etrafıma.. ben miyim artık değişip dönüşemeyen..etrafımdakiler mi.. bakın!deniz aynı deniz..martılar heep aynı kanatlarla,aynı göklerde.. Bakkal Rıfat,Kasap Haydar,Doktor Osman,öğretmen Emine,Kiralık katil Selman hep aynı..gerçi Selman kayboluyor bazen,aylar sonra gömleğinde son maktülünün kan lekeleri,çıkıp geliyor bir karanlıktan.. sonra kayboluyor yine o karanlığa.. hep o kirli sakalı ve sivri burun kundurasıyla.. bir cinayetten ötekine yürürken de hep suskun ve düşünceli.. Hepimizin cinayetleri var aslında koltukaltlarımızda,paltolarımızın astarında, ve o gizli bölmelerimizde..ceplerimizde.. ceplerimiiizde morarmış ceninler.. ceplerimizde -sen suçlusun -diye bağıran cesetler.. kaçımız duyarız ki bu sesi.. kaçımız gecenin bir vakti yalnız yürürken bir sokakta meraklanıp karıştırrız o cepleri.. neden her birimiz ötekimize dair pusuya yatmışken buluyoruz birbirimizi.. ey sığ dünyalılar! sığ ufuklarınızda gün bile batmıyor..bir renginiz bile yok.. dilinizde bir engereğin öldürücü zehri.. köşebaşlarında gizli fıslıtılarınızda bu var.. o sinsi yılan tıslayışları.. şimdi kalkıyorum bu oturduğum yerden.. kendime sakladıklarımı,kendime fısıldayıp çıkıyorum kendimin sokaklarından.. hava karardı ..gün soldu...denize nazır bu pencere kenarında..bir bir yandı yalancı ışıklar..tuhaf...sokak lambaları hiç aydınlatmaz yolumu..bana son bir çay getir Osman!gidip evime uyumalıyım.. 21 Ocak 2006/ Cuma/16:15
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ümit kasım imbat, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |