..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sevginin bulunmadığı yerde us da arama. -Dostoyevski
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm > Burhan ÜREGÜL.




4 Nisan 2006
Aşk Sanayi.  
Burhan ÜREGÜL.
Keyifle okuyacağınızı düşündüğüm bir çalışmadır.


:BJGB:
Aşk diye tanımlanan cemre insanın yüreğine düşmeye görsün bir kere. Hemen
her gün içinden biraz daha çıkılmaz hale gelen hayat karmaşasının
merkezinden soyutlayıverir düşüncelerimizi. Heyecan ile yare doğru savrulup
giden düşüncelerimiz her bünyenin kuvvetine göre etkisi değişen efsunlarla
peşinde emellerimizide sürükleyip gider. Zaten aşk haddi zatında düşünceleri
ve istekleri şekillendiren bir şeydir. Böyle olmayan şeylere aşk yaftasını
vurmak hatasını yapanların çektiği acı ne beter bir acıdır. Bir bataklık
gibi içine çekip durur insanı, ne kadar çok çırpınırsa o kadar çok batırır.
Bu gün itibariyle dünya coğrafyasında bulunan devletlerin varlığının
garantisi nasıl ordularıysa insanların varlığının garantisi ise aşktır. Bir
devlet düşünün ki kıtalar arası balistik füzelerinin ucuna bağlı düştüğü
yeri tar-u mar edecek güçte atom bombalarına sahip. Varlığını tehdit eden
bir kuvvetin yer yüzünde hışmından saklanabileceği bir mevki-i yok. Bu
devlete saldırmaya kafa tutmaya kimin kuvveti yetebilir? Aynı silahlara
sahip olan ve bu silahlardan korunma mekanizması bulunan bir gücün elbette.
Bu boyuttan bakınca saklanamaz bir gerçek sergilenir önümüzde. İster inanın
ister inanmayın aşk insanların silahıdır. Varlığının devamını sürdürmek
isteyen her insan aşk ile silahlanır. Bireylerin aşk için bütçelerinden
çıkardıkları ödenek nisbetinde devamlarının garantisi kuvvetlenir. Aşka en
büyük yatırımı yapan insanlar en güçlü insanlardır. Nasıl elden düşme eski
silahlar ile vatanı müdafa yada vatanı inşa etmek zor ise aşkı müdafa veya
inşa etmekte böyledir. Başkalarının şiirlerinin vecizelerinin barutu
cephaneliği boş olanlar için sadece bir atımlıktır. Yan sanayinin yaptığı
taklit malların aslının kalitesini tutmadığını hepimiz biliriz. Bunun
içindir ki varlığının aşktan geldiğini devamının da aşktan geçtiğini
kavrayan kişiler üretim sektörüne atılırlar.
Bu zatların her birinin gönül coğrafyasında üretim işiyle meşgul
organize sanayi bölgesi bulunur. Organize sanayilerinin her yerine
serpiştirilmiş şantiyelerinde en özgün ve en kaliteli mamülleri üretirler.
Bu mamülleri gerektiği yerde gerektiği kadar kullanırlar. Sevgiliye ihraç
edilmiş hiç bir mamül iade olunmaz zira bunların hepsi aslına uygun olarak
bünyeye göre özel dizayn edilmiş ve kaliteli malzemenin kaliteli işçilikle
işlenmesiyle üretilmiş ürünlerdir. Bu organize sanayilerin üretim
faaliyetlerinde bulunan şantiyelerinin içinde en büyüğü sevgi şantiyesidir.
Burada ahenk ile yürütülen yirmi dört saat kesintisiz bir çalışma vardır.
Şantiyenin tüm giderleri başkanlık tarafından karşılanır. Üretilen mamüller
her türlü vergiden muaf olduğu gibi giriş çıkışlarda gümrüklenmezler.
Şantiyenin ihtiyacı olan su ve enerji hiç kesilmez bedelsizce verilir.
Ürettikleri taze ve kaliteli sevgi ile aşklarını en sağlam zemine oturtur bu
akıllı insanlar. Aşklara kesintisiz sevgi takviyesi yapmak hasta olmadan
evvel aşı olmaya benzer. Hasta olduktan sonra aşı olmak neye fayda eder?
Saygı şantiyesi bu organize sanayilerin ikinci büyük temel taşıdır.
Burada da sevgilinin şartlarına özel olarak bir çok değişik kalemde saygı
üretilir. Üretilen saygının hammaddesi bizzat hoşgörü ve saygının
kendisidir. Hammadde olarak kendisine verilen hoşgörü ve saygıyı şartlara
uygun olarak işleyip sevgiliye özel hale getirir ve ulaştırırlar. En iyi
şartlarda üretilmiş aygıyla aşklarını besleyip her zaman canlı tutar bu zeki
insanlar. Şantiyenin üretimi o denli yoğundur ki imalat fazlası ürünleri
sırasıyla anna, baba, kardeş, akraba ve çevrelerindeki insanlar ile
paylaşırlar. Aynen sevgi gibi saygıda paylaşıldıkça azalacağına çoğalır.
Aşkı beslemek için durmaksızın çalışan bu organize sanayinin diğer
önemli şantiyesi ise sadakat şantiyesidir. Aşkı bir binaya benzetecek
olursak o binanın temeli sevgi binayı ayakta tutan kolon ve sütunları
saygıysa temeli ve sütunları sarıp kapatarak içeriyi her türlü yıpratıcı dış
etkenden koruyan duvarları sadakattir. Buna çarpıcı düzinelerce misal
verebilirim. Mesela aşkın kendisini hissettirdiği yeri beynimiz sevgiyi
algıladığı yeri gözlerimiz saygıyı yakaladığı yeri bakışlarımız olarak
düşünürsek sadakatin olduğu yer olsa olsa göz kapaklarımızdır. Aşkı
çevreleyen ve koruyan sadakati üretmek için sistemli bir devamlılıkla
çalıştırırlar şantiyelerini bu mantıklı insanlar.
Bilinçli insanların gönül coğrafyasındaki bu organize sanayilerin üç
ana işletmesi olan sevgi, saygı ve sadakat şantiyelerine her türlü ikmal ve
yedek parça üretiminde bulunan küçük çapta bağımsız atölyelerde bulunur. Bu
atölyelerin tezgahlarında mahir ustalar tarafından titizlikle samimiyet,
güven, dürüstlük ve fedakarlık üretilir. Ürünlerinden hangi şantiye ne kadar
sipariş verirse o kadar imal edip hemen sevkeder bu atölyeler. Tüm şantiye
ve onların ihtiyaçlarını gideren atölyeleriyle nizami çalışan bu organize
sanayilerin sahipleri ürtettikleri mamülleriyle aşklarına sahip olur, mamur
eder, geliştirir ve güzelleştiriler. Bu şekilde varlıklarını teminat altına
alıp sağlamlaştırırlar.
Madalyonun diğer yüzünde ise varlığının aşktan geldiğini ve devamının
yine aşktan geçtiğini kavrayamamış bedbaht zatlar vardır. Bu zatlar
zamanında aşka sahip olsalar bile kaybetmiştir tıpkı tarih sahnesinde
binlerce yıldan beri kurulupta yokolmuş imparatorluklar ve devletler gibi.
Çünkü onların gönül coğrafyalarında teşkil ettikleri sanayi organize
değildir. Buradaki şantiyelerin hiçbirine teşvik vermemişlerdir. Bunun
sonucunda aşk yerine yegane kazanımları yalnızlık olur. Onalrın şantiye ve
atölyeleri yalnızlıklarına hizmet ederler. Hiç durtmadan dert, gam, keder,
tasa, üzüntü ve acı üreterek yalnızlığı beslerler. Onlar aşk silahıyla
silahlanmayıp her türlü saldırıya karşı savunmasız kalmışlardır. Vadeleri
dolupta ecelleriyle ölseler bile kıymet ifade edecek bir şeyleri hiç olmaz.
Çoğu zaten çok uzun süre ayakta kalamaz. Maneviyatı çökmüş, ekonomisi
bitmiş, ordusu zayıf devletler gibi sonları pisi pisine bir ölüm olur.
Yapayalnız tarihin sahnesinden silinir giderler.
Hepimizin bildiği gibi hiçbir olgunlaşmış meyve insanın ağzına düşmez.
Eğer meyve yemek istiyorsak biraz dahi olsa zahmet edip çaba göstererek
uzanmalı ve dalından koparmalıyız. Dünyada imkansız olan şey emek vermeden
sahip olmaktır. Hiç bir saadet emek vermeden bulunmaz. Fedakarlık yapmadıkça
aşık olmuş olunmaz. Hepinize tüm samimiyet ve ciddiyetimle aşık olmayı ve
aşka sahip çıkmayı öneriyorum. Çünkü gerçek manada aşık olmak geçmişine ve
geleceğine sahip çıkmaktır.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
- Anzaklı Ömer -

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Vakıa [Şiir]
Aşk Madalyası [Şiir]
Onbir Ayın Sultanı [Şiir]
Sensiz Yaşayamam Sanırım [Şiir]
Muamma [Şiir]
Meçhul Kahraman [Şiir]
Palavra [Şiir]
İhtiyar Oldum [Şiir]
Fotoğraf Karesi [Şiir]
Namı Diğer [Şiir]


Burhan ÜREGÜL. kimdir?

12-04-1978 Tarihinde İZMİR'in Karşıyaka ilçesinde İSTANBUL'lu bir ailenin çocuğu olarak DÜNYA'ya geldiğimde ekseriyetin aksine ağlamayı tercih etmemişim beni ağlatmak için arkası arkasına popoma şamarlar indiren ebeme rağmen. Lakin hayatın cilveleri karşısında çok duygusal şekillenen ruhum beni kolay ağlayan bir yapıya büründürdü. Ağlamak için canımın yanmasına gerek olmadığını kavradığım gün ise şair olmuştum.

Etkilendiği Yazarlar:
MEHMET AKİF, ŞEYH GALİP, NECİP FAZIL,


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Burhan ÜREGÜL., 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.