"Gülün dikene katlanması onu güzel kokulu yaptı." -Mevlana |
|
||||||||||
|
O, Türkçe bilmeyen bir Kürt çocuğu. Kimliği sorulduğunda birçok şeyi bilmediği gibi bunu da bilemez. Aslında kimsiz ve kimliksizdir Bir kış günüdür. Elinde kitap, defteriyle vücudunda belirsiz ifadelerle bir öğretmen, boş elini kapıya doğru atar. El kararsızdır boşlukta sallanan tüy misali hafifçe kapıya değer. İki çelimsiz ayak desteğiyle ileri doğru harekete geçer, kapı tozlu bir gıcırtıyla açılır. Hava soğuk ve karamsardır. Her şey ölmüştür. Köyün hemen yanı başında uzanan dağdaki kurt üşümeleri hissedilir. Biraz kulak kabartılırsa kızıl tilkinin nefesindeki soğuk kulağa yapışır. İçeri giren bir çift göz ve bir baştır. İçerisi soğuk bir çocukluktur. Doksan çocuğun soğuğu hiçbir meteoroloji ölçeğine tabi olamaz, o yalnızca susturur. Ön sıradaki çocuk konuşmaktadır. Öğretmen içeri girdiğinde acı bir ifadeyle gerilir. Eli yüzüne doğru gider. Gelecek tokadı beklerken canı sıkışır kalbine. Gözleri kısık acı ile bakar. Tokat yemeye hazırlanan suratı ısınıp kızarır. O bir suçludur suçunu bilmeyen. Henüz yeni öğrenir bayraklı odalarda konuşulmazlığı. Beklediği tokat gelmez, gözler fal taşı. Bu inanılmazdır. Öğretmen derse geçer. Ders Türkçe'dir. Konu beden dili diye bir metindir. Kaynak 5. sınıf Türkçe ders kitabıdır. Öğretmen başlar anlatmaya, suçlu sağır bir baykuştur. Gözler kocaman, anlamaya yönelmiş bir türlü anlayamayan, çaresiz. Öğretmen anlatır, suçluyla göz göze gelmemeye gayret ederek ama her defasında kocaman açılmış bir çift göz neden diye sorar bütün bir beden dilini kullanarak. Niçin eğitilir insan? Bu bayraklı, resimli odalar neden böyle soğuktur? Peki neden, onun anladığı dilden kimse konuşmaz bu odalarda? Daha kaç çocuk katledilecektir bu sıralarda? Neden bu kadar kanın içinde organlara basarak daha çok kalpler ve beyinler ezerek dolaşır kravatlı adamlar? Sınıf örümcek gibi yapışan sorularla dolar. Öğretmen kendi kendine sorar, neyin dersini vermeli? İçerisi ne bunaltıcıdır. Teneffüs, evet teneffüs, herkes dışarı. Suçlu gülümser. Kanatları bir yelkenli gibi foradır. Okuldan dışarı uçar. Gırıke Evdi'de özgürlük olur. Yaylalara uçar. O öğretmeninin de çoğu kez ona bağırarak söylediği gibi bir hayvandır artık ama kanatlı bir hayvan. Peki bu hayvanın insanlardan öğrenecek bir şeyi var mıdır? Bu soru ona sorulduğunda, baykuş olur gözler bilemez. Onun adı Mehmet Dağ. Ağrı'nın bir köyünde birleştirilmiş bir sınıfta ilkokul 4. sınıf öğrencisidir. Türkçe bilmeyen bir Kürt çocuğudur. Kimliği sorulduğunda birçok şeyi bilmediği gibi bunu da bilemez. Ama aslında kimsiz ve kimliksizdir. Zaten kimliksizliği değil mi onu lezzetten lezzete vardıran. Kimilerine göre sözde vatandaştır. Geleceğin teröristidir. Abileri dağlarda asker-terörist, gerilla-düşman güçleridir. Kimilerine göre yeni nesildir. Aydınlık bir gelecek. Bazılarına göre ise o cahil bir köylü çocuğudur. Aydınlanmamış, ilerlememiş. Ama o şimdilik Zero Xati'nin bahçesinde bir saklambaç heyecanıdır. Öğretmeni Süphan'a karşı sigarasını tüttürür. Öğretmenine sorsa bir öğretmen, Mehmet kimdir, diye, benim öğretmenim diye bağıracak, o benim, o benim öğretmenim... YUSUF UYGAR
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © yusuf, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |